Burada Gömülüdür 1. Cilt de ölüm temasını oldukça fazla işlemiş.
Bazen dile gelen başada geliyor diye düşünmekteyim.
Merhum Kıvırcık Ali son albümünde, "Ölüm seni arar oldum nerdesin?" diye seslenirken, hakikâtte genç yaşında ölüm gelip onu buldu.
Ahmet Erhan nın hayatı da benzer bir durumu anımsatmaktadır.
Ve bu Dünyadan (1958 - 2013)
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
@ithakiyayinlari Bilimkurgu Klasikleri arasında yerini alan Kadınlar Ülkesi, ortak noktaları bilim olan Terry(coğrafya ve meteoroloji ilgi alanları), Jeff(şair, botanikçi, doktor) ve Vandyck (sosyolog)isimli üç yakın arkadaşın bu ülkeye yaptığı ziyareti konu alıyor. Yaşadıkları toplumdan epey farklı olan bu ülkeyi daha yakından araştırmak isteyen üçlünün kadınlar ve kız çocuklarından oluşan bir topluma dair çeşitli düşünceleri var. Ancak çok merak ettikleri bu ülkeye ulaştıklarında onları hayallerinin ötesinde bir medeniyet bekliyor.
Devlet yönetimi, eğitim, inanç ve yaşam biçimi üzerine tanıklık ettikleri gelişmeler karşısında şaşkına dönen Amerikalı üç arkadaş, alıştıkları düzenle Kadınlar ülkesini karşılaştırıyor. Öğrenmeye ve gelişmeye açık olan kadın toplumu ise ülkelerine gelen beklemedik misafirleri vasıtasıyla farklı medeniyetleri tanımaya ve anlamaya çalışıyor. Yeni bilginin hızla yayıldığı bu ülkenin insanlarının kökenleri ve soylarını nasıl devam ettirdiklerini merak ediyor olabilirsiniz. Muazzam bir kurgudan beslenen Kadınlar Ülkesi'ni okurken merak ettiğiniz bu konuların yanında anne - çocuk ilişkisi, çocuğun eğitimi, kadınların dine yaklaşımı, imar faaliyetleri ve geçim kaynakları daha pek çok alanda kabul ettikleri anlayışları keşfedebilirsiniz.
Yer yer toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan Kadınlar Ülkesi'ni sevebileceğinizi düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,1bin okunma
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Hastalarından ve bir takım problemlerinden uzaklaşmak için Viyana' ya eşiyle birlikte tatile giden Dr. Breuer'e bir gün aniden imzasız ve son derece küstahça yazılmış bir not gelir. Merakına yenik düşen ve daha sonra notun sahibi olan son derece genç ve güzel Rus asıllı Salome'yle buluşan doktorumuz Salome'nin Prof. Nietzche
Bu incelemede kurduğum cümleler sadece kendi fikirlerim veya başka kaynaklardan alıntıladıklarım değildir. Aşağıda yazanlar, kitabı okurken altını çizdiğim cümlelerin benim kafamda yeniden kurulup, özet mantığına çevrilmiş halidir. Yani, yazarın asıl anlatmaya çalıştığı veya özeti, bir bakıma kitabın bölümler halinde tahlili de diyebiliriz.
1.
Prozac Toplumu, yine aynı isimde filmi de bulunan bir anlatı. Yazarı Elizabeth Wurtzel'i çok küçük yaşlarda yakalamış depresyonun hayatında nasıl etkileri olduğunu anlatan bir kitap. İlk bölümde neden bu kitabı okumayı seçtiğimi anlatacağım, kitabın içeriği hakkında yazdıklarımı okumak isteyenler bir paragraf sonrasını okuyabilir.
Bu
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
EÜZU BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİRRACİM BİSMİLLAHİRAHMANİRRAHİM diyerek, ne olur ne olmaz Şeytan'ın etkisini en asgari düzeye indirmek için Besmele çektikten sonra...
En yüzeysel haliyle, ABD'li psikolog Philip Zimbardo'nun bir grup öğrenciyle yaptığı Stanford hapishane deneyini ve bu deneyle ilgili ortaya çıkan insana dair bulgulardan,
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
İlginç olan bir yön de ortak yaşam ilişkisi kurma eğilimi gösteren kişilerin birbirlerini bulmada gösterdikleri çabukluk ve beceridir. Bu, bilinçli bir seçim yapmaksızın olağanüstü bir sezgi yoluyla, iki kişinin birbirine doğru yaklaşması biçiminde gerçekleşir. Herkes kendi benliğinin ulaştığı olgunluk derecesine eşit olgunlukta birini bulur. Gerçi bazen görünürde kişilerden biri çocuksu ve ilkel davranışlarda bulunurken diğeri sağduyuyu temsil eder, ama sağduyuyu temsil eden kişi aslında kendi içindeki çocuğa yabancılaşmıştır ve onu karşısındaki insanda sever. Bir başka deyişle, aslında kendini sever.
Kitap “Söz konusu kitaplar olduğunda tarafsız kalamadığımı kabul etmeliyim, onlara bayılıyorum. Ancak her aşk gibi, kitaplara olan zaafımın da gözü kör. Çoğu okur gibi ben de okumayı neden sevdiğimi, bu eylemin beni ve sevdiklerimi nasıl etkilediğini hiç sorgulamadım.”sözüyle başlıyor.Bu söz bile yaptığı eylemin sebebini aramak için bireyin
Toplumda kadın ve erkeğin birbirine yabancılaşması süregeldikçe, birbirlerini sahip olunacak nesneler olarak değerlendirme eğilimleri de kaçınılmaz bir sonuç olarak varlığını sürdürür.
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu