Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu an kısaca bahsettiğim konular önemli. Ancak felsefi tartışmanın konusu olan hiçbir şey, adalet için doğduğumuzu ve adaletin fikirle değil doğayla sağlandığını açıkça anlamaktan daha değerli değil. İnsanlar arasındaki ottak bağları incelerseniz, bunu net bir şekilde görürsünüz. Hiçbir şeyin diğerine, biz insanlar arasındaki benzerlik kadar büyük benzerliği ve yakınlığı yoktur. Eğer bozulmuş alışkanlıklar ve yanlış fikirler zayıf zihinleri çarpıtıp onları yoldan saptırmasa, hiç kimse kendisi gibi olmaz, tüm insanlar aynı olurdu. Dolayısıyla, bir insan için kabul edilen tanım, tüm insanlar için aynı derecede geçerlidir. Bu da tür içerisinde hiçbir farklılığın olmadığının yeterli bir kanıtıdır; eğer farklılık olsaydı, hepsi için tek bir tanım geçerli olmazdı. Özellikle, sayesinde hayvanlardan üstün olduğumuz, onun aracılığıyla çıkarımlar yapabildiğimiz, yargılara varabildiğimiz, başkalarının fikirlerini çürütebildiğimiz, tartışmalar ve gösteriler yapabildiğimiz tek şey olan akıl, herkeste ortaktır, her ne kadar bilginin özellikleri farklılık gösterse de tüm akılların öğrenme kapasiteleri aynıdır. Aynı şeyler duyular tarafından kavranır ve daha önce bahsettiğim, zihne etki eden anlama ilkeleri, tüm insanlara benzer şekilde etki eder ve zihnin yorumlayıcım olan dil, sözcükler bakımından farklı olabilir ama tikirlerde aynıdır. Kimse yoktur ki bir kılavuz yardımmyla erdeme ulaşamamış olsun.
Başarı sevindirir, yenilgi üzer. Bu yüzden yarışmaları sevmem. Hele çocuklar arasında olursa. Her başarı yenilen çocuğun acısı üzerinden kazanılan bir ödül gibi. Olmaz olsun. Bir yarışma yapalım herkes birinci olsun.
Reklam
-Şimdi bana hırkadan söz etmenin sırası mı? Ben sabırsızlıkla duygularınızın adıı öğrenmek isterken, bütün ruhumla... Peki, öyle olsun. Ben size âşığım. Başka türlü bir duyguyla aşk olmaz; insan anasına, dadısına, köpeğine aşık olmaz, onları sadece sever. Olga içindeki duyguyu anlamaya gayret ederek, kendi kendisiyle konuşur gibi: -Bilmiyorum, dedi. Size âşık olup olmadığımı bilmiyorum; değilsem belki daha sonra... Ama sizi babamdan, annemden, dadımdan başka türlü sevdiğim de su götürmez. -Nasıl başka türlü? Aradaki fark ne? -Bunu sahiden bilmek mi istiyorsunuz? -Evet, evet, evet. Kendiniz de bunu bilmek istemiyor musunuz? -Niçin bilmek istiyorsunuz? -Her an bununla yaşamak için. Bugün, bu gece, yarın sabah... sizi tekrar görünceye kadar...
Şimdi güzel olmaz mıydı, bizi teselli edecek bir sevdiceğimiz olsun.
" Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta. Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçektensahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar. Ne olacaksa olsun! "
"Dünyada hiçbir fikir eseri yoktur ki zulme karşı başkaldırmamış olsun. Yüreğimden gelerek, Kürt gençlerine şu prensibi tavsiye ediyorum: Kimlik sahibi olmalıyız. Kimliğimizi başka uluslara kabul ettirmek zorundayız. Bir ulus güçlü bir kimlik sahibi değilse, adı anılmaz; konuşan bir hayvandan başka bir şey olmaz. İnsan için düşünce ve fikir ne ise, uluslar için de tarih odur. Şaka değil, 20. yüzyıldayız." Dr. Abdullah Cevdet Bey
Sayfa 134 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ey şekle ve surete bağlanıp kalan! Baştan çıkaran bir güzelin aşkının esiri olmayı bırak! Gülün gül yüzünün aşkı, senin kalbine nice dikenler sapladı! Seni mahvetti, bitirdi ve seni iflâh olmaz tutsağı yaptı! Gül ne kadar güzel olursa olsun, yedi sekiz gün içinde kaybolup gider güzelliği! Yok olup gitmeye mahkûm bir şeye gönül vermek; kâmillerin, aklını kullanan erlerin işi olamaz! Gülün gülümsemesi arzularını kamçılıyorsa, seni gece gündüz acı ve ıstıraptan inim inim inletmek içindir! Haydi, bırak şu gülü! Çünkü her ilkbaharda seninle alay ediyor o, sana gülümsüyor değil, vah sana, vahlar sana!
Sen tuz ol en iyisi sevgilim Ben ekmekle duruma müdahale edeyim. Bırak hazır soyunmuşken Kuru öksürüğüne elma kabuğu ve tarçın tavsiye edeyim. Tasfiye ettiler beni kediler aralarından Yar olmaz bundan sonra sarmandan sana. Beni tasfiye ve tavsiye arasındaki karışıklıkta Müsait bir yerde bırak sevgilim. Hem otuzumu geçtim azıcık Gerisini ben yürürüm artık. Çizgili olsun, buruşsun yüzü, Şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmayacağım.
Renklerden Moru alıntılar
(1) Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin. (...) Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım. (2) Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Rezonans alanı sayesinde herkesle ve her şeyle aramızda bir bağ kurulur. Bizimle rezonans içine giren her kim ya da her ne olursa olsun, bu duruma tepki vermekten başka şansı olmaz. Bizimle rezonans giren her şey istisnasız hayatımıza çekilir. Biz de aynı şekilde diğer rezonans alanlarına karşı koyamayız ve bizimle uyum içinde titreştiklerinde onlara çekiliriz.
Sayfa 81 - Koridor yayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Renklerden Moru alıntılar
(1) Kimi kadınların sırtlarında çocukları vardı ne kadar yorgun olsalar da şarkı söylüyorlardı Celie! Bizim oralarda yaptığımız gibi tıpkı. Yorgun insanlar neden şarkı söyler, diye sordum Corrine'e. Başka bir şey yapamayacak kadar yorgun oldukları için, dedi. (2) İsa olmak da zordu, dedi Shug. Ama o bir yolunu buldu. Unutma bunu.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Allah kendisinden razı olsun Muaz bin Cebel der ki: "Müminin, cehennem köprüsünü geçip, onu arkada bırakmadıkça, korkusu dinmez; kalbi de huzur içinde olmaz."
uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. dünya ile arama uzaklık koydum. dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. içimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.
"İşte orada yanılıyorsun güzel vårisim." Yarım bir gülümsemey bana döndü. "Onlara nasıl yenildim sanıyorsun? Bir lordu öldürmek neredeyse imkânsızdır Nova, neredeyse imkânsız ama bir Su Lordu'nu öldürmek imkânsızdır. Beni öldüremediler, beni sürükle diler. Bir kayalığın kenarına yaslanıp gökyüzüne baktı. "Halkımızı korumak için her şeyi yaptım. Tüm gücümü onları okyanusa saklamak için kullandım sonra da okyanusu taşıdım." "Ama bir okyanusu nasıl taşıyabilirsin" Gözlerinde o gümüşi delilik parladı. "Tüm dünyayı sular altında bırakarak," dedi gocunmadan. "Sakın bana onlara acıdığını söyleme." Bu cüret karşısında şaşırsam da sakin kalmayı başarmıştım. "Bir sürü masum insanı öldürmeyi mi?" "Biz de masumduk." "Ateşe ateşle karşılık vermek ne kadar doğru bilmiyorum." "Savaşın doğrusu ve yanlışı olmaz. Savaşın kazananı ve kaybedeni olur. Biz bir kez kaybettik, eğer doğru mu yanlış mı diye bir saniye olsun düşünseydim şu an hayatta olmazdın. İnsanları da alfinleri de korudum ben."
Sayfa 300Kitabı okudu
Bize de böyle olmaz mı? Sinirden midemize kramp girse de garez, alçaklık ve ahmaklık dolu dünyayı biraz olsun değiştirme arzusuyla yanıp tutuşsak da buna gücümüz yetmez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.