Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
59 syf.
4/10 puan verdi
Ah Müzeyyen okurun suçu neydi ki?
15 dakikada keyifle okunabileceğini düşündüğüm bir kitapken okumaya başlar başlamaz ne yaptım ben dedirten bir kitaptır kendisi. Bunca metafor, bunca betimleme 1500 sayfalık kitaba yeterdi kanımca...
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazar Virginia Woolf’un eserlerinden yola çıkarak bir kurgu yaratmıştır. Woolf bir grup öğrenciye yazarlık dersi vermektedir, orada sunduğu önerileri aşağıda derledim. “Bir roman yazarının en temel tutkusu, olabildiğince bilinci dışına çıkarmaktır.” Mantıklı düşünmeyi bırakın yani. Bir trans haline girin ve sadece yazın. “Öğrencilerinin
Virginia Woolf'tan Yazarlık Dersleri
Virginia Woolf'tan Yazarlık DersleriDanell Jones · Timaş Yayınları · 2020332 okunma
Reklam
235 syf.
8/10 puan verdi
Stefan Zweig - Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e 1936 yılında yayınlanan kitap, Avrupa’da büyük bir etki yaratmıştır. Kitaptaki olay 500 yıl öncesine dayanmaktadır fakat o yıllarda aynı etkiyi yaratmadığını da söylemeden geçmeyeceğim. Neden mi? Sansür, baskı… Bunlar diktatörlüğün en yakın arkadaşı değil miydi? “Vicdan” ve
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'eStefan Zweig · Can Yayınları · 20201,791 okunma
155 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sahi insanı insan yapan neydi?
İnsandan asıl beklenen hayattaki sorunların üstesinden gelerek,kendi gerçek kimliğini bulması. En zor şartlarda bile insanın bir amacı olmalı ve anlamı olan bir hayat sürme arzusu ile motive edilmeli. Peki biz hayata verdiğimiz cevaplardan memnun muyuz? diye sordum kendime. Koşullar hoşumuza gitmediğinde hep dışarıyı suçlasak da aslında kafamızın içindekilerden biz sorumluyuz. Victor Frankl'ın dediği gibi; Hayat bize soruyu sorar ve cevap veren biz oluruz. Hayatın sorusu herkese farklı şekillerde geliyor. Kimine düşen soru oldukça ağır oluyor. Sorunun büyüğü küçüğü de yok aslında. Bizim için her gün haberlerde görüp duyduğumuz ülkenin ve dünyanın gidişatı da bir soru. "Koşullar bu,sen ne yapacaksın? " Özgür irademiz var ve verdiğimiz cevaplardan biz sorumluyuz. Bizi biz yapan da hayata verdiğimiz cevaplar. Victor Frankl kitabında özellikle ölümü metafor olarak kullanıyor oluşu çok hoşuma gitti. Hakikaten düşününce ölümün olduğu bir yerde her şey ne kadar anlamsız aslında ama insan unutandır. İnsanı sarsan, farkındalık yaratan bir eser. Dönem dönem başvuracağım kendisine. Nietzsche'nin sözleriyle : "Yaşamak için bir nedeni olan insan her türlü nasıl'a katlanabilir." Ne kadar anlamlı değil mi , nedenlerini sorgulatıyor insana. Yaşamdan ne beklediğimiz önemli değildi belki,belki de önemli olan yaşamın bizden ne beklediğiydi. İyi okumalar, sevgiyle..
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,1bin okunma
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
AŞK SAĞLIKSIZ, GERÇEK OLAN SEVGİ
Aşkı yaşamak güzel olmasa da okumak güzel. Aşk sağlıksız bir duygu. İnsan mükemmel değildir, eksikleri vardır. Aşk sevdiğini kusursuz görmektir. Gerçek olan, sağlıklı olan SEVGİDİR. Sevgi " seni eksikliklerinle seviyorum" demektir.
Tarık Tufan
Tarık Tufan
felsefe bölümünde lisans, sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapmış. Anlaşılan psikoloji de
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer YokTarık Tufan · Doğan Kitap · 20231,617 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Madenci ~ Natsume Soseki Hem madenci dediğin; karanlıkta maden damarlarından ve topraktan başka kimsesi olmayan ama dünya üzerindeki insanların seslerine kulak vermek zorunda kalmadan maden ocağında çalışan işçi değil de neydi? İnsan kişiliğinin o belirsiz doğasında kaybolacağımız, her bir cümle sanki özenle seçilip yazılmış hissi veren bir kitap #madenci Kendince karmaşık bir ilişkinin ardından ne kendine nede topluma söz geçirememiş bir genç adamın yolculuk hikayesinin anlatıldığı kitapta; insana, insan performansına, toplumunun birbirinden doğru veya genel-geçer olan tespitleri oldukça vurucuydu Hiçbir kitapta ölüme bu kadar anlam yüklenmesi ile karşılaşmamıştım. Ölüm ile bulutların ahengi, o dağlar, o tasvirler, maden çukurları. O çukurlar ki insanın iç derinliklerine inen metafor çukurları. İnsanın kendisini tanımasını ve kendini nasıl yaşatacağını anlatıyor diyebilirim. Sonuç olarak Natsume Soseki’nin madenci kitabı aşk ilişkisinden yola çıkıp kişinin varlık çabası üzerine eğilmiş. Ölüm fikriyle dikkat çeken yazarın tabiri ile “Cehenneme açılan bir kapı, madenci” Herkese keyifli okumalar
Madenci
MadenciNatsume Soseki · Jaguar Kitap · 20181,041 okunma
Reklam
Unuttum...
Bazı zamanlar eskidim. Sonra eskitildim. En sonunda eskidikçe eskittim. İtildim, ittim ve iticileştim. Bunlara istemeden müsaade ettim. Otuzumda bir er meydanına girdim. Otuzumu geçince, marka tütünlere, aromalı kahvelere ve dışarı çıkarken insan aramayı bıraktım. Yalnızlığı seçtim! Hayatım boyunca kalabalıklar ve hayal edilmesi zor şekilde
91 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
ağaçların özel hayatı hakkında masal anlatmamı ister misin?
Bazı kitapları bitirince ruhumda öyle bir tat kalıyor ki, o duygu bitmesin, devam etsin diye, kitabın başına dönüp tekrar parça parça okuyorum. Kitabın ilk cümlesi nasıldı, ilk karakter cümleleri neydi gibi… Ya da alıntı yaptığım yerleri tekrar tekrar okurum. Bu kitapta da aynısını yaşadım, başa döndüm elimden bırakamadım, iki defa okudum. Öyle güzel hikaye, öyle lezzetli bir anlatımı vardı. Yazarın başka kitabını okumadan (
Belgelerim
Belgelerim
) önce edebiyatını tanımak için ince bulduğum bu romanı elime aldım. Yazarın bütün kitaplarını okumak istiyorum şu an. Sanırım geleneksel ilişkilerden ziyade modern toplum ilişkilerini kitaplarda okumayı sevdiğim için, burada anlatılan ilişkiyi büyük bir keyifle okudum. Kitaba gelecek olursak, bu kadar mı güzel üvey baba olunur? Kitap için baba kız hikayesi mi desem, bir yüzleşme, iç hesaplaşma mı desem yoksa bekleyişin öyküsü mü desem bilemedim, hepsinin iç içe harmanlandığı güzel bir kurgu olmuş. Veronika, bir gece resim kursundan eve dönmez. Daniela’yı uyutmak annesi gelmeyince, üvey babası Julian’a kalır. Julian edebiyatla ilgili olduğu için, ağaçları metafor olarak kullanarak kendi geçmişinden, çocukluğundan, ailesinden, eski ilişkilerinden, geleceğinden türlü hikayeler uydurarak, Daniela’yı avutmaya çalışır. Anlattığı hikayelerde hayalleri, hayal kırıklıkları, umudu, umutsuzluğu vardır. Güzel bir kurgu roman.
Ağaçların Özel Hayatı
Ağaçların Özel HayatıAlejandro Zambra · Notos · 2021852 okunma
67 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü
Tezer Özlü
’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,4bin okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yazar beni 2. Kez şaşırtıyor! #kartela 'yı okuduğumdaki tepkimi çok iyi hatırlıyorum. Resmen okuyucuyla oynuyor demiştim kendime. Ya #rüzgarkoridoru ? Öyle şaşırdım kaldım ki bir an durup kahkaha attım. Hayır, ortada alay yok! Gerçekten #türkedebiyatı 'nda bir şeyler oluyor! Çekilin bakayım kenara, yeni nesil edebiyatçılar geliyor! Evet, yanlış duymadınız ve iddia ediyorum, bir gün #moderntürkklasikleri listelendiğinde orda Ezgi'nin en az iki kitabının adı olacak. -henüz 2 kitabı var ama olsun ben çok yazacağına eminim- O kadar güveniyorum ve o kadar iddialım! Ah Ezgi ah ne yaptın sen ya hu? O kullandığın kelimeler, cümleler neydi öyle? Bir cümleyi okurken şiir okuyormuş da altından üç beş farklı anlam çıkarıyormuş gibi olur mu insan? Sorar mı kendine acaba ben ne zaman işe başlayan cümleler? Ne kadar laf etsem az gelir efenim, gurur duydum Türk Edebiyatı'na kan geldi diye! Konuyu anlatmak basit olacak. Çünkü basit gibi görünen 240 sf 6 günde bitirdim. Derinlik var orda. Okura kendini sorgulatma var. Bir sağlık ocağında geçiyor hikaye. Yağmurlu bir İstanbul günü doktoru bekleyen hastalar ve iki görevlinin, o soğuk rüzgarlı koridorda bir günlerini anlatmalarıyla hikaye öyle bir hal alıyor ki insan okurken kendi şeytanlarını düşünüyor. Dünyaya karşı savaşamadığında kendine karşı savaşmasını düşünüyor... Kartela kitabında bir akıl oyunu, metafor vardı. Ama bu başka dediğim gibi anlatmak çok zor. Tek dileğim hak ettiği değer ve saygıyı görmesi. Önümü ilikliyorum ve alkışlıyorum: Okuduğunu anlayan okurlara dehşet ve ibretle tavsiye ediyorum.
Rüzgar Koridoru
Rüzgar KoridoruEzgi Özbek Şenel · Eksik Parça Yayınları · 202316 okunma
Reklam
264 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Birey Olma Yolunda Bir Metafor Olarak Koku
On sekizinci yüzyılda Fransa’da, dahi ve iğrenç kişiler yönünden hiç de yoksul olmayan bu dönemin en dahi ve en iğrenç kişilerinden biri sayılması gereken bir adam yaşadı: Jean Baptiste Grenouille. Katil bir ananın katil çocuğu olarak, daha doğmadan öldü kabul edilerek dünyaya gelen Jean Baptiste, hayatta geçirdiği ilk dakikalardan itibaren dışlanmışlığı, ötekileştirilmeyi ta derinden hissederek mağlup bir şekilde bu dünyadaki zorlu yolculuğuna başlıyor. Zira annesi dahi minik Baptiste’yi doğurduktan sonra işe yaramaz bir paçavra gibi kenara fırlatmış, çevrede bulunan şahitler böyle bir olay hiç yaşanmamışçasına yollarına devam edip gitmişlerdi. Ama Jean diğerlerinden biraz farklı yaratılışta olduğunu daha evvelden belli eder olmuştu: onun bir kokusu yoktu. Evet, yanlış duymadınız; dünya üzerinde var olan tüm şeylerin sahip olduğu o ayırıcı turnusola sahip değildi. Koku yalnızca bir parça rayiha, bir duyu, bir esans değildi; aynı zamanda kişini kendisi, benliğiydi ve Jean bundan yoksundu. Yani onun yaşamı boyunca kokulara olan tutkunluğu zaafiyeti belki de kendini bulma yolculuğuydu esasen. Parfümcülük ise toplumda kendine bir şekilde yer edinme, kendini kabul ettirme fark ettirme arzusunun bir tezahürüydü. Bir arzu, tutku insana en fazla neler yaptırabilirdi? İnsan kendi benliğini tatmin edebilmek için en fazla ne kadar ileri gidebilirdi? İnsan, sırf yüreğinin dinginliği için vahşi bir cinayet işleyebilir miydi? Peki nihai amacına ulaştığında ne olacaktı yahut nihai amacı neydi? Vicdani bir doyum, kendini bulma, tanrısal bir güdü? Yahut da uğrunda türlü vahşiliklerden kaçınılmayan o dürtü, felaketi miydi?...
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201921,8bin okunma
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.