Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elimdeki tek argo sözlüğünde1 (Eric Partridge'in derlediği İngiliz argosu) sepetle ilgili pek çok madde var: 1) XVIII. yüzyılda, borçlarını ödemek istemeyen ya da ödeme olanağı olmayan kişilere kokpit'te2, "Sepete! " diye bağırılırdı. 1. 1. madde dışındakiler Türkçe argo dağarcığından aktarıldı. (Ç.N.) 2. Sözcüğün özgün anlamı, horoz dövüşü yapılan çukur (cock: horoz, pit: çukur). 1587 civarında kullanılmaya başlayan terimi 1599'da Shakespeare, tiyatro ve özellikle sahne çevresindeki alanı tanımlamak için kullanmış. Sonradan uçaklardaki ilk pilot kabinleri bu çukurlara benzediği için onlara da kokpit adı verilmiş. Burada söz:ü edilen kokpit, ilk horoz dövüşlerinin yapıldığı, toprağa oyulmuş çukurları tanımlıyor. (Ç.N.)
Paul AusterKitabı okudu
Kimi güzellikleri sadece çok parası olanların görebilmesi biraz saçma. Bok gibi parası olanlar da, parasızlardan ve herkesten uzak özgün bir yerde olabilmek için gerektiğinden fazla para ödüyorlar bu excelsior ve royal ve palace mekânlara. Zenginin durumu yoksulunkinden saçma!
Sayfa 487 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Karşındaki ile konuşuyormuş gibi yazarsan iyi bir mektup yazarsın
"Yazılarımın biçimi beni artık doyurmuyor. 'Ruhumda', bütün kuralları, kalıpları hiçe sayan yepyeni, özgün bir biçim oluşmakta. Fikir gücüyle, inanç gücüyle onları kırıp geçiyor. İnsanları gökgürültüsü gibi sarsmak, beyinlerine konuşmacılık yeteneğimle değil, görüşümün genişliği, inancımın gücü, ifademin kudretiyle girmek istiyorum."
Sayfa 122Kitabı okudu
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Kolektif olarak uygun bir personanın oluşumu, dış dünya için müthiş bir tavizdir. Beni doğrudan persona ile özdeşleşmeye yönelik güdüleyen özgün bir fedakarlıktır, böylelikle insanların yaptıkları rolün gerçek olduğuna inanmaları sağlanır. Fakat bu tür bir tutumun “ruhsuzluğu” sadece görünüştedir çünkü bilinçdışı hiçbir koşulda çekim merkezinin bu değişimine müsamaha göstermeyecektir. Bu tür durumları eleştirel olarak incelediğimizde maskedeki mükemmelliğin, arkasında sürdürülen “özel yaşam” ile ödünlendiğini görürüz. Dindar Drummond bir defasında “hırçınlık, erdemin belasıdır” şeklinde hayıflanmıştı. Her kim kendisi için iyi bir persona oluşturursa bunun bedelini öfke ile ödemek zorundadır. Bismarck, histerik ağlama krizlerine girerdi; Wagner, ipek sabahlığının kemeri ile ilgili mektup yazmaktan keyif alıyordu; Nietzsche, “sevgili lama” diye hitap ettiği kız kardeşine mektuplar yazmıştı; Goethe, Eckermann ile sohbet ederdi vs
zevk nesnesi olarak ipek sabahlık kemeri_Kitabı okudu
Reklam
(…) Ağabeyine yazdığı mektup şu ifadelerle sonlanır: “Bir tek tasarım var: delirmek!”
Sayfa 48 - Hayy Kitap
Karşılaştırmaları muazzam...
Ama, anlasana işte, sevilecek, inanılacak pek çok şey var. Shakespeare’de Rembrandt’tan, Michelet’de Corregio’dan, Victor Hugo’da Delacroix’dan bir şeyler bulmak olası. Ayrıca Incil’de Rembrandt’tan bir şeyler, ya da Rembrandt’da İncil’den bir şeyler var, nasıl istersen artık? İkisi de aynı kapıya çıkıyor insan olayı doğru anladığı, yanlış yorumlar yapmadığı, kıyaslamaların eşitleme an­lamına gelmediğini bildiği sürece -ki bu, özgün kişiliklerin erdemlerini azaltmak demek değildir- elbette... ... Eğer bir adamı, resimleri inceden inceye incelediği için bağışlayabiliyorsan, kitap sevgisinin de Rembrandt’ı sevmek kadar kutsal olduğunu ka­bul etmek zorundasın; hattâ ikisinin birbirini tamamladığı kanısındayım ben. ...
Naziler / Mossad ve Aile.
Mecid, Kamil'i eski bir Alman diplomatı Von Hentke'yle tanıştırdı. Von Hentke Alman Dışişleri Bakanlığının Orta Doğu Masası Müdürlüğü görevinde bulunmuş ve şimdi Suudi Arabistan'da siyasi danışmanlık yapıyordu. Dışişleri Bakan­lığındaki görevi icabı Von Hentke birçok Arap ülkesini ziyaret etmişti. Ne zaman Orta Doğu'ya gelse
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Reklam
İZEBEL’İN KALESİ
Son yıllarda “İzebel ruhu” diye adlandırılan ve bununla ilişkilendirilen meselelere epeyce ilgi gösterilmektedir. Birçok yazarın bu konuyu ele almasına karşın benden de birkaç defa bu konuyla ilgili düşüncelerimi içeren kasetlerim ve seminer notlarım istenmiştir. Bu nedenle bu meseleye bu kitapta ayrıca yer vermeye karar verdim. İlkin, kötülüğün
Sayfa 171Kitabı okudu
getirmiş ve onları kadı karşısına çıkarıp başından geçenleri anlatarak üç dervişi hırsızlıkla suçlamış. Kadı, devecinin ifadesini yerinde bularak üç ermişi deveyi gasbetme suçundan hapse atmış. Kısa bir süre sonra adam devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve dervişlerin salıverilmelerini temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Daha önce
Sayfa 127
Molla Sadra
Sühreverdi'den etkilenen büyük filozoflardan biri, Muham­ med ibn İbrahim el-Kavimi eş-Şirazi (takriben 1572-1640) veya meşhur adıyla 'Molla Sadra'dır. Sühreverdi gibi o da doğum yeriyle (güney Acem diyarın­ daki Şiraz) anılır. Zengin bir aileden gelir. Zamanın meşhur alimlerinden İbrahim Şirazi, Şii Safevi saltanatının sarayında
Sokrates'in kurduğu ve hiç tereddütsüz, azimle sadık kaldığı özgün yaşam biçimine körü körüne öykünmek, onun mirasına ihanet ve her şeyden önce şahsi özerklik ve şahsi sorumluluk içeren öğretisini reddetmek anlamına gelir. Taklit fotokopi makinesinin işidir.
Sayfa 193 - Habitus YayıncılıkKitabı okudu
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.