Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyilik de, fenalık da, güvercinlerin bo­yunlarındaki tüylerin renkleri gibi, içiçe geçen ve morumsu olan­ların nerde başladığı, güvezimsi olanların nereye kadar devam etti­ği ve pembemsi olanların nerde bittiği hiç de belli olmayan, hat­ta, dahası, gelen ışıklara, geçen rüzgarlara uyarak, daima değişen ve kâh böyle ve kâh öyle gözüken şeyler değil midir? Bunların sı­nırlarını kim tespit edebilir; kim bilir, kim diyebilir ki iyilik dedi­ğimiz şeyler nerede biter, fenalık dediğimiz şeyler nerede başlar?
Sayfa 172 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okudu
Sokaklar bana çok küçük gelmişti tabii ki. Çocukken gördüğünüz sokaklar daha sonra oralara döndüğünüzde hep öyle görünür zaten.
Sayfa 380 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İki Keşiş Issız bir dağda, Tanrı’ya tapan ve birbirini seven iki keşiş yaşıyordu. Bu iki keşişin pişmiş topraktan bir kasesi vardı; sahip oldukları tek şey de bu kaseydi. Bir gün, daha yaşlı olan keşişin kalbini kötü bir ruh ele geçirdi ve daha genç olan keşişin yanına gidip şöyle dedi: “Uzun zamandır birlikte yaşıyoruz, ayrılmak zamanıdır. Neyimiz varsa bölüşelim.” Bunun üzerine, daha genç olan keşiş hüzünlendi ve arkadaşına dedi ki: “Kardeş, beni bırakmak zorunda kalman kahreder beni. Ama mutlaka gitmem gerekiyorsa, öyle olsun.” Sonra toprak kaseyi getirdi ve “Bunu bölüşemeyiz, Kardeş, senin olsun, dedi. O zaman, daha yaşlı olan keşiş şu karşılığı verdi: “Sadaka istemem, sadece bana ait olanı isterim. Kase bölüşülmeli.” Daha genç olan keşiş cevap verdi: “Kase kırılırsa ne işimize yarayacak? Hediyemi gerçekten kabul edemiyorsan kura çekelim.” Yaşlı keşiş yineledi: “İstediğim yalnızca adalet, bana ait olan şeye sahip olmak isterim ben, kurayı göze alamam. Kase bölüşülmeli.” Genç keşişin öne sürebileceği başka bir sav kalmamıştı artık. “Gerçekten de istediğin bu ise, kasenin bölüşülmesini istiyorsan, kıralım bitsin bu iş “ dedi. Bunun üzerine, yaşlı keşişin yüzü karardı ve bağırdı: “Ey korkak melun, kavgadan kaçıyorsun ha!”
Yani Mir bravo. İşin sonunda anladın bu aşkı ama olan oldu...
Kalp temizliği ve imanla inan ki Sen ve Mem hakkında öyle pişmanım ki İster ölün ister dirilip kalkınız Mem ile artık ayrı olamazsınız!"
Sayfa 269 - Dara YayınlarıKitabı okuyor
Olur Öyle
Ben ki o kadar düşünürüm. Düşüncem, yorgunluğu yüzünden bir türlü yatağına giremeyip odasında sabaha kadar dolaşan adama benzer. Neden şimdi hiçbir şey düşünemiyorum?
Sayfa 370Kitabı okudu
Senin gördüğün güzellik benim içimde değil öyle derine kök salmış ki kalbindeki güzellik baktığın her yerde onu görememek elinde değil
Sayfa 192 - Pegasus
Reklam
"Güldürme beni, sanki bize verilen çok büyük bir maaştan bahsediyoruz. Ayrıca hangi para bu davranışlara katlanmamıza yetebilir ki? Sence de öyle değil mi?
"Ama konuşamıyorduk, aramıza yerleşen dev bir sessizlik konuşmamıza engel oluyordu sanki. Oysa birbirimize söyleyeceğimiz şeyler öyle çoktu ki...Ağzımızı açamıyorduk, bir tek kelime söylemek için sonsuz bir çaba göstermemiz gerekiyordu."
Sayfa 49 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Bir ışığı harladın Mem'in yüzünde Onunla yakıp dağladın kalbimi de Benden nasıl bir çıkarın var ki senin Öyle yiğit bir eri bana gösterdin? Neden önce bana gösterdin ki onu? Sonra neden benden gizledin ki onu? Yaktın beni ayrılık ateşi ile Öldürdün ah kavuşma kederi ile
Sayfa 234 - Dara YayınlarıKitabı okuyor
İnsanlar dış dünyaya öyle dikkat kesiliyorlar ki kendi içlerinin sesini dinleyemiyorlar.
Reklam
Doğduğumuz da öyle güzeliz ki hepimiz En büyük trajedi Bizi aksine inandırmaları..
Sayfa 183 - Pegasus
AŞK DA ÇEVREYE UYAR Sevgilim aşk da çevreye uyar, Susuzluk kaktüsü dikenle kaplar. Bak bazı kadınlar kaçmaz çorapların Uzun bacakları olmuşlar. Ve bazı giysiler içinde çalımla Merdivenden iniyor adamlar. Çocukların gül dudağında Zift gibi yapışkan kara sakızlar. Öyle yalnızız ki bu panayırda Sevgimiz durmadan bir taşı ovar. Sevgilim aşk da uyar çevreye Ve kendine parlak bir yalan arar.
1983 tarihli çığır açan eserinde Aune bir olumsuzlama imgesi önerir: ''Yuhanna'nın Tanrı'nın taht odasındaki göksel törene dair betimlemesi, imparatorluk sarayı ve imparatora tapınma törenlerine öyle çarpıcı biçimde benzer ki imparatorla ilgili olan tören Tanrı'yla ilgili olanın ancak parodisi olabilir.''
Sayfa 143Kitabı okudu
Nurlar kalbinde görünmeye başladı Sırlar önünde çözülmeye başladı Gönül aynası öyle bir parladı ki Görünüş de manayla yer değiştirdi Mecazi aşka oyuncak olan ten de Döndü aşk çocuğunun oyun yerine O mümkün ve Allah dışındaki her şey Onun için görünür oldu her bir şey
Sayfa 231 - Dara YayınlarıKitabı okuyor
Nilüferdir gönül sen ona güneşsin Ten ki ketene benzer; ona kamersin Ten çürür ya da paramparça olursa Gönül de gam denizinde boğulursa Adalet ve zulüm değil; hakkımdır bu Aşk ateşinin hususiyetidir bu Bu çukur öyle fazla derin olsa da Adalete de uzak olamaz amma
Sayfa 230 - Dara YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.