Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
RAHİP Doğrusu ne söyleyeceğimi bilemedim. Kıza yazık doğru, ama oğlana da yazık ... Düşünsene ya çocuğun babası o değilse!
Uyku, ölümden, yaşamın ayakta tutulmasını ödünç alır. Ya da, kendisi asıl borç olan ölümün, geçici faizidir. Faizler ne denli yüksek ve ne denli düzenli olarak ödenirlerse, asıl borcun istenmesi de o denli gecikecektir.
Reklam
"O zaman sana ne kadar gereksiz geliyor olma­lıyım," Aromasia hafif sinirli bir şekilde dedi. "Sanki her istediğini yaptırabilecek bir büyücü gibi konuşu­yorsun. Bundan sonra da kendimizi görünmez kılabi­leceğiz desen hiç şaşırmayacağım." "Onu da diyorum."
Saat 03.35 koca bir ağrı ve davul gibi şiş bir damak. Evde benden başka sadece bir şey olsa çok da yardıma koşmayacak biri var. Bir de kedim o da zaten :) bugün dişcideydim benim için acı ama okuyanlar için aman disci mi abartma denilecek durum için. Stresli bir dönemden mi geçiyorsun dedi. Stres bir dönem ve içinden mi geçiliyor ben onu genel
Dünya sadece senin algıladığın kadar vardır, o yüzden de aslında çöküntü senin içinde değil demek daha doğru olur, çöküntü Büyük Kanyon'da. "İçindeki Spinoza'ya ne oldu, bebeğim?"
" Kimse hayatından memnun değil. Herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor; daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil. "
Reklam
~SON
"Sabah gözlerimi sana açarım. Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikülade baş dön­mesini bulurum. Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gel­mez sana ağırlık, sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, ! dost, yâr, arkadaş... Hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini..."
İçinde ‘nasıl anlatılır’ını bilmediğin bir boşluk. Ruhunda sana ait ama sana benzemeyen bir alan. En çok onu arıyorsun. En çok ondan kaçıyorsun. Bir tanımı yok. Kitaplarda yok, şarkılarda, şiirlerde yok; gündelik yaşamın içinde en ufak emaresi yok. Onu bulamadığından bileğin kağıtlara düşüyor. Onu bulamadığından aydınlıklardan siliniyor
Bir insanın durumunu, mutluluğuna göre değerlendirmek isteniyorsa, onu hoşnut edenin değil, canını sıkanın ne olduğunu sormak gerekir: Çünkü, bu ikincisi, kendi başına ne denli azsa, insan da o denli mutludur; çünkü bir esenlik durumu, ayrıntılara karşı duyarlı olmayı da içerir; mutsuzken ayrıntıları duyumsamayız bile.
128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Giriş:Modern Siyaset Bilimi kurucusu olarak kabul edilen Machiavelli'nin bu kitabında o dönemki İtalyan siyasi bölünmüşlüğe karşı 'birleşin' niteliğinde bir çağrıdır. Özellikle bu çağrı o dönem İtalyan yarımadasında bulunan güçlü karakterlerden olan Borgia ve Sforza'ya yöneliktir. Çünkü bir dönem İtalya hem Fransız hem İspanyol
Prens
PrensNiccolo Machiavelli · Remzi Kitabevi · 201414,7bin okunma
Reklam
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Birşeyi yapıp yapmama, ya da tutulacak yol konusunda o gizli işaratleri ya da zihnimin baskısını ne zaman hissettiysem, kafamda bir tür baskı ya da işaret belirmesi dışında başka hiçbir nedenim olmasa bile gizli buyruğa boyun eğmekte asla tereddüt etmedim.
Antalya Üzre ~ Kudret SAYLIK
"Birkaç kere gece gelmişti su sırası. Mezarlıktaki bahçemize yemek götürmek lâzım. Elimizde bir el feneri, gece böcekleri ve kuşları sesi... Mezarlığa girmek, sayısız şehir efsaneleri anlatılmış. Oradan koşarak geçişimizin hızını ölçseler belki olimpiyat rekorudur. Gittiğimizde bağırırız "Dede, dedeee". Sesini duyunca rahatlarız ya suyu salmış uzanmış ya bir ağıt ağzında ya da bir mezarda otururken. Nasıl yendiğini anlatmıştı bu korkuyu: Dedem evveli yine bu tarlaya gelmiş akşamüzeri gün yenice batmış karanlık çökmüş. Bir mezarın üzerinde ışık yanıp sönüyormuş, çok korkmuş donmuş kalkmış, ne ileri ne geri gidebilmiş. Bir öksürük sesiyle kendine gelmiş. Meğerse biri mezara uzanıp sigara içiyormuş, adını söylemişti unuttum. "Ülen amca ben çok korktum" deyince, "Amcam gel yanıma otur" demiş, " Ben Çanakkale'de savaştım sabah akşam ölüyle yatardık her yaka cesetti, hem de şiş patlamış bası verdiğin yer patlar, çamur gibi cesede basarsın hiç dineleni görmedim" demiş ve eklemiş "Ölüden korkma diriden hatta en yakınındaki diriden kork" demiş. O günden sonra ben de hiç korkmadım ölüden, ne geldiyse en yakındaki diriden..."
Sayfa 30 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
252 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Jane Austen pencereden içeri sızan ışık hüzmesidir. Ne zaman bahar gelse, güneş ısıtsa yeryüzünü yavru bir kediyi okşamak gibi benim de elim Jane Austen’e gider işte öylece… Aşk Ve Gurur’dan sonra okumaya karar verdiğim bu kitap daha basit bir düzeyde olsa da sırtımı döndüğüm sevgilerin hissini biraz da olsa tadabildim. İçinde yaşamak istediğim bir dünya barındırıyorsa o kitap benim için yeterlidir. Bu kitap da öyle oldu. Ama dediğim gibi bir Aşk ve Gurur beklemeden alıp okuyun.
Northanger Manastırı
Northanger ManastırıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,151 okunma
KUTUP YILDIZI O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Suyun su olduğu günden beri akardı Biri can verip aydınlatır Diğeri boğar ve yakardı Yaşamın her dönüm noktasında
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.