Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sözcük sınırlı, muhayyile ise sınırsızlıktı.
Sayfa 27 - TİMAŞ, 14.BASKIKitabı okudu
“Eski ruhbilimciler, insandaki dış duyulardan başka, beş de iç duyu kabul ederlerdi. Bunlar bellek (hafıza), sezgi (vahime), imgelem (muhayyile), anımsama (müzekkire) ve düşünme (müfekkire) idi. Bu beş duyu, bir ortak duyuda (hiss-i müşterek) birleşirdi.”
Reklam
Yaşar Kemal, haddini bildiği zaman bir ümmi-i âriftir. Bir köy odasında tatlı tatlı Hz. Ali cenkleri anlatabilir, kasaba kahvesinde saz çalmak da gelir elinden. Coşkun bir muhayyile, ayıklanmamış bir dil, tam bir «halk ozanı». Bu zeki Anadolu çocuğunu, azgın bir graphoman yapan, mesuliyetsiz tenkitçilerle reklâm esnafı. Biz Yaşar Kemal'in bu çıkarcı veya ideolojik övgülerle kendinden geçmemesini temenni ederdik. Mütevazi kabiliyetleri olan bu arkadaş, Nobel peşinde koşacağına daha çok okusa, daha az yazsa, hem kendisi hem de edebiyatımız için hayırlı olurdu.
Müstakbel efendimizin yaşayacağı dehşet, şimdiye kadar benzerini hiç kimsenin duymadığı, tam anlamıyla yalnız olanın ölçüsünde, tüm insanlığın karşısına dikilmiş bir mutlulukla süslü olacaktır: ürküntü içinde hüküm süren bir tanrıya benzer, başsız sonsuz, kadiri mutlak bir panik içinde, bir Prometheus ’un tersliğiyle bir Yehova ’nın aşırı güvenini bir araya getiren uğursuz bir mutluluk; muhayyile ve düşünce için bir rezalet olacaktır bu; hem mitolojiye hem teolojiye meydan okuyacaktır.
Soluk beniz, mor dudaklar, düşmüş çene, kaskatı vücut, pörsümüş deri...
Güzellik ve ölüm o kadar zıt şeyler ki, muhayyile, bunları yanyana koyamıyor.
Sayfa 249 - Beta kitap
Sözcük sınırlı muhayyile ise sınırsızlıktı.
Sayfa 27 - Timaş Yayınları – 72. Baskı ~ Temmuz 2020, İSTANBULKitabı okudu
Reklam
"Muhayyile aracılığıyla sevmeksizin kişi salt aklı aracılığıyla nasıl âşık olabilir ki? Olamaz! Çünkü varolanlara sevgiyle yaklaşmak hayret'in neti­cesidir."
Şairler dervişlerin kardeşidir. Aynı kaseden içerler çünkü. Muhayyile'nin kasesinden. Akif, bir şâir-derviştir.
Bu hal onun akılsal kuvvetinin her iki kısmında, yani nazari ve ameli kısımlarında ve muhayyile kuvvetinde ortaya çıktığında, bu insan kendisine vahiy gelen insan olur ve aziz ve yüce Tanrı, Faal Akıl’ın aracılığıyla ona vahiy indirir. Böylece aziz ve yüce Tanrı tarafından Faal Akıl’a taşan her şeyi Faal Akıl, kazanılmış akıl vasıtasıyla edilgin akla ve sonra muhayyile kuvvetine geçirir. Ve bu insan, Faal Akıl’dan edilgin akla taşan, feyz eden şeyle bilge bir insan, bir filozof, tanrısal nitelikli bir akıl kullanan mükemmel bir düşünür; Faal Akıl’dan muhayyile kuvvetine taşan, feyz eden şeyle de bir peygamber, geleceği bildiren bir uyarıcı, hali hazırda var olan tikeller hakkında bilgi veren bir haber verici olur.
Sayfa 105Kitabı okudu
"Her şeyden, her derin düşünceden, her üzüntülü nefis muhasebesinden kaçmayı itiyat edinmişti. Düşünce adamı olmaktan çıkmış, muhayyile, daha doğrusu kuruntu adamı olmuştu."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.