"İnsan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu yine anlayamayacak kadar aptal olurduk."
Yine bir inceleme yazmadan diğer okurların yazdığı güzel incelemelere göz gezdirdim. Dolayısıyla kitabın içeriğini, konusunu ve kahramanlarını bu incelemeden öğrenemezsiniz çünkü yazmadım. Bunun için diğer incelemelere göz
TÜRK EDEBİYATI İÇERİSİNDE EN BEĞENDİĞİM İLK 10 ESER İÇİNDESİN
Neden mi? Başlayalım o halde.
Peyami Safa'yı herkes sevmez. Bunu hala anlayabilmiş değilim. O kadar dergi alıyorum yahu dedim ben neden hiç kapakta bir 'Peyami Safa' göremedim bugüne kadar? Nedir bu ön yargı?
Hep aynı yüzler dönüp dolaşıp karşımıza çıkarken neden bu muhteşem yazar,
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Kitaba hakaret etmemek için kendime hakim olmam gereken bir inceleme olacak.
İlk önce konusundan sonra da görüşlerimden oluşacak spoilersız bölümüm. Sonra spoilerlı bölümde konuşacağım.
SPOİLERSIZ BÖLÜM:
Kitabımızın konusu:
Baş karakterimiz Alina ve onun arkadaşı/sevgilisi Malyen Karanlıklar Efendisi'nden uzak bir hayat süremeye çalışırlar.
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Dostoyevski. Çok fazla Dostoyevski. Neden bu kadar Dostoyevski'ye maruz kaldım ki? Bağımlı oldum. Ne onla ne de onsuz yapabiliyorum. Ah güzel Dostoyevski! Bir kitabını daha bitirdim. Ne yaptım ben? Birinin etkisini tüm beden ve ruhumla hissederken, diğerine başlamayacağıma dair kendi kendime söz veriyorum. Ancak bu söze ne kadar süre
Ve bitti,
Biterken bittim ben de.
Son yıllarda okuduğum en kapsamlı, en bilgi yüklü, en sıra dışı, en yorucu ama merak duygumu en tatmin eden eser oldu diyebilirim.
David Brown eser için: "Bu kitabın özetinin çıkarılması ona haksızlık olur," diyor. O kadar haklı ki! Çağdaş bir ansiklopedi adeta. Sıkmayan, kendini okutan,
"Bir kedi gördüm sankiii" diyerek kitaba koşmam yok mu, tam bir kedi manyağıyım :D Kitabın adından dolayı çok tatlış bir ütopya okuyacağımı düşünürken tam bir distopya ile karşılaştım. Bu da bana George Orwell'ın
Dönüşmektir kötü bir insan olmak.Dönüşmek bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, bütün güzelliklerini içinden yıkıp geçmek.
Herkesin acısına yetişmeye çalışan bir insan iken bir gün, aslında insan denilen şeyin kurtarılmaya değmeyecek şu anda ne yaşıyorsa onu hakettiğini anladığında dönüştüğü şeydir.
Ne ben bir kahramanmışım ne de insanlar
Spoiler belki vardır belki yoktur bilemiyorum. Yazı bitince bakarız.
Özetle bir kaç aptal adam ve bir kaç aptal kadın sayesinde mahvolan hayatlar yumağıyla örülü bir kitap.
Şimdi şöyle bir durum var. Güler hanım kitabın hikayesinin gerçek hayattan alındığını söylemişti. Umarım ve dilerim ki bu kişiler Güler hanımın yakın akraba veya aile
‘‘böyle, şu dakka milliyetçi oldum? Nasıl olacak bir milliyetçiyle karşılaştım. Bunun için aptallığın kökünü kurutmak gerek, çünkü aptallık karşılaştığı herkesi aptal yapıyor.''
Günaydın Sevgili 1k Okurları, çayınızı kahvenizi hazırlayın... Sizler için güzel bir yazı buldum. Kayıprıhtım'a teşekkürlerimle... Yazı ile ilgili fikrinizi yoruma bırakmayı unutmayın. Okuyunca anlarsınız. :))
*
~Ünlü Yazarlarca Pek Sevilmeyen 14 Klasik ~
Dünya edebiyatının mihenk taşları olan klasik eserleri sevmeyenimiz var mıdır,