Her insan gördükleri, duydukları ve bildikleri ile bir şeyler yazabilirler. Ama yaşadığın şeyi yazmak bambaşkadır, “Bunu yazar kesin yaşamış.” dersin. Nitekim öyle de olmuş, Osman Şahin bir eleştiri yazısından dolayı on sekiz aya mahkum edilmiş. Kitapta bulunan öyküler, yazarın gördükleri, duydukları şeylerden oluşuyor ve 12 Eylül döneminde
Alp Arslan cuma günü askerlerini topladı; atından inerek secdeye vardı: "Ya Rabbî! Seni kendime vekil yapıyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Tanrım! Niyetim hâlistir; bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!" sözleri ile derin imanının gereğini yaparak başını yerden kaldırdı. Sonra da beylerine ve askerlerine bu inanç ve kahramanlığın yüceliğini gösteren şu hitabede bulundu: "Burada Allah'dan başka bir sultan yoktur; emir ve kader tamâmıyle onun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte savaşmakta, veya savaşmamak için uzaklaşmakta serbestsiniz" dedi. Bu imanlı ve heyecanlı sözlerden sonra bütün askerler "Asla emrinden ayrılmayacağız" cevabını verince hep birlikte ağlaştılar ve muharebenin akıbetinden endişeli oldukları için de, son ayrılış olması ihtimali ile vedâlaştılar. Sultan beyazlar giydi, atının kulanlarını sıktı ve eski bir şâmânî âdetine göre de atının kuyruğunu bağladı. Elindeki ok ve yayını bırakıp kılıç ve topuzunu aldı. Bütün askerleri de aynı şeyi yapıp kader gününe hazırlandılar. Atına binen bu büyük kahraman sultan şu son vasiyet-hitâbede bulundu: "Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Melik-şâh'ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır."
O'nun mübârek naaşını yıkayan gasilcilere atfen cesedinin yıkanması esnasında iki kere elleriyle setr-i avret etmiş imiş. Onlar bu büyük şahsiyetin vücüdunda yedi ben saymışlar. Bu yedi ben, mağlup edeceği yedi hükümdâra işaretmiş. Bunu söyleyenler şunu da ilâve etmektedirler, O'nun doğumunda kapıya bir derviş gelmiş. Bu derviş:
“. Bu gün, bu evde Âl-i Osman'a hayru'I-halef olacak bir çocuk doğacaktır. O'nun vücüdunda yedi ben vardır. Bu O'nun yedi hükümdâra muzaffer olacağına işârettir” dedikten sonra gözden kaybolmuş. Ebeler, doğan çocuğun vücüdunu kontrol edince aynen gasilciler gibi bu yedi beni görmüşler. Bunların delâlet ettiği yedi hükümdâr da şunlarmış:
Sultan Bâyezid, Sultan Ahmed, Sultan Korkut, Dülkadiroğlu Alâüddevle, Şah İsmâil, Sultan Kansu Gavri ve Sultan Tomanbay.
Yavuz Sultan Selim, babasının zamanında Trabzon valisi iken bir derviş kıyafetine girip İrana gider; kasdi o memleketin ahvalini gözile görmektir. Tebriz şehrinde misafir olduğu handa satranç oynayıp herkesi yenmeğe başlayınca satranç meraklısı Şah İsmaile haber verilir, o da dervişi huzuruna davet eder. Sultan Selim ilk oyunda hatır sayarak yenilir, fakat ikinci oyunda Şaha aman vermeyip mateder. Şah kızar ve elinin tersile dervişin çıplak göğsüne vurarak:
-Bre derbeder Aşık! Hiç Şah olanlar mat edilir mi? Edebin yok imiş! der ve Şehzadeye bin altın ihsan eder. Derviş huzurdan çıkıp atına bineceği sırada o bin altını kesesile beraber kimseye göstermeden binek taşının alına saklar. Ertesi gece Tebrizden kaçıp Trabzon yolunu tutar. Aradan yıllar geçip de Yavuz Selim Padişah olduktan ve Şah İsmaili Çaldıranda mağlup ederek Tebriz şehrine girdikten sonra Şah sarayına gider ve Sekbanbaşı Balyemez Osman Ağaya:
-Osman Ağa! Şu kapı eşiğinde Şahın ata bindiği taşın altında kendi elimle konmuş bin altın vardır, helal maldır, sana hediye ettim! Der. Herkes hayretle bakışır.Osman Ağa taşı kaldırır. Kesesi çürümüş , bin altın bir kor yığını halinde dururmuş.
Müslüman Kitaplığı Tavsiye Listesi
(300 kitap, Aydın Başar )
A. İMAN VE İSLAM
1. Ömer Nasuhi Bilmen, İslam İlmihali
2. Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslam
3. Ahmet Hamdi Akseki, İslam Dini
4. Muhammed Hamidullah, İslam’a Giriş
5. Necip Fazıl Kısakürek, İman ve İslam Atlası
6. Ümit Şimşek, İslam İnanç İlmihali
7. Ali Kemâl Belviranlı, İslâm
Bismillah.
- Kitaba ve Yazılış Hikayesine Dair
Tahrif Hareketleri üç cilt ve iki bin küsur sayfadan oluşan hacimli bir kitap. Yazarın son dönemlerinde kaleme aldığı kitaplarındandır. Hatta vefatından 5-6 sene önce çıkan bir söylentiye göre, dördüncü cildi de yazıyordu. Ama nasıl olduysa dördüncü cilt çıkmadı. Ya söylenti asılsızdı, ya