Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gardiyan çıkıp kapıyı üstlerinden kilitleyince, Ramiz Efendi, Kamil Bey'in beklemediği bir şey yaptı, elini tutup öptü: - Aman rica ederim kardeşim! Ne yapıyorsunuz, rica ederim ... - Aslında yalnız sizin elinizi öpmedim, bütün kahramanların ellerini öptüm. lnönü'lerde ölenlerin... Sakat kalanların . . . Mahpus arkadaşların ... -Yutkundu- Beni bağışlayın! Duruşma­ larda yaptığım maskaralıklar için bağışlayın. !kinci lnönü müj­desi yetişmeseydi, bu heriflerin karşısında soytarılık etmeye gü­cüm yetmezdi. Beni ayıplamıyorsunuz değil mi?
Öptü beni, bir tüy gibi hafif ve şefkatliydi öpücüğü…
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Spoi sayılır! "Sabaha sağ çıkmama ihtimalimiz de var" dedi. "Bunu yapmadan ölmeyi hiç istemiyorum... Kahretsin! Yapacağım, bir o kadar sağ kalma ihtimalim olsa da yapacağım!" Bunun üzerine eğildi ve beni dudaklarımdan öptü. -aaaaa çığlıklar yardım çığlıkları-
Sayfa 329Kitabı okudu
Daha fazla vakit. :)
"Beni istiyor musun mesela?" diye sordu Julia, ko- nuşmayı yine başka bir yöne çevirmeye çalışarak. "Seni, o kadar çok istiyorum ki Julia," diye cevap verdi Clay. Ve bu sefer bir emir ya da talimat vermi- yordu. Sesinde bir çıplaklık vardı, arada bir ortaya çıkardığı bir kırılganlık. Onu yanına doğru çekerek dudaklarını çenesinde gezdirdi ve sonra da kulağına eğilerek, "Bütün hafta seni düşünmeden edemediğimi söylediğimde ciddiydim. Seni becermek ve seninle konuşmak istedim. Seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Seni daha yakından tanımak istiyorum. Beni büyülüyorsun," dedi ve Julia'yı boynundan öptü. Kirli sakalı tenine zımpara kâğıdı gibi değince, Julia içinde bir yerlerde erimeye başladığını hissetti. Clay'in söyledikleriyle, birisine âşık olmanın yarat- tığı o muhteşem hisle dolarak ürperdi Julia. Kalbini pır pır ettiren ve daha fazlasını arzulatan; daha fazla za- man, daha fazla an. Ama daha fazlasını istediğini söy- lemek onun için zor bir şeydi. Duvarlarını indirip biri- sinin ona yaklaşmasına izin vermek ise daha da zordu, çünkü bunun sonunda neler olabileceğini biliyordu. Yine ne olduğunu bile anlamadan birilerinin boyunduruğu altına girecekti. O yüzden aralarındaki fiziksel çekim gerçeğine dönmeye karar verdi.
Sayfa 127
Adam döndüğünde, daha yatıyordu, bir çingene gibi ışıl ışıldı. Adam, yanı başındaki iskemleye çöktü. "Gitmeden önce bir gece benim eve gelmelisin; olmaz mı?" dedi, kaşlarını kaldırarak; elleri, dizleri arasından sarkarken, baktı. "Geleyim mi?" dedi kadın, yerli şiveyi yansılayarak. Adam gülümsedi. "Evet,
Sayfa 143
Bana o kadar sıkı sarılıp, o kadar içten öptü ki beni bırakırsa ölecekmişim gibi hissettim ama ölmedim. Beni bıraktı ve hala buradayım. Hala yaşıyorum. Hala nefes alıyorum. Zar zor.
Reklam
Yanıma sokulurken Angelina'nın nefesi yan tarafıma vuruyordu. Bacaklarından birini benimkinin üstüne "Angelina?" "Efendim?" diye mırıldandı göğsüme doğru. "Yatağa dönmelisin bebeğim." "Hayır. Uyumaya devam et." Gözlerimi kapattım. Haftalardır aynı yatağı paylaşmamız konusunda ısrar ediyor, yanıma
Sayfa 201
"Yarın buradan çıkacağız Kumru. Kapıya ulaşacak ve buradan çıkıp gideceğiz. Oysa burayı hiçbirimiz hayatımız boyunca unutamayacağız. Burası ile ilgili her ayrıntı, her detay hayatımız boyunca aklımızda olacak. Seni burada öpmek istedim çünkü seni öpüşüm hayatın boyunca aklında olsun istedim. Seni burada on sekizinci evin önünde öptüm. Bir gün olur da burayı hatırlarsan, on sekizinci evi ve gökyüzünü günler sonra ilk kez gördüğümüz o geceyi, 'Uraz beni burada öptü' de kendi kendine. Bu hep aklında olsun, her saniye." "Unutmam mümkün mü?" diye sordum ona titreyen sesimle.
"Beni öpecek misin?" diye soruverdim bir anda. Uraz'ın yüzüme çarpan sıcak ve tatlı nefesi bana onun ne kadar yakın olduğunu anlatır nitelikteydi. "Belki de.'' dedi bana. Kalbim durur gibi oldu, Uraz'ın dudakları dudaklarıma değerken bunun kader olduğunu biliyordum. Sanki Uraz'ın beni öpmesi o kapıya ulaşıp buradan kurtulmaktan bile daha güzeldi. Dudaklarım Uraz'ın dudaklarının arasında öylece beklerken onun verdiği nefesi içime çekmekle meşguldüm. Elleri yavaş yavaş ıslak saçlarımın arasına girdi. Beni öyle tutkulu öptü ki bacaklarımın güçlerini kaybettiklerini hissettim.
En azından ışığı kapatma inceliğini göstereceğini umarak yatağa, yanına yattım. Bomozumun kuşağını çözdü ve nasırlı eliyle göğsümü avuçladı. Bedenim onun beklenti sandığı bir tiksintiyle çalkalandı. "Hoşuna gidiyor, değil mi? Tüm kokuşmuşluğunu suratıma saçarak gürledi. Karşı koyduğum kaçma güdümün yerine komodine uzanıp lambayı kapadım. Karanlık odayı sararken zihnimi de bu hastalıklı durumdan uzaklaştırmama izin verdi. Daniel'in yüzünü görebilmek için gözlerimi kapadım; hızla belirip kaybolan sarı dağınık saçlar. "Sen benimsin." Nicholas'ın sesi, üzerimde gezinen terli ve nefes nefese bedenin şiddetle farkına varmamı sağlayarak beni gerçekliğin içine çekti. "Melanie, sevgilim. Öyle güzelsin ki," dedi vücudumu kendisininkinin karşısında tutarken, içimde ta derinlerde yangınlar çıkaran yumuşak dokunuşlarla ... Benimle sevişirken tüm yapabildiğim "Daniel " demekti. Her bir dokunuşu tenimin üzerinden akan bir fısıltı gibiydi. Üstümde hareket ederken nazikçe boynumdan öptü. Vücudunun her bir darbesiyle basıncın arttığını hissettim. "Melanie, bana kendimi harika hissettiriyorsun, " dedi heyecandan kısılmış sesiyle. Vücudum sadece Daniel'ın bana hissettirebildiklerini hatırlayınca bedenimi saran arzu dalgası ile ağzımdan çıkan küçük iniltiye engel olamadım. "Tabii. Çok iyiyim, değil mi?" dedi Nicholas gıcırdayarak, işini bitirip tüm ağırlığını üstüme bırakırken.
Sayfa 15
Reklam
Kendisini çağıranlar, bu üç katlı ve ahşap binada olmalıydılar. Allah nasip ederse bu defaki tahmini daha isabetli olacaktı. Yine de, sol taraftaki mezar taşlarının yanından geçerken içinde bir şüphe yok değildi. Açık bırakılmış kapıdan içeri girdiğinde kendini, tavandan sarkan avizedeki onsekiz kandilden çok, kelimelere dökülmesi gayrı kabil bir
Gerçek Rüzgâr..
Yatağın kıyısında bir süre daha oturduk, yüzüğe dalıp gitmiştik. Sonra Nunu beni öptü, derin bir soluk aldı ve hiç ses çıkarmadan odadan çıkıp gitti. Uzunca bir süre oturup öylece sahte taşa baktım ve "Lajos daha gelmeden benden bir şey alıp götürdü bile" dedim içimden. Başka türlü davranmayacağı ortadaydı. Bu onun için artık bir yasa halini almıştı, onun yasası. Korkunç bir yasa, diye düşündüm ve titremeye başladım. Uzun süre kapalı bir ortamda yaşadıktan sonra üzerine ansızın hücum eden acımasız ve güçlü bir esintinin etkisi, başka bir deyişle gerçek rüzgârının serin darbesiyle tüylerim diken diken, parmağımda sahte bir yüzük, öylece, kalıp gibi uyuyakaldım.
Sonra öptü beni. Ne olduysa bu öpüşme yü­zünde oldu. Beni öpmemiş olsaydı ona müsaade etmezdim. Şimdi hamileyim ve kimden olduğunu bilmiyorum. Bekleyip kime benzediğine bakmaktan başka çare yok.
Parantez YayınlarıKitabı okuyor
Hmm iyi yapmışsın :)
Sonra öptü beni, ben de onu öptüm. Elimde değildi. Öpmeden yapamazdım. Sonra birden onu sevdiğimi anladım.
Sayfa 235Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.