Şu kâinata dikkat edilse görünüyor ki; içinde iki unsur var ki, her tarafa uzanmış, kök atmış. Hayır şer, güzel çirkin, nef', zarar, kemal noksan, ziya zulmet, hidayet dalâlet, nur nâr, iman küfür, taat isyan, havf muhabbet gibi âsârlarıyla, meyveleriyle, şu kâinatta, ezdat, birbiriyle çarpışıyor, daima tagayyür ve tebeddülâta mazhar oluyor, başka bir âlemin mahsulâtının tezgâhı hükmünde çarkları dönüyor. Elbette, o iki unsurun birbirine zıt olan dalları ve neticeleri, ebede gidecek, temerküz edip birbirinden ayrılacak; o vakit, Cennet-Cehennem suretinde tezahür edecektir.