Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşam sevinci, çalışırken birden dansa uydurularak atılan bir adım, gözde bir şarkının söylenmesi; zevzeklikti tüm bunlar, kimse onlara katılmayıp, insan yaptıklarıyla yalnız başına kaldığında, çok geçmeden kendine bile öyle gelmeye başlıyordu. Ötekiler aynı zamanda örnek olsun diye yaşıyorlardı yaşamlarını, örnek olsun diye birbirleri karşısında susuyor, örnek olacak kadar az yiyor, günah çıkarmaya bile, evde kalanlara günahlarını anımsatmak için gidiyorlardı. Böylece kısırlaşıyordu insan. Kendini anlatmak için atılan her küçük adım, bir geri çekilmeye dönüşüyordu.
Sayfa 26 - Aylak Adam Yayınları
Ahlâkdışı Anlamda Doğruluk ve Yalan Üzerine - Friedrich Nietzsche
Bir zamanlar, sayısız güneş dizgeleriyle akarak uzayıp giden evrenin kıyıda köşede kalmış bir yerlerinde, bir gök-cismi varmış; bunun üstünde yaşayan bazı kurnaz hayvanlar da, bilme yetisini bulup kurmuşlar. Bu, “Dünya Tarihi”nin en gözüpek ve en yalancı dakikası olmuş: ama işte, yalnızca bir dakika sürmüş. Doğanın birkaç soluk alıp verişi
Reklam
Harari çarpıcı bir örnek verip; lotoyu tutturmaktansa araba kazası geçirmenin daha iyi olduğunu söyler. Çok iyi veya çok kötü ne yaşarsak yaşayalım, beynimiz hedonik adaptasyon nedeniyle bir süre sonra duruma alışır. Çok büyük para kazanan bir kişi için eşik yükselir, ihtiyaçlar artar; herhangi bir şeyden alınan keyif azalır, üstelik her ne alırsa alsın alamayacağı pek çok şey vardır. Ancak araç kazasından sağ çıkan biri için günden güne iyi gelişmeler; iyileşme ve eskiden sahip olduğu şeylerin değerini anlama vardır. Üstelik, eşiği düştüğü için kazadan sonra başına gelecek neredeyse hiçbir şey kaza kadar kötü olmadığı için onu etkilemez, adeta mutsuzluğa duyarsızlaşır.
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabı gerek anlatımı gerek içeriği olsun her özelliğiyle beğendim. Okuma aşamasında aklıma çoğu zaman Poyraz Karayel dizisinde İlker Kaleli'nin akıl hastanesinde yaptığı muazzam konuşma geldi. :) İncelemeye geçelim. Anton Çehov, özgün tarzı durum öyküleriyle tanınmış bir yazardır. Altıncı Koğuş'ta olay yerine İvan Dmitriç ve Andrey Yefımiç'in hayatından kısa bir kesit sunmaktadır. Çehov, aklımızda canlanan akıl hastanesini bütün gerçekliğiyle yaşatmıştır. Lenin'in rivayet edilen "Kitabı okuyunca kendimi Altıncı Koğuş'ta kapatılmış gibi hissettim." sözünün haklılığı ortaya çıkmaktadır. Gerçekten yazar; akıl hastanesinde, akıl hastaları arasında hapsolmuş hissiyatını okura olabildiğince geçirmektedir. Eser; realizm-romantizm, ölüm-hayat, acı çekmek-mutlu olmak gibi felsefik kavramlarla örülmüştür. Yefımiç ile Dmitriç arasındaki diyaloglarla yazar, bizi bu kavramlar üzerinde derin düşüncelere sevk etmiştir. Her gün acı ve azap çekenlerin, daima mutsuzluğa mahkûm olanların ve mukadder olan ölümü her an düşleyenlerin hayatını, hâli vakti yerinde olan ve hiç sıkıntı yüzü görmeyen "aydın takımı" ve devlet maiyetindekilerin sahte bir romantizm hülyasıyla küçümsemesidir bizlere anlatılan. Ve tabii, kendi hazırladıkları, hiç itiraz ve isyan etmedikleri gibi başkaldıranların da başını "güzel ve refah" dolu başka hayatlardan örnek sunarak indirdikleri bu müeeses düzene en sonunda kendileri de mahkûm ve hapsolmuştur.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,5bin okunma
“ETHOS”
Kişinin ona verilen biricik hayatında, kendi moral değerlerinden bir yol oluşturması ve bu yolda hiç tökezlemeden, kararlılıkla ilerlemesi kişiyi nihai mutluluğa götürürken yapılması gereken ilk şeydir. Fakat kişi moral değerlerini belirlerken bunun logosla ayrılmaz bir bütün olarak vicdana dayalı olması gerektiğini unutmamalı ve “yetinme”
Gautama'an içgörüsü, zihnin deneyimlediği şey ne olursa olsun genellikle bir şeyleri çok istediğini ve bunun da mutsuzluğa yol açtığını söyler. Zihin hoşuna gitmeyen bir şey yaşadığında şiddetle bu rahatsızlıktan kurtulmak, hoşuna giden bir şey yaşadığında da zevkin kalıcı olmasını ve yoğunlaşmasını ister, bu yüzden de hep doyumsuz ve hu
Sayfa 230 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
MEDENİYET VE İNSAN İLİŞKİSİ
Medeniyet denildiğinde insanın aklına refah, mutluluk, güç ve en önemlisi gelişmek gelir ama medeniyet o kadar da masum değil. Medeniyet toplumdan topluma değişen ve bir o kadar da bağnaz bir yapıda olmaktadır. Kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum; neleri satın aldığımızda hayatımız düzene girebilir veya daha rahat bir yaşam sürebiliriz? Ev
Mutsuzluğa örnek.
Sosyal medyada 7 kişi takip ettiğini düşün. Bu 7 kişini her biri haftanın 1 günü gezdiğini ve gezdiği yeri paylaştığını düşün. Böyle olunca ilkel olan beynimiz takip ettiğin kişilerin her gün gezdiğini düşünmeyecekmi? Buda depresyona yol açacak.
502 syf.
·
Puan vermedi
“Kendini korumak için taktığın tüm maskelerden,‘kendin olmak ‘cesaretiyle kurtulabilirsin ancak.’Ben’ dediğin kişiden,kendine ulaşmanın tek yoludur,uyanmak!Gölgeleriyle yüzleşmeye,onlardan özgürleşmeye, Ben’deyip sahip çıktığı kişi ile savaşmadan uzlaşmaya hazır olan herkes,er ya da geç,kendine uyanır!.” Gerçek olan ‘Ben’ İçimizden geldiği gibi
Ben Kalbin Bilir
Ben Kalbin BilirÖzlem Küçük · Cinius · 059 okunma
Budizmin temel fıgürü tanrı değil, bir insan olan Siddhartha Gautama’dır. Budist inancına göre Gautama MÖ 500 civarında küçük bir Himalaya krallığının varisiydi. Etrafında gördüğü acılardan çok etkilenen genç prens erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların Sadece savaş ve salgın hastalık gibi sorunlarla değil aynı zamanda endişe, kızgınlık
Reklam
DOĞANIN HAYATIMIZLA BÜTÜN HALİ
Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman ne kadar güzel ve ihtişamlı bir ülkede yaşadığımızı görüyoruz. Ama buna riayet eden kaç kişiyiz toplumca sahi bunu hiç düşündünüz mü? Evet bende öyle düşündüm çok az sayıda sahibiz bu kısma ne kadar üzücü oysa, Örneğin gökyüzü baktığımız zaman bizi aydınlatan içimizi açan bir doğa güzelliği dimi, hiç fark
Birilerine Söylemek İstediklerim...
Öncelikle hepinize iyi akşamlar dilerim.Veya günün hangi saatinde bu gönderiyi okuyorsanız.Kısa bir zamanınızı alacağımı düşünüyorum.İstersenz okumadan geçebilirsiniz. Şu ana kadar bu sitede çok fazla kişiyle arkadaşlık kurdum,iletişim kurdum.Pek çok sapığa denk geldim,gerçek hayatmdaki arkadaşlarımdan daha iyi arkadaşlıklar edindim.Pek çok
170 syf.
10/10 puan verdi
Nazilerin toplama kamplarında esir düşüp, orada soğuk duvarlarda aç susuz uyuyup sabahtan akşama kadar işkence gören ve en ufak bir zayıf duruşta doğruca gaz odalarına gönderilen onca "gerçek" insanın ardından sıcacık evimde kahvem eşliğinde kitap okuyabilmenin ve kafamı kaldırıp dışarıyı izleyebilmenin, yürüyüş yapabilmenin aslında ne
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,1bin okunma
92 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mutsuz Olmak Mutsuz olmak mı? Mutluluğu tabulaştırmak mı? 1953 yılında Almanya'nın Bavyera- Süebya bölgesinde dünyaya gelen Wilhelm SCHMID; Berlin, Paris ve Tübingen'de felsefe eğitimi almıştır. Çeşitli Alman Üniversitelerinde görev almış ve Riga ve Tiflis Üniversitelerinde de misafir öğretim üyeliği yapmıştır. Bir dönem Zürih'te bir hastanede
Mutsuz Olmak
Mutsuz OlmakWilhelm Schmid · İletişim Yayınevi · 20204,468 okunma
“Arthur Schopenhauer, taaa 1700’lerde schadenfreude kelimesini cümle içinde kullanarak ‘kıskançlık hissetmek insancıldır, birinin zarar görmesinden haz duymak (schadenfreude) ise şeytani,’ demiş. Şeytana yakın hallerimiz hep vardı, olacak da... Yalnız bugün ilginç olan, birinin mutsuzluğa düşmesini bekleyecek sabrımızın kalmaması! Çok güleni anında ağlatmak, mutluyum diyeni saniyesinde bozmak istiyoruz.”
Sayfa 20
59 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.