Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"En çok yağmuru severim ben. Yağmur darılmaz mesela; Ne üstüne basana, ne de şemsiye açana.. Herkese eşit yağar!.." ~Can Yücel
Köprülüzade Fuad, Arap harflerinin yerini Latin harflerinin alması fikrine muhalif bir zat imiş. Bu konuda da beyanları sözlü ve yazılı olarak varmış. Fakat bir gün kendisinin Sultanahmet’teki ikametgâhına Mustafa Kemal bizzat gitmiş. O akşam ne kadar konuştularsa konuşmuşlar. Ertesi sabah Köprülüzade Fuat, Latin alfabesi lehine bir yazı yazmış.
Reklam
"Bundan beş yıl sonra kendini nerede görmek istersin?" diye sorarlar ya bazen, bunu hiç düşünmüyorum mesela. Nerede olduğum önemli değil çünkü. Nerede olursam olayım, kıkır kıkır gülerken bulmak istiyorum ben kendimi. Aklım fikrim serserilikte. İnsanlar genellikle benim çok şey bildiğimi sanıyorlar... Hâlbuki gerçekten de, gülmekten başka tek bir yol bile bilmiyorum Osman.
Sayfa 119 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ölüme rağmen
Güneş, batışa rağmendir. Gece sabaha, Nefret gelişe, Sevmek gidişe rağmen... Her şey bir şeye rağmendir; İnadına... Umuduna...
680 syf.
5/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Herhangi bir fantastik kitaptan pek de bir farkı olmayan o kitap yorumu geldiii
Güzel bir konunun nasıl heba edildiğini konuşacağız bugün. Öncelikle yorumuma başlamadan önce sevgili dex yayınlarına bu kadar kötü çeviri ve editörlük yapabildikleri için tebrik etmek istiyorum. Çeviri ve editörlük ancak bu kadar kötü yapılabilirdi. Bir kitaba yüzlerce lira verip devrik, anlatım bozukluğu ile dolu cümleler ile bitmeyen yazım
Kan ve Külden
Kan ve KüldenJennifer L. Armentrout · Dex Kitap · 20211,110 okunma
Reklam
Mesela ben bir vakada kendi öz yeğenini yatağa atan bir dayı biliyorum. Ki ilişkiye girme amaçlı değil. Amacı sadece onu soyup yatağa attıktan sonra grandiyöz kendiliğini, teşhirciliğini ortaya koyabilmek.
Sayfa 42
Ben Dünkü Ben Değilim, Alıntı
Çoklu zekânın neler yapabileceğine, üniversitede ders verdiğim yıllarda şahit olmuştum. Vize dönemiydi. Dersin hocasından soruları alıp görevli olduğum salona gittim. Sınav başlamış, on dakikaya yakın bir süre geçmişti. Dersin hocası gelip öğrencilere sorularının olup olmadığını sordu. Giderken eğilip kulağıma "Hocam dikkat edin, organize
Sayfa 93 - Pinus KitapKitabı okudu
Nur ile el ele okula giderken "Anne, dünyada ne kadar çok farklı insan, farklı hayat var. Mesela şu camdan bakan teyze, ya da şu adam ne yaşıyor ne hissediyor, çok merak ediyorum." dedi. Gülümsedim hayran hayran aklımdan geçen bu düşüncelere. Empati dediğimiz şey böyle hissediliyor demek ki. Ben yaşlarda aklımdan neler geçirirdim hatırlamıyorum ama bir çocuğun söylediklerinden çok daha derini iç dünyasında saklı, artık bunu biliyorum. Kendi kendimize düşünmeye, sorular sormaya, iç sesimizle konuşmaya başladıkça yol aldığımızı bir de... İnsan çocuklarla sohbet ettikçe ve derinliklerini gördükçe "Çocuk bunlar..." diye geçip gidemiyor. Yetişkin olmanın korumaktan geçtiğini anlıyor. Sorunların, masumiyetini, gülümsemesini, gözyaşlarını, merhametini, emptisini, değerlerini...
Mesela eğer öğleden sonra dörtte gelirsen, ben saat üçten itibaren mutlu olmaya başlarım. Saat ilerledikçe daha çok mutlu olurum. Saat dört olunca heyecanlanıp endişelenirim, mutluluğun bedelinin ne olduğunu öğrenirim!
Reklam
Bazı insanlar için kırılganlığını, ihtiyacını, başkasının desteğine olan gereksinimini paylaşmak çok zordur. Onlar benim kimseye ihtiyacım yok, kendim de her şeyin üstesinden gelirim, kendim de hallederim, iyi o zaman ayrılmak istiyorsan ayrıl, sen bilirsin diye gezerler. Hatta başkalarına dışarıda hiç hesap bile ödetmezler mesela, başkalarının onlar için bir şey yapmalarına izin vermeyip, ben kendi hesabımı öderim, kimse benim hesabıma karışmasın, derler. Aslında bu böbürlenmenin altında ne var biliyor musun? Koca bir yalnızlıkla baş etme duygusu, sınırlarını sert sert çekip hayatını başkasıyla paylaşmaktan korkma, paylaşırsam yutulurum korkusu. Oysa her insanın, istisnasız her insanın, başkasına ihtiyacı vardır. Çünkü yalnızlık zordur, insanı korkutur ve daima başkalarına ihtiyacımız vardır; yani sınırlarımızdan içeri girebilecek insanları sevmeye ihtiyacımız. Neden insanlar bunu kabul etmekte bu kadar zorlanıyorlar? Ben artık bununla tamamen barışık yaşıyorum. Evet, zayıflıklarım var. Evet, zayıflıklarımı bilmesi lazım. Beni zayıflıklarımla sevmesi lazım birinin. Zayıflık korkulacak bir şey olarak değil sevilecek, anlaşılacak bir sey olarak görülmeli.
Bizim İstiklal Marşında aksayan bir yan var, bilmem, nasıl anlatsam... Akif, inanmış adam. Fakat onun ben inandıklarının hepsine inanmıyorum. Beni burda tutan şey şehit olmak vecdi mi? Sanmıyorum. Mesela bakın ''Gelecektir sana vadettiği günler Hakkın'' Hayır... Gelecek günler için gökten ayet inmedi bize. Onu biz kendimiz vadettik kendimize.
Sayfa 231Kitabı okudu
Ben size şunu derim ki kardeşler Bizsiz güzel değil bu dünya Bizsiz meselâ gökyüzü genişlemez Biz bugüne bugün dünyada Güzel diye bildiğimiz ne varsa Dört elle sarılmalıyız, o kadar.
Sayfa 36
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.