İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Merhaba Arkadaşlar ..
Benim dikkatimi çeken ve rahatsız olduğum bazı konular var bunları naçizane sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu belirteyim burada bulunma amacım *takip meselesi değil .Tanıdığım pek kimse yok ve birbirimizi takip ettiğimizde borsalarda bir değişme olmayacak yani bu takip etme olayı çok da önemli bir mevzu değil benim
Çok hızlı uyumak istiyorum
Sonsuzluğa nefes almak
Aşağı düşmek istiyorum o kenardan
Sadece biraz tatmin olmak
Aşık olmak istiyorum bugünlerde
Son gibi yaşamak dünyayı
Bulmak istiyorum kanımdaki kırmızıyı
Ve Haziran olmadan kaçmak
Bırakmak istiyorum bu ıslak dünyayı
Romantik zihinlere terk edip
Durmak istiyorum bu günlerde
Bir kaç hap
İnsan dünyaya bir başına gelir ve yine aynı şekilde bir başına gerisin geriye gider, kökten gerçekliği içerisinde insanlar arasında yalnızdır. Ancak diğer insanlara “maruz” kaldıkça evrimleşip, dillenmeleri çokça mümkündür. Buradaki tek etken ise “maruz kalmaktır.”
Şöyle bir geriye doğru yol aldığımız zaman daha çiftçiler peyda olmamış toprak
21. yüzyıldayız ve sınırlamalar aşılmak için var. Sevgi dolu ebeveynleri, ağır engelli çocuklar için tasarlanmış bir kamp bulur. Okuyucu düşünüyor, gerçekten... yani bu bebek bakıcılığı türü bir durum mu? Ah hayır hayır hayır, okumaya devam edin.. Melody, önümüzdeki hafta evinin güvenliğinden iki saatlik yolculuğu yapmaya hazırlanırken heyecanlı
Derdi veren Tanrı, dermanını da verirmiş. Yazı ve tura gibi. Biri olmadan, diğerini alamıyorsunuz. Böyle bir şarkı yok muydu? Durdu ve bir melodi mırıldanmaya başladı.
YARIBEYAZ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BİR ŞİİR
Kimsiniz siz, beni dinliyorsunuz böyle, siz kimsiniz
de kendinizi dinliyorsunuz? Beyaz mısınız
siyah mı, ya da var mı bunun bir kıymet-i
harbiyesi? Parmaklarını müzik olmadan
sallayabilir misin, kafanızda dönüp duran o vahşi maymunları
saymazsak eğer, sarsılabilir misin, bir melodi olmadan,
kendine
Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf ile Züleyha’sı, adı Yusuf ile anılacak Züleyha’nın romanı, Züleyha’nın kaderi, Züleyha’nın güzelliği, Züleyha’nın yitirmesi ve Züleyha’nın buluvermesi. Nazan Bekiroğlu’nun dili kavruk yaz göğünün altında kıpraşan, buz gibi suyun berraklığı, davetkarlığı. Bu kitap, en güzel kıssanın, en güzel dile, apak anadile, canım
“Ne seninle ne de sensiz.” cümlesi üzerine satırlarca okumuş, şarkılarda dinlemişizdir. İnsan ilişkilerinin çeşitli kompleksler üzerine kurulduğu düşünülünce, yakınlık kurmak da, uzaklaşmak da zordur hayatın akışında. Peki, bu denklemi açıklayan psikolojik bir terimi Freud’un ve Schopenhaur’un “Kirpi İkilemini” duyan kaç kişi vardır aramızda?
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
“Dinleyecek biri olsa” dedi kederle, “anlatmayı istediğim o kadar çok şey var ki!”
Ömrümüz boyunca sadece bir kez yan yana geldiğimiz insanlarla birkaç duraklık yolculukları paylaştığımız oluyor. Birbirimizle konuşmadığımız sürece hikayelerimiz, bir otobüsün o günkü hikayesinde beraberce bulunmak dışında birbirine dokunmuyor. Karton kutulardaki
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu
_Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder.
******
_Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Benim Ölümüm [Ma mort]
Ölüm, “duvar”ın öte yanındakilerden olduğu için hiçbir şekilde insani olmayan şey gibi görünürken, sonra bir anda bambaşka bir bakış açısından düşünülmeye, insan yaşamının bir olayı gibi ele alınmaya başlandı. Bu değişiklik çok açık bir biçimde anlaşılır: ölüm bir terimdir ve her terim (ister sonuç, ister başlangıç terimi
"...Her düşünce, her jest, kas gerginliği, duygu, midenin gaz yapması, burnu kaşıma, saçı karıştırma, hımlayarak melodi mırıldanma, dil sürçmesi, baş ağrıması gibi her şeyin şu anda olup bitenlerle anlamlı bir ilişkisi vardır.
Eger bedenimin bana söylediklerini anlarsam, en derin duygularımı bilirim ve ne yapacağıma o zaman karar verebilirim... Kendimi tam anlamıyla tanıyorsam, yaşamımı kendim yönetebilirim. Bu bilinç olmadan, çoğu kez dış etkenler tarafından yönetiliyorum... Verimsiz, üzücü, karışık bir zihinle ve istemediğim bir biçimde..."