Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
YouTube kitap kanalımda Rus edebiyatı kitapları okurken işinize yarayacak bilgiler verdim: ytbe.one/zT0CaAXppUc
Madem 23 temmuz doğum günümdü, kendi hediyemi ailem hakkında hislerimi anlatan bir kitap incelemesi yazarak vermek istedim.
Nedir ki doğum günü dediğin? 365 gün boyunca 365 defa büyüyüp her gün doğarken bu gelişiminin tek günle
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Burada sizlere hem kitap hakkında, hem o zamana ait, hem sonrasında yaşananlar için az biraz bilgi vereceğim. Umarım konu ile ilgili sizleri çok sık boğaz etmemişimdir? Evet, az uzun oldu ama böylesi bir eser de ancak böyle anlatılabilirdi diye düşünüyorum.
1925 yılında, hiperenflasyonun bitiminden kısa bir süre sonra Almanya'da, o günlerde sağcı
Bu kitap olmasa bile bu tarz bir öyküyü ele almıştım belki ilgilenen olur ve izlerse buraya koyuyorum linki youtube.com/watch?v=xaSvOOK...
Kitap aslında adından da anlaşılabileceği üzere reenkarnasyonu anlatıyor, fakat şöyle bir problem ile karşılaşıyoruz bu kitabı okurken bir bilimsel açıklamadan çok olay örgüsü üzerine konu almış ve kızını kaybeden bir annenin hayat hikayesini gözler önüne seriyor. Reenkarnasyonu gerçek bir olay gibi anlatarak ölen kızının geri geldiğini gösteren ve kanıtlamaya çalışan dolandırıcı bir aile karşımıza çıkıyor. Kitap güzel fakat bazı yerlerde sıkıyor. Adından dolayı almıştım ancak beklediğim görüntüyü ve okumayı alamadım bir saatten sonra durağan oluyor ve ilerleyemiyorsunuz.
ReenkarnasyonR. S. Pateman · Pegasus Yayınları · 201873 okunma
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
KİŞİLER
Oğuz - Yaşıyor.
Oğuz'un ölü hali - Yaşanacak olan.
Anneannem - O artık bir ölü.
Dedem - O artık bir ölü.
Hamlet - Eski kralın oğlu.
Yaşama sevinci - Hepimizin
Eğer Stefan Zweig'in eşiyle birlikte intihar ederek hayatına son verdiğini bilerek kitaplarını okuyorsanız, bir süre sonra neden intihar ettiğini sorgulamaya başlarsınız. Ve bu kitapta daha çok sorgulayacaksınız. İnsanlar en çokta en sadık oldukları yerden, varını yoğunu ortaya koydukları, bütün çabasını sarfettikleri ve o ölümden de öte bağlılıkların bulunduğu en vefalı oldukları noktadan vurulunca yaşamak bile zor geliyor. Bu sadece aşk değil, vatana, sevgiye, merhamete, sadakate, sadece tek bir güzel harekete, bir bakışa ve bir gülüşe, ailesine, arkadaşlarına herhangi bir şeye kendini adamışlıktan yana darbe yediği zaman yaşam bile zor geliyor, ölüm daha yakın geliyor. Bu hikayeleri anlatmak belki de yaşamaktan daha zor ki bir hikaye değil birçok hikaye sadece okurken bile yaşatıyorsa, yazarken ne tür bir psikolojide olduğunu bile anlamıyorsunuz. Ki Stefan Zweig belki de yazdığı bu hikayeler neticesinde bu tür hayatlar varken kendine yaşamayı bile hak etmediğni düşündürmüş olabilir. Ya da bu psikolojide kalmaktansa ölmeyi yeğlemiş olabilir. Biz bunu çözemeyiz ama bu sorgulama bile insana yaşadıkları hayatın ne kadar da güzel olduğunu, yaşamaya değer olduğunu gösteriyor. Ve siz de bu hikayeleri okuduktan sonra intihar etmek yerine yaşamanın güzelliğinin farkına varıp, o yaşanmamış hayatların yerine de yaşamak istiyorsunuz. Buna göre de hayatınızı şekillendirmek istiyorsunuz. Geçici şeyleri geçici yaşamınıza tercih etmek istemiyorsunuz. Bunlar benim şahsi fikrim. Zaten herkes okuduğu her kitaptan ayrı düşünceler çıkarır.
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,2bin okunma
Hani bazı kitaplar vardır okuduğunuz zaman suratınıza tokat yemiş gibi hissedersiniz. İşte ben şu an öyleyim. Kaç gündür suratıma tokat yemiş gibi dolaşıyorum. Yediğim lokmalar boğazıma düğümleniyor. Hüseyin'in, Fatma'nın, Sefer'in yokluktan yiyemediği için, bu dünyadan göçüp gittiği, o lokmalar boğazımdan bir türlü geçmiyor.
Kitap bitene kadar
Fransız yazar Emile Zola’nın ‘’Nasıl Ölünür’’ adlı eseri biz okuyuculara mecburen şu soruyu sormaya mecbur bırakıyor: Ölüm dediğimiz ve herkesin önünde sonunda eline alacağı bu tek yönlü gidiş bileti, gerçekten de herkesi sanıldığı gibi eşit kılıyor mu? Ölüm zengine ayrı fakire ayrı mı davranıyor? İşte Emile Zola’nın bu eserinde beş ayrı sınıfın
Sitede yaptığım ilk inceleme, Van Gogh aşığı olduğum için bu kitabı puanlayarak geçmem çok büyük vefasızlık olurdu, dolayısıyla uzun bir inceleme olacak… En başta söyleyebilirim ki sayısız kaynak okudum, video izledim Van Gogh’la ilgili, ancak bu eser tamamen birinci dereceden bir kaynak, o yüzden onu başkalarından değil, kendinden tanımanızı