Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yerini kimse dolduramadı senin diye geçiriyor içinden. Annem, babam da dahil, hiç kimse beni senin kadar sevemedi. İnsani ölçüleri aşmayan pırıl pırıl bir tutkuydu seninki. Ruhlarımız arasında öyle derin bir ülfet peyda olmuştu ki ne zamanın ne de mekânın gücü bu ülfeti silmeye yetmiyor. Yıllar akıp gitti ama sen aynı tazeliğin ve görünüşünle ve o saf o ayna gülüşünle karşımdasın işte. Sanki "Cankuşum, Ciğerpârem, Ruhçiçeğim" diyeceksin bana.
🔸Yağmur suları yeryüzünü nasıl temizliyorsa, Ramazan ayı da itaat edenleri öyle temizlemektedir. İşte bu temiz halin devam ettirilmesi son derece önemlidir. İbadetler geçici bir süre için farz kılınmış değildir. Çünkü İnsanın yaratılış gayesinde, Allah'a ibadet etme şartı vardır. Ramazan ayında yapılan ibadetler, ekilen tohumlar gibidir. O tohumların varlığını devam ettirmesi için, bakıma ihtiyaçları olduğu gibi, Ramazanda kazandığımız güzel hasletlerinde kaybolmaması için, ibadetin devamına ihtiyaç vardır. İbadetin devamı ümitlerin gerçekleşmesi için önemli bir nimettir. İtaatin sınırlı bir zamanı olmadığı gibi, ibadetin de belirli bir süresi yoktur. Bu durumu izah buyuran ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır. 🌷الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ🌷 "Onlar ki namazlarına devam ederler." {Mearic Suresi 70/23} 🔹Namaz, kulluğun katıksız görüntüsü olduğu için, namazlarına devam eden müminler, müstesna insanlardır. Onlar vakitlerine, farz vacip ve sünnet olan ibadetlerine riayet ederler. Onların ibadetleri zamanla kilitlenmiş değildir. Özellikle namazlarını asla terk etmezler. Hiçbir iş ve dünya menfaati onları namaz kılmaktan alıkoymaz. Onlar, namazın Yüce Allah ile manevi bir irtibat kurma ve O'ndan güç alma kaynağı, secde etmenin de O'nun önünde saygı ile eğilme olduğunu bilirler. Bundan dolayı namaz, istenildiği zaman yapılan, istenildiği zaman da terk edilen, basit bir vazife değil, ciddiyetle yapılan önemli bir ibadettir. Bunu eksiksiz ve kesintisiz olarak yapabilen müminler, övülmeye layık kimselerdir.💦
Ali Kara
Ali Kara
Reklam
"Bir vedanın burukluğu var üzerimde. Sanki yolun sonuna gelmiş gibi soğuk ve izbe bir yerdeyim. Gözlerim seni arıyor ama ne sen bana kal diyebiliyorsun ne de ben sana dönebiliyorum. İçime çöreklenen, böyle garip bir his işte."
Sayfa 384 - Ephesus yayınlarıKitabı okudu
...mahiyet-i insaniyenin bir hizmetkârı olan kuvve-i hayaliyeyi bu dünya lezzetleri tatmin etmiyor. Elbette gayet câmi' mahiyet-i insaniye, ebediyetle fıtraten alâkadardır. İşte bu hadsiz arzu ve emellere bağlı olduğu halde, sermayesi bir cüz'î cüz-ü ihtiyarî ve fakr-ı mutlak bir insana, âhirete iman ne derece kuvvetli ve kâfi ve vâfi bir hazine, bir medar-ı saadet ve lezzet, bir medar-ı istimdad, bir merci ve dünyanın hadsiz gamlarına karşı bir medar-ı teselli olduğu öyle bir meyve ve faydadır ki onu kazanmak yolunda dünya hayatını feda etse yine ucuzdur.
Biliyor musun, bizim genel olarak insan ırki hakkındaki düşüncelerimiz çok garip bir şey. O kelimeyi söylerken hepimizin kafasında belirginlikten uzak, pırıltılı bir tablo oluşuyor. Ciddi, büyük, önemli bir şey. Ama aslında bu konuda tek bildiğimiz, kendi hayatımız boyunca karşılaştığımız insanlar. Bir bak onlara. Gerçekten büyük, ciddi bir yanlarını görmüyor musun? Öyle birini tanıyor musun? İşporta arabalarından alışveriş etmeye çalışan ev kadınları var, sokaklarda duvarlara ayıp kelimeler yazan, burnu sümüklü çocuklar var, sarhoş gençler var. Ya da bunların ruhsal karşılıkları var. Aslında acı çektikleri zaman insanlara bir parça saygı duymak mümkün. Bir nebze gururları oluyor o zaman. Ama eglenirken hiç dönüp baktın mı onlara? İşte gerçeği ancak o zaman görebiliyorsun. Esir gibi çalışıp kazandıkları paraları lunaparklarda, bayağı gazinolarda harcarken bak onlara. Dünyayı önlerinde apaçık bulan zenginlere bak. Eğlenmek için neleri seçiyorlar, bir dikkat et kibar barlarda seyret onları. İşte senin genel olarak insan ırki dediğin şey. Ben böyle bir şeye elini bile sürmek istemem.
Sayfa 187 - Plato Film YayınlarıKitabı okudu
184 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Dostoyevski’nin henüz yirmi dört yaşında kaleme aldığı İnsancıklar, Rus edebiyatının ilk toplumsal romanlarından biri kabul ediliyor. Sınıf çatışması, edebiyat sevgisi ve hayata tutunma çabasının iki dostun mektuplarıyla anlatıldığı bu eser, büyük yazarın okuyucunun karşısına çıktığı ilk kitabı. “Aynı eski, bildik eşyalara bakındım durdum. Aynı gri, kasvetli eşyalara... Eskisinden farklı görünmüyorlardı. Peki o mürekkep lekeleri, masa, aynı sandalyeler. Zaten önceden gördüklerim miydi gerçekten? Evet, aynılardı, tamamen aynılardı hem de. Peki, o zaman ben neden durduk yere yeniden doğmuş gibi davranmıştım ki? O ruh hâlinin sebebi neydi? Benim için birden güneş doğmuş, gökyüzünü maviye çevirmişti de o yüzden. Neden öyle olmuştu? Neden bazen, gerçek olmasa da, tatlı kokular bahçeye dolmuş gibi oluyor? Benim aptalca hayal gücümün ürünü olsa gerek hepsi. Bazen insan duygusallığa sürüklenip hayatının neye benzediğini unutuyor. Hatta heyecanından gereksiz heveslere kapılıp kendini kandırıyor işte
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
İnsancıklar
İnsancıklar
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,8bin okunma
Reklam
Aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti… Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle…
Bu dünyada çekilen ne kadar çok acı var, biliyor musun sen? İşte bütün o acılar, senin karşına çıkacak o şeyden geliyor. Onun ne olduğunu bilmiyorum. Niçin sana saldıracak onu da bilmiyorum. Ama öyle olacak, onu biliyorum.
Sayfa 172 - Plato Film YayınlarıKitabı okudu
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik…
“Bil ki;dünya dediğin lüzumsuz bahçe,bazen her yer,bazen tek bir yer,bazen de hiç bir yerdir.İnsan dediğin kötü tohum,basen her şey,bazen tek bir şey,bazen de hiç bir şeydir.Ama tuhaf olan bu değildir.bu işteki asıl acayiplik,öyle ya da böyle oluşunun hiç fark etmeyişidir.Ve işte tam da fark etmediğini fark ettiğin o nefti anda,âlemin ritmi bozulur,içi boşalır,bir güvercinin karda bıraktığı ayak izlerine dönersin.Sonra azıcık kar yağar,silinirsin.Böyledir.”
Sayfa 337 - Hep KitapKitabı okudu
Reklam
İşte öyle ..
Kafamda roman yazıyorken , ağzımdan bir cümle çıkmıyor.
Öyle ideal, amaç, hedef geç onları evlat geç. Önce ezileceksin, hırslarının kurbanı olacaksın, kıskançlık, doyumsuzluk derken başkalarını ezeceksin. Yani anlıyor musun evlat işte insan budur, insan aşağılık bir varlıktır ve hepimizde bu aşağılıktan bir tutam vardır. Şimdi sok o mantığını cebine.
SUAL: Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dâhil edilmiştir? CEVAP: Evvela: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddimedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünkü nimetin mukaddimesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddimesi, vâcib; haramın mukaddimesi, haramdır. Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, ceset kafesinden çıkarsa necat bulur. Sâlisen: Ölüm olmasaydı küre-i arz, nev-i beşeri istiab edemezdi ve nev-i beşer müthiş perişaniyetlere maruz kalırdı. Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler. İşte bunun için ölüm nimettir.
Sayfa 253 - PDF
SANA ULAŞABİLECEK ŞİİR
Kalbim susmuyor ki, Bundan şikâyetçiyim. Sana olan aşkımı sustukça, Kalbinin derinliklerinde yaşayan bir divaneyim. Bilmem ki sen kabul olan dualarım olsan, Senin karşında, sana nasıl dayanırım bana anlatsan... Rüyalarımda ki gibi nasıl öperim dudaklarını? Nasıl sevebilirim saçlarını? Yürek kaldırabilir mi senin bal olmanı? İşte senden başka hiç
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.