Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiir­leri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine han­çerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
KUYUCU
Mehmet Göker, 1955'te Kırıkkale'de doğdu. Evli, bir çocuklu. Mermer ustası. 1992-2002 yılları arasında biri kadın beş kişiyi öldürdü ve cesetlerini battaniyeye sarıp kuyuya attı. Kurbanlarının kafatasının içine Ninja Kaplumbağa oyuncağı bıraktı. Cezaevinde.
Sayfa 77
Reklam
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
_Yas, sevilen bir şeyin kaybına verilen hüzünlü bir tepkidir. Melankoli’de de aynı hüzün vardır ama yastan farkı, nesnenin kaybı içselleştirilerek egonun kendisinin kaybına neden olur. Bu yüzden yasta dünya boş görünür; melankolide ise egonun kendisi. Melankolide nesnenin kaybıyla egonun kaybı aynı şey haline gelir. Özsaygıdaki tahribat yasta
Mezarlıklarda bulunan aynı tarz yapılmış mezar taşlarının ve üzerinde bulunan ifadelerin aynı olması mermer ustalarının ellerindeki hazır mezar kalıplarını ve ifadelerini kullandıklarını göstermektedir. Bu da mezar yaptıracak kişilerin maddi gücüyle doğru orantılıdır. Eğer mezar yaptıracak kişinin gücü normal bir mezara yetiyorsa taş ustasındaki kalıplardan birini seçerek mezarını yaptırmaktadır. Eğer ölen kişinin namı ve ailesinin maddi gücü varsa ona özel taşlar hazırlanmaktadır. Öncelikle ölen kişi için bir şaire şiir ısmarlanır. Şair, ölen kişiyi över veya onun ayrılığının verdiği acıyı anlatan şiir yazar. Hatta şiirde kişinin ölümüne ebced düşürür. Sonra bu şiir dönemin meşhur hattatına teslim edilir. Hattat bu şiiri alır ve bir kâğıt üzerine yazar. Hattat tarafından kâğıt üzerine tasarlanan yazı dış sınırlarından ince bir iğneyle incelenir ve taşın üzerine serilir. İçi kömür tozuyla dolu bir çuha bu taşın üzerinde gezdirildiğinde deliklerden geçen kömür tozu, yazının silüetini taşa geçirmiş olur. Taş ustası da yazı alanları dışında kalan alanların seviyesini düşürmek için kalem (ucu sivri demir) ve çekiçle dikkatli bir şekilde taşı kazır, böylece yazı kabarmış olur.
Epiktetos'un hayali ya da gerçek bir muhatabının tutumunun karşıtı olarak sunarak kendisi için talep ettiği de böyle bir varlık biçimidir: "Senin sorunun mermer saraylarda yaşamak, kölelerinin ve koruduğun kişilerin sana hizmette bulunmasını izlemek, bakışları üzerine çeken giysiler giymek, bir sürü av köpeğine, sitar ustası çalgıcıya ve tragedya yazarına sahip olmaktır. Peki, ben hiç, olur ha, tüm bunlar konusunda seninle boy ölçüştüm mü? Peki, ya sen, olur ha, yargılar konusunda, kendi aklın konusunda hiç endişe duydun mu?"
Sayfa 365Kitabı okudu
Reklam
Sonradan Müslüman olan biri İngiliz, diğeri İsviçreli ve ikisi de eski isimlerini atarak Muhammed adını almış insanlardan söz etmiştim. Yeni doğmuş bir bebek gibi olan İslâmî safiyetlerinden, heyecanlarından, diriliklerinden anlatmıştım. Aralarında geçen bir konuşmayı nakletmek istiyorum. Kısaca şöyleydi: Konya’da, Mevlâna hazretlerini ziyaret
"Evliya Çelebi, İstanbul'daki Kazlıçeşme semtinin bu ismi alışının sebebini şöyle anlatır: 'Bu kasabanın (Yedikule'nin) haricinde bir çeşmenin kemeri altında dört köşe bir mermez üzerine mermer ustası, bir 'kaz' resmi yapmıştır ki tabiri imkansızdır. Gören canlı zanneder. Buna binaen buraya 'Kazlı Çeşme' ismi verilmiştir."
Sayfa 131Kitabı okudu
epigramma
Epigramma nedir, ne demektir? Bugünkü anlamıyla epigramma birkaç dizeyi geçmeyen kısa bir şiir, bir taşlamadır. Bu anlayışa uygun epigrammalara ilkin Latin ozanı Martialis'te rastlanıyor. Epigramma, sözlük anlamıyla, bir şeyin üzerine yazılan yazı demektir. Bu anlam zamanla bronz ya da mermer plakalara kazılan kısa şiirleri kapsamış. Daha sonra, sadece kısa şiirlere verilen ad olmuş. Demek ki epigramma ilkin bir anıta kazılan yazı, öz deyimiyle yazıttı. Mezar yazıtlarına sadece ölünün adı ve yurdu konurmuş önceleri; anıtlardaki yazıtlara ise, sadece anıtı dikenin, ya da o anıt kimin için dikilmişse onun adı. Bu yazıtlar bir zaman sonra ölçüye vurulmuş. Ölçülü yazıtların, ilkin İonya' da sonra bütün Yunan illerinde, İsa' dan önce VI. yüzyılda yayıldığı görülüyor. Med savaşları (İÖ V. yüzyıl) epigrammaların gelişimini etkilemiş olmalı ki, bu çağda tek tek ya da topluca dikilen mezar taşlarında ve anıtlarda epigrammalara bol rastlanıyor. Zamanın epigramma ustası ise Simonides'tir. Onun ünü bu konuda o kadar yaygındır ki, sonradan bu çağa rastlayan bütün imzasız yazıtlar Simonides' e mal edilmiştir. Bu yüzden, Simanides adını taşıyan ve bugün elimizde bulunan yetmiş seksen epigrammanın tümüyle onun elinden çıktığını söylemek doğru olmaz.
Sayfa 308Kitabı okudu
Aramızda ölümden sonra varlık olduğuna inananlarımız da huzur ve ödül yahut eza ve cezanın beden değil ruh için olduğuna eminse, tamamıyla değersiz bir şeyin muhafazasına çok büyük paralar harcamak bu faraziyeye göre hem aptalca hem de manasız görünüyor. Gökyüzünün altında bir dağ yamacına gömülmek veya ayaklarına ağırlık bağlanarak denize atılmak yahut en azından masraf edilmeden sessizce toprağa verilmek -hatta Türk servilerinin altında isimsiz bir mezarda yatmak- modern bir cenazeci-mezarcı-mermer ustası-belediyeye yem olmaktan iyidir. Ancak sonuçta ölüm kaçınılmaz olsa da, defin her zaman bir tarz meselesi olarak kalacaktır.
Reklam
Mesela Mimar Sinan'ın ilmi kudret ve kabiliyeti, Süleymaniye Camii inşaatında çalışan bütün sanatkarlardan üstündür. Bununla birlikte Sinan'ın, o camideki bir mermerci ustası kadar mermer işleme sanatını bilmemesi, onun için bir kusur olamaz. Çünkü o sanatkarlar da Sinan'ın talimatı altındadır. Mermer sanatını işleme inceliklerini ondan öğreneceklerdir.
Sayfa 346Kitabı okudu
Gökyüzünün altında bir dağ yamacına gömülmek veya ayaklarına ağırlık bağlanarak denize atılmak yahut en azından masraf edilmeden sessizce toprağa verilmek -hatta Türk servilerinin altında isimsiz bir mezarda yatmak- modern bir cenazeci-mezarcı-mermer ustası-belediyeye yem olmaktan iyidir. Ancak sonuçta ölüm kaçınılmaz olsa da, defin her zaman bir tarz meselesi olarak kalacaktır.
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9.Basım, Haziran 2021Kitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.