Yas her zaman, sevilen bir kişinin ya da onun yerine konmuş vatan, özgürlük, bir ideal vs. gibi soyut bir değerin kaybedilmesine gösterilen tepkidir.
...
Normal yaşam davranışından ağır sapmaları beraberinde getirmesine rağmen, yası hastalıklı bir durum olarak görme ve tedavisi için doktora havale etmeyi hiçbir zaman düşünmememiz de çok kayda değer bir durum. Belli bir zaman sonra yasın üstesinden gelinmiş olacağına güveniyoruz ve yası kesintiye uğratmayı yararsız, hatta zararlı buluyoruz.
"O umut: gittikçe daha akıllı olma, kendimizi dış şeylerden hatta kendimizden, gittikçe bağımsız kılma umudundan, vazgeçemiyorduk. Özgürlük sözcüğü kulağa öylesine güzel geliyordu ki, gözden çıkarılamazdı, tam da bir yanılgıyı niteliyor olsaydı bile."
Bugüne kadar bin yılda dört kez ortaya çıkmış bir ışık huzmesi , biz kadınların evreninde her yanı kapatmış olan o koyu karanlığı yavaş yavaş delmekte .
Biz kadı alt özgürlüğümüzü seviyoruz
Kaldırın şarap kadehlerimiz özgürlük çabalarımız için
Bahşetsin gökyüzü kadın erkek eşitliğini
Kavga için ayağa kalkacağız evet ! Geliştirelim kendimizi.
Bir diktatörün etkisi altındaki insanlar akıl hastalarına benzer: Özgürlüğe ihtiyaç duymadıkları için özgürlük mücadelesine girişmezler ve bir yandan koruyup öte yandan iradesini temsil ettikleri diktatörün olmadığı bir hayatı düşünemezler.
Albert Camus'nün "Sisifos Söyleni", varoluşun anlamsızlığı ve insanın bu anlamsızlık karşısındaki tutumu üzerine bir meditasyon. Sisifos'un kayayı sonsuza kadar tepeye taşıyıp tekrar aşağı yuvarlama cezasını anlatan Yunan mitolojisinden esinlenerek, Camus bizi kendi hayatlarımızı sorgulamaya davet ediyor.
Camus,
Özgürlük sayıları ne kadar fazla olursa olsun sadece hükümet yanlıları için ya da sadece parti üyeleri için olursa ona özgürlük denmez. Özgürlük her zaman muhalefetin özgürlüğü demektir. Rosa Luxemburg