Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önsöz
Yazdıklarımda, çaresizliğinize çareler arıyorsunuz ; oysa ben çaresizliğimi yazıyorum , siz onları çare sanıyorsunuz . Aşk bir miras değildir ve kimseden kimseye kalmaz. Hayat verilmemiş bir sözü tutmaktır. Kimi yazar kimi yaşar. Yani demem o ki ; öyle bir söz yazarsın ki bütün bir hayatı anlatır , öyle bir hayat yaşarsın ki bütün sözler anlamsız kalır.
Sayfa 9 - Destek yayınlarıKitabı okuyor
1920’lerdeki ulus-devlet inşacıları dinle ilgili iki hayati önkoşulla karşı karşıya kaldılar. İlk olarak, İslam ve devlet arasındaki sembolik ve hukuki olarak iç içe geçmiş ilişkinin yanı sıra yüzyıllar içinde gelişen, ulemanın Osmanlı Devleti’yle bütünleşmesiyle karşılaştılar. İkinci miras, millet sistemi altında etnik bölünmenin kutuplaşması, savaş, emperyalist nüfuzdan etkilenen sınıf oluşumlarının dinamikleri ve gayrimüslim nüfusunun yok edilmesi ve ülkenin Müslümanlaştırılmasını içeren demografik değişiklikler gibi gelişmelerin bir araya gelmesiyle dinî kategorilerin etnik belirteçler haline gelmesiydi. Bu, devam eden uluslararası baskı (azınlıklarla ilgili Lozan Antlaşması) ve tarihsel hafızanın (imparatorluğun dağılmasıyla ilgili travmalar, azınlık milliyetçiliği ve Sevr zihniyeti denen, yani Batılı güçlerin ülkeyi bölme planlarından duyulan korku da dahil; daha da ağırlaştırdığı 1920’lerin sonundaki yüksek toplumsal kapanma düzeyini destekledi. Sonuç olarak 1923’te Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında egemen olan toplumsal kapanma biçimleri dinî ayrımlara dayanıyordu.
Reklam
Belki de bizdeki en iyi şey eski zamanların artık dolaysız yollar dan ulaşamayacağımız duygularından miras kalmıştır; gü neş çoktan battı, ama onu artık göremesek de yaşamımızın gökyüzü, hala onun sayesinde kızarıp ışıldıyor.
Sayfa 159
Acaba bir baştan bir başa hayat, gülünç bir kıssa, inanılmaz ve ahmakça bir mesaj değil midir? Acaba ben kendi masalımı yazmıyor muyum? Fakat masal, her anlatanın, miras aldığı ruh durumunun sınırları içinde, tasarlayıp da eremediği dilekler için bir çözü, bir kaçış yolu ancak.
Mezarlığa niye bakıyorsunuz? Dönüp, İslâm dünyasına bakın. Müslümanların haline bakın. Çoğunun, mezardaki ölülerden farkı yok !!!
Her şeyden önce, büyük ölçüde tarla ekimini, tarımı olanaklı kılan hayvanlar tarafından çekilen demirden sabanı, ilk olarak, bu dönemde görürüz Bunun sonucu, yaşam araçlarında, çağın koşulları bakımından sınırsız bir artış görülür. Demirden balta ve demirden bel olmaksızın, geniş ölçüde gerçekleşmesı olanaksız bir dönüşüm, ormanları açılarak tarla ve çayır haline dönüştürülmesi de, gene sabanın türetimine bağlıdır. Ama bütün bunların sonucu, nüfusun hızla artışı ve küçük bir alan üzerinde yoğunlaşması oldu. Tarımın olanaklı olmasından önce, örneğin yarım milyon insanın bir tek merkezi yönetim altında toplanabilmesi için, zorunlu olarak, tamamen istisnaî koşulları birarada bulunması gerekirdi; büyük bir olasılıkla, bu durum hiç gerçekleşmemiştir. Barbarlığın yukarı aşamasının doruğu, kendini bize Homeros'un şiirinde, özellikle İlyada'da gösteriyor. Gelişmiş demir aletler, körük, koldeğirmeni, çömlekçi tornası, zeytinyağı ve şarap yapımı; madenlerin ustalıklı bir biçimde işlenmesi, yük ve savaş arabaları, kalas ve tahtalarla gemi yapımı, sanat olarak mimarlığın başlangıcı, kuleli ve mazgallı duvarlarla çevrilmiş kentler. Homeros'un destanı ve bütün mitoloji işte Yunanlıların barbarlıktan uygarlığa geçirdikleri en kayda değer miras budur. Bununla, Homeros çağı Yunanlılarının, daha yüksek bir dereceye geçmeye hazırlandıkları bu kültür aşamasının başlarında bulunan Cermenler üzerine Sezar ve hatta Tacite'in anlattıklarını karşılaştırırsak, barbarlığın üst aşamasının, üretimde ne kadar zengin bir gelişmeyi kapsadığını görürüz.
Sayfa 31
Reklam
Nuri Pakdil...
Gel, Anne Ol ! Çünkü Anne; bir çocuktan, bir KUDÜS yapar.
Rusya-Avusturya ittifakı ve Grek Projesi:
Yedi Yıl Savaşları sırasında İngiltere, Prusya ve Hollanda; Avusturya ve Fransa'ya karşı ittifak yapmı şlar ve galip gelmişlerdi. Ö zellikle Avusturya'nın Prusya'ya yenilm esi, b u devleti kuvvetli bir müttefik aramaya sevketti. Avusturya Başbakanı (Şansölye) Kaımitz bu müttefiki Rusya' da bulmuştu. Bunun sonucu ola­rak, 1781
Bir babanın evladına bırakacağı en esaslı miras güzel ahlaktır kabilinden ifadeler var. Çocuk babasını görür, yaşar, hisseder; o yumuşamayı, o letafeti dimağına nakşeder.
Sayfa 32 - Profil KitapKitabı okudu
"Yalnızca mal mülk, söz değil; hâl de miras kalıyor."
Sayfa 29 - Profil KitapKitabı okudu
Reklam
"Ama her kurban potansiyel bir saldırgandır , diyor kuru bir gülümsemeyle. O yüzden merhamet gösterirken çok cömert olmamaya dikkat etmeli."
Tamamen Theodora yüzünden Hıris­tiyan Bizans İmparatorluğu, kürtaj hakkının olduğu, zinanın ölümle cezalandırılmadığı, kadınların miras hakkının olduğu, dulların ve gayrimeşru çocukların korunduğu, kadının boşanmasının öyle gerçekleşmesi imkansız bir hayal olmadığı ve soylu Hıristiyanların alt sınıflardan ya da başka dinlerden kadınlarla evlenmelerinin yasaklanmadığı dünyadaki ilk yer oldu.
Hadis-i Şerif
"Allah celle celâluhu şöyle buyurdu: 'Şüphesiz nazarımda velîlerimin en bahtiyarı mütevazı yaşayan, namazda imtinan bulan, Rabbine en güzel şekilde ibadet eden ve parmakla gösterilmeyen mümindir. O, az rızıkla yetinir ve bu hâlini sabırla taşır.' Sonra [Hz. Peygamber] parmaklarını şıklattı ve devam etti: 'Ölümü hızlı olur, çok az insan onun için ağlar ve miras olarak ancak sahip olduğu birkaç şey bırakır.'
Sayfa 446
Ninova kütüphanesi
Ancak en değerli miras şüphesiz dönemin tüm bilgisini toplayıp bir araya getiren ilk büyük kütüphanelerin oluşturulmasıdır. Aşurbanipal'in kütüphanesi, İskenderiye Kütüphanesi ile birlikte bugünkü kütüphanelerin kökenidir.
Bilimsel olarak örgütlenmiş bir dünya hayal eden ve bu hayalini uygulamaya dökmeyi isteyen bir insan birçok engelle karşılaşır. Atalet ve alışkanlığın getirdiği bir muhalefet vardır karşısında: İnsanlar her zaman hareket ettikleri gibi hareket etmeye, hep yaşadıkları gibi yaşamaya devam etmek isterler. Bir diğer engel de menfaatlerdir: Feodal
Sayfa 218Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.