Turhan Yıldırım'ın ilk kitabını okumadım, ama ikinci kitabı, hakikaten insana batan, huzursuzluk verici bir çok imgeyi etkileyici bir irkilticilikle bir araya getiriyor.
Kitabın kapağında öykü kitabı olduğu yazsa bile aslında bu kitap bir roman. Ve bu roman alaycılık, eleştiri ve kınama seslerinin öfke ve dayanışma hissiyle bir arada bir girdap hissi, bir yıkıcı hortum hissi verebildiği etkileyici bir atmosfer yaratıyor kesinlikle. Bu söylediğim şey elbette kitabın roman olan kısmı yani 'İçindekiler' için geçerli. 'Oda Müziği' kısmı yazarın serbest çalışmalarının koleksiyonu gibi geldi bana. Orada da batan, irkilten üslûp ve dil sürüyor. Ancak kitabın roman kısmında tutturulan yoğunluk hissi, küçük bir kasırga ya da fırtına diyebileceğimiz bu eserin başarısının esas sebebi. Başından sonuna dek birbirine eklenmiş, birbirine tutunmuş bu hikâyeler, bu hatırlatışlar, dille oynamalar, huzursuz etmeler ve bütün alaylar muazzam bir edebiyat tadı da veriyor. Benim hissettiğim buydu. Anlattığı şeylerin önemi ya da kıymetinin ötesinde onları insanı sarsacak ve insana huzur ve keyif vermeyecek bir şekilde yan yana, art arda, iç içe dizerek anlatabilmek, ve bunu başarabilmek takdiri hak ediyor, kanımca.
Mutlaka, öneririm.