Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanın Anlamını Tüketmek
Zamanın ruhu deselerdi, hiç düşünmeden, bellek yitimi, derdim. Tuhaf bir bilgi edindik sonunda. Her şeyin bir cümlelik anlamı olduğu bir bilgi. Bir saat sonra kimsenin aklında kalmayan; derdi, duygusu, sesi, soluğu olmayan bir zavallı bilgi. İçinde hayatın olmadığı bir bilgi. Ne acısı var, ne sevinci. Sadece söylüyorsunuz. Bunun için bir nedeniniz olması da gerekmiyor. Koroya katılmak için bu kadarı yetiyor. Var olacağınız başka bir alan kalmadı. Zaten iki dakika sonra siz de, sözünüzü dinleyenler de hiçbir şey anımsamıyor. Gerçi siz sözünüze muhatap aramıyorsunuz, konuştuğunuz kişi de kimseden bir söz beklemiyor ama olsun, ne gam. Çağ, yeni bir varoluş kaidesi yarattı. Siz neden alçakta kalasınız değil mi? Bir şimşek çakımı boşlukta, siz de iki saniye göründünüz. Yeter! Şimşek çakımı da değil, aptal bir tekrarın ruhsuz, kimliksiz gölgesi.
Kalabalıklar Hatıra Biriktirmez
Hudutları belirsiz, tanımsız bir ahaliyiz artık. Hangi yöne gitse kaybolan, hangi çenginin etrafında toplansa avuçları alkıştan patlayan şaşkın bir ahali. Gözlerimiz hırstan kan çanağı, ellerimiz kılıçsız, ellerimiz pudralara aşina. Yani biz Yunus’u anarken derviş, Hallac’ı anarken zalimiz; vurduğumuz serçelere suç buluyoruz. İçlerimiz darmadağın.
Reklam
Ey hayatı bir eksiklik duygusuyla yaşayan ve hiç gelmeyecek baharı terennüm eden nazenin ruh, bırak kendinle uğraşmayı. Senden yardım bekleyen bir dünya var bak dışarıda. Bir insana çare ol. Bir yurtsuza barınak ol. Kendi evine korkmadan yürü, kendi çocukluğuna kavuş. Şifa veren, seni erişkin hayatına yaralı bir ceylan olarak saldıysa, bu diğer yaralanmışları daha iyi anlayabilmen içindir. Onları iyileştir. Onlarla iyileş. Bak, hayat yine çağıldıyor dışarıda. Onunla ve onda derinleş. Derinleş. O kadar derinlere in ki, kaderin sana gülümsediğini gör. Kimseye kendi kalbinden öte bir yurt yok. Oraya cihanı sığdırabilirsen, ne mutlu sana!
"Şu kız çok güzel," dedi Krum, Harry'yi yeryüzüne geri döndürerek. Krum, Luna'ya eşlik eden Ginny'yi işaret ediyordu. "O da senin akrabalarından mı?" "Evet," dedi Harry, birden sinir olmuştu, "ama başka birisiyle görüşüyor. Kıskanç bir tip. İri yarı biri. Onunla karşılaşmak istemezdin." Krum homurdandı. "Ne," dedi kupasını bitirmiş ayağa kalkıyordu, "Bütün güzel kızlar kapılmışsa uluslararası bir Quidditch oyuncusu olmanın ne anlamı var?"
Sayfa 135 - Yoldaşlık Hp Çevirisinden (Ölümcül Kutsallar)Kitabı okuyor
126 syf.
9/10 puan verdi
Ümmetçilik mi, Türkçülük mü?
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Üç Tarzı Siyaset
Üç Tarzı SiyasetYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 20182,273 okunma
Mideye giriş yapmadan önce, yukarıda verdiğimiz sözü yerine getirelim. Yemek sırasında yemek borusuna giren bir miktar hava olduğunu belirtmiştik. Peki, yemek borusuna giren bu havaya ne olmaktadır? Sindirim enzimlerinin havayı parçalayabilme yeteneği var mıdır? Gelin kısa bir şekilde bu meseleyi özetleyelim. Sizinle ufak bir ipucu paylaşalım. Söz konusu tıp dünyası olduğunda, tüm isimler oldukça havalı bir hale bürünebilmektedir. Yeme ve içme sırasında bir miktar hava yutulmasına "aerofaji" denir. Yutulan havanın önünde çok az seçenek vardır. Yutulan havanın bir kısmı "regürjite" olur. Regürjiite kelimesinin "geri kaçmak" gibi bir anlamı vardır. Yani yutulan havanın bir kısmı regürjite olur demek, kişinin geğirmek dediğimiz eylemini daha nazik bir dille ifade etmektir. Havanın bir kısmı kalın bağırsaklara geçebilir. Ayrıca kalın bağırsakta yer alan bakteriler, karbonhidrat ve diğer maddeler ile gerçekleştirdikleri birtakım etkileşimler sonucunda; hidrojen, hidrojen sülfit, CO₂ ve metan gazı üretirler. Kalın bağırsağa gelen oksijen, bakteriler aracılığıyla üretilen gazlarla birleştirilerek "flatus" olarak dışarı atılır. Sanırım flatus kelimesinin ne anlama geldiğini açıklamama gerek yok, Flatusun kokusu büyük oranda sülfitlerden kaynaklanmaktadır.
Reklam
Mevlana
Bilemezsin Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı... Hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var. Ya da okyanusa su... Düşündüğüm her şey Doğu’ya baharat götürmek gibiydi. Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, Çünkü sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak ve beni hatırla! ..
51 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Meczup
Merhabalar, Halil Cibran, ünlü ressam aynı zamanda şair ve filozof. Filozof olması çok şeyi değiştiriyor, yansıttığı o soyut gerçekliklerinin arkasındaki somutluğuyla. meczup? -halk dilinde deli,fakat kelime anlamı bakımından tanrı sevgisiyle aklını yitirmiş, tanrı aşığı kimse. Halil Cibran meczup kitabıyla meczupların gözünden bakıyor dünyaya. Gerçek benliğini kucaklamaya çalışan hatta bunu becerebilen insanoğlunu ele alıyor o kısacık ve birbirinden farklı öyküleriyle. En beğendiğim öyküleri çarmıhtaki adam,nar ve iki bilge oldu. Öykülerindeki o felsefik yaklaşımlarla ortaya çıkarmak istediği ana fikirleri, üslubuyla harmanlayıp karşımıza çıkardığı o akıcı dili hayran bırakan cinstendi. Üstünde düşünülmesi gereken bir kitap ve öyküler. Tavsiye ederim. "Daha ne olduğumuzu bile bilmezken,ne olacağımızı tartışmanın ne âlemi var?" "Susamıştım, içmek için bana kanımı verin diye size yalvardım. Çünkü bir meczup,kendi kanından başka neyle giderebilir ki susuzluğunu? Dilsizdim, açılmış yaralarım aracılığıyla konuşmak istedim. Gündüzlerinizin ve gecelerinizin tutsağıydım ve daha engin gündüzlere ve gecelere doğru bir kapı aradım. Ve şimdi gidiyorum, çarmıha gerilen diğer insanların gittiği gibi."
Meczup
MeczupHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,8bin okunma
Zamanın ruhu deselerdi, hiç düşünmeden, bellek yitimi, derdim. Tuhaf bir bilgi edindik sonunda. Her şeyin bir cümlelik anlamı olduğu bir bilgi. Bir saat sonra kimsenin aklında kalmayan; derdi, duygusu, sesi, soluğu olmayan bir zavallı bilgi. İçinde hayatın olmadığı bir bilgi. Ne acısı var, ne sevinci. Sadece söylüyorsunuz. Bunun için bir nedeniniz olması da gerekmiyor.
..Dolayısıyla birisinin beyaz saçlarına ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin âlemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun süre var oldu. Güçlü bir fırtınanın limandan koparıp oradan oraya sürüklediği veya farklı yönlerden esen çılgın rüzgârların etkisiyle aynı yerde dönüp duran bir adamın, uzun bir deniz yolculuğu yaptığını düşünmenin ne anlamı var? Uzun bir deniz yolculuğu yapmadı, sadece uzun süre fırlatıldı durdu.
Sayfa 55
Reklam
Yaşamın anlamı, ancak, kişi, bir an durup, ne istiyorum ki diye sorabildiğinde, biçimlenmeye başlar. Yani, ne istiyorum ki diye sorabildiğinde, biçimlenmeye başlar. Yani, ancak eksikliği çekiliyorsa, yokluğu duyulabilmişse var edilebilir; yoksa yoktur. ✍🏻|
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Kimse sana değer vermediğinde değerli olmanın ne anlamı var?
Müzemmil ve müddessir kelimelerinin arasında fark vardır. Ama ne var ki birçok mealde veya tefsirde bu iki kelime "ey elbisesine bürünen" şeklinde aynı mana verilmiş, bu iki kelime arasında ince anlam farkına dikkat edilmemiştir. Müzemmil'in sözcüğün anlamı elbiseye veya herhangi bir şeye bürünen demektir burada örtü daha çok içe dönük bir giysiyi işaret eder. Mecazi anlamda ise müzemmil kendi içine dönmüş ve kapanmış, kendi kendine dalıp düşünen anlamındadır. Müddessir ise dışa dönük ve toplum içinde giyilebilen bir giysiye ve elbiseye işaret eder. Mecazi olarak da peygamberlik ve risalet görevini yüklenen demektir. Görülüyor ki birinci elbiseye giyilmiş ikinci elbisesi giydirilmiştir.
Madem ki vakitsiz bir ölüm seni, ruhumun yarısı olan seni alıp götürdü, yeryüzünde varlığımın yarısından, en aziz parçasından yoksun yaşamakta ne anlamı var? O gün ikimiz birden öldük. Horatius
"Kafayı geçmişe takmak insana acı verir, dedi ihtiyar düşünceli bir tavırla. -Geçmişte yaşananlar içilmiş içki gibidir! Mutluluğu geçmişte aramanın ne anlamı var?..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.