İncelemeye başlamadan önce biraz yazarla ilgili bilgi vermek istiyorum. Askeri Tıbbiyeye girdiği yıllarda Türkçülük fikrinin etkisi altında kalır ve arap asıllı bir teğmene selam vermediği için okuldan atılır. Daha sonra öğretmenlik yapan yazarımız bir arkadaşıyla beraber yazdığı makale Mehmet Fuat Köprülü'nün dikkatini çeker ve böylece edebiyat dünyasına girer.
Türkçü ve Turancı olduğu için toplumda tepki görse de eserlerinin başarısını küçümsemek haksızlık olur. Ruh adam yazarın en önemli eserlerinden biridir ve kendi yaşamından bazı izler taşıyor. Kitabı okumadan önce Atsız'la ilgili bilgi edinmek, eseri daha iyi anlamak için faydalı olacaktır.
Baş karakterimiz Selim Pusat, apoletleri sökülmüş ama ruhundan askerliği sökülememiş bir subay. Askerlik onun için en büyük aşk, en mühim bilgi, en kutsal yaşam gayesidir.
Cumhuriyet karşıtı. Cumhuriyet'in belki de iyi bir rejim olabileceğini ama bu rejimle büyük kumandanların yetişmeyeceğini düşünüyor. Bu fikirlerini dile getirdiği için yargılanıp askerlikten atılıyor ve eşi Ayşe Pusat da bir süreliğine öğretmenlik görevinden uzaklaştırılıyor.
Selimin ihtiraslarını, nefsiyle hesaplaşmasını o ruhsal bunalımlarını çok güzel aktarmış yazar. Ruhsal tahliller ve iç hesaplaşmalar harika. Özellikle son bölümdeki mahkeme sahnesi. Gizemli unsurlar, gerçek ile sanrıların iç içe geçmesi romanı sıradışı ve özgün yapıyor.
Felsefe, din, tasavvuf, aşk, askerlik gibi pek çok konuyu ele alan ancak bu kadar derin konuları insanı yormadan ele alan, üslubu ve dili gayet akıcı bir eser.