YAŞ 5 Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu
''Yeryüzünde öyle geniş, öyle sonsuz yoksunluklar, umutsuzluklar, öyle sıkıntılar, öyle korkunç şeyler var ki, mutlu kişi mutluluğundan utanmadan düşünemez bunları.''
YAŞ 5 Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini
Keşke hiç olmasaydın şu dünyada, keşke sana hiç rastlamasaydım, keşke canlı bir varlık olacak yerde esinli bir ressamın yarattığı bir tablo olsaydın. O zaman resminin önünden hiç ayrılmaz, sonsuzcasına sana bakardım... öper, öperdim seni. Sonsuz güzel bir düş gibi seni yaşar, seni solur... ve mutlu olurdum. Başkaca bir isteğim olmazdı hayattan. Uyurken, uyanıkken koruyucu meleğim olarak seni çağırırdım. Tanrısal, kutsal bir resim yapacağım zaman yine seni çağırırdım. Oysa şimdi... Ah ne korkunç bir hayat bu! Yaşıyor olmanın ne yararı var? Bir delinin yaşamının, ailesi ve bir zamanlar kendisini sevmiş dostları için hoş bir yanı var mıdır? Tanrım bu nasıl hayat böyle! Düşlerle gerçeklik hep çatışma içinde!
Güzel bir söz sarfetmiş bulundum. "Maneviyatın dem tutması." İnsan olarak aslında en büyük eksiğimizin sevgi olduğunu düşünüyorum. Maneviyatın temeli zaten sevgidir. Bunu saf bir şekilde kalbimizde var edebilmemiz, sadece iyi insanların yapabildiğini düşündüğüm bir olaydır. Bu sevginin en yararlı hali tabiki de karşılık bulduğu halidir. Tek başınada kalbi güzelleştirir ama yorar. Çünkü mutluluk, tek bir kalple ulaşılabilecek Bir şey değildir. Her kalbin mutluluğu başka bir kalpte gizlidir. Sadece aşk olarak adlandırmadığınızı düşünüyorum. Manevi bağlar çekirdekte hep iki kalp bulundurur. Bağların kuvveti sevginin derecesinde midir yoksa sürekli ve sonsuz oluşunda mı?
Bana göre sürekliliği daha güvenli elbette. Kısacası iki kalp ortak paydada buluşup mutluluk kapısına eriştiğinde, kapının ardındaki yolda önemli değildir azlık çokluk. Emin olabildiğimiz en kesin yargı mutlu olunacağıdır ki bu, tek
başına yeterlidir. Evet umarım maneviyatınızın dem tuttuğu bir kalp ile karşılaşırsınız. Benim gibi demli seviyorsanız işiniz zor bilesiniz.
Bugün, otuzumu aştıktan sonra, eskiden, yirmi iki yaşımdayken sevdiğim gibi sevebilseydim çok mutlu olurdum. Ama sonsuz olacağını sandığım o kadar çok şeyin yıkılıp gittiğini gördüm ki!