Şüphesiz ki hepimiz bir anlam arayışındayız, yaşadığımız şeylere anlam katmaya, değer biçme meylindeyiz. Peki bunu ne kadar hayata geçirip, ve ne ölçüde başarılı oluyoruz? Yazar ısrarla hayatın anlamının bir acıda, mücadelede ve yaşamınızda sizi sarsan bir olayda mevcut olduğunu anlatmaktadır ki sonuna kadar haklıdır. Şöyle bir geriye dönüp
*Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır"
İlk cümlem,
İnsanın Anlam Arayışı*
Herkese merhaba
Daha önce iki kez okunmayı deneyip yarım bırakmıştım bu kitabı. Hayatıma girme zamanını doğru ayarlayamamışım galiba:)
Kitapların da insanlar gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Doğru zamanda doğru şekilde hayatımıza girmeliler...
Ama kitabı okuduğum süre içerisinde defalarca yarım bırakma isteği kapladı içimi. Yine mi doğru zaman
Kıymetli okurlar öncelikle ilk kitap incelememi sizinle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. İncelemem esnasında ki yazım yanlışlarını hoş göreceğinizi umuyorum. Livanelinin kitaplarına ön yargıyla bakıyordum çünkü bir insanın hem müzik hem edebiyat alanında yetkin olabileceği düşüncesi bana inandırıcı gelmiyordu. Sürekli olarak arkadaş ortamında yazılarının maharetini duymak ön yargımı kırma vaktinin geldiğini gösterdi bana. Livaneliyi okumaya galiba en güzel seçim olan serenadla başlamak şansım oldu :) ve o günden sonra diğer kitaplarını merak etmeye başladım. Sonrası için huzursuzluk romanıda beni gayet tatmin etti ve buradayım evet bir kedi bir adam bir ölümde :) bu romanı okurken beklentimi fazla tutmamdan dolayı biraz çok ufak hayal kırıklığına uğramış olabilirim ama bu tamamen benim hatamdı. Beklentinizi yüksek tutmadan çerezlik olarak okuyabileceğinix ara ara sıkan bölümler olsada akıcı şekilde ilerleyen ve tabiki en önemlisi anlatım tekniği olarak güzel bir roman. İyi okumalar
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
Herkese merhabalar.
Oruç Aruoba, adını sıkça duyduğum, kalemini merak ettiğim, kitaplarını okumaya niyetlenip bir türlü okuyamadığım yazarların en başında gelir.
Geçenlerde bir sahafta rafları kurcalarken '' ZİLİF '' adlı kitap dikkatimi çekti. İncecik 30 sayfa kadar bir şey. Bir de 2001 baskı. Tam 20 yıl kadar öncenin.
Açtım, ilk sayfasını
ve öleceğimi düşünüyorum.
Kederli bir yalnızlık doluyor içerime ölümünü düşünen bir insanın yalnızlığı
sevgisiz ve nefretsiz.
Kopuyor insanlarla alakam
anlıyorum ki ölümde bir başımayım.
Sonra hesap ediyorum,
kırk sekiz yaşındayım,
en fazla yaşasam yetmiş beşine kadar
daha yirmi yedi senem var demek
Ölçüyorum geçen kırk sekizle kalan yirmi yediyi
kepazelik.
Ne tuhaf şey, ne tuhaf şey
en fazla yirmi yedi sene
ve bir varmış bir yokmuş...
Sayfa 369 - Yapı Kredi Yayınları, 7. BaskıKitabı okudu
ben o herkesin pembe bültenle aradığı
yetmiş dokuz tavşanıyım
tavana bakıp ağlarken yakalandım.
bir avuç dolusu kan ve nane kokularıyla
telaşla bıraktığım masamdan daha dağınık
bir ruhun fotoğrafını anımsarken ipince
ve tepetaklak bir ruhum kaldı.
delirmiştim. tabloların, pillerin, çerçevelerin,
kornişlerin, kitapların, iskambil kâğıtlarının
"İnceleme için notlar mı tuttun sen?.." diyerek yüzüme kahkahalar atan bir Hakan Günday! Kitabı bitirdiğimde ilk gördüğüm şey buydu. Dayanamadım, ben de kahkahalar atmaya başladım. Kitap boyunca bir sonuca varmaya çalışmıştım oysa ki, fakat nafile; sonucuna vardığım tek şey aylar önce sonucuna varamadığımı bildiğim bir başka