Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Parafin

Hastalar haberi duyduklarında genellikle sessizliğe gömülür.( İngilizcede "hasta" anlamına gelen patient sözcüğünün aynı zamanda, "zorluklara sessizce göğüs geren, sabırlı kişi" anlamına gelmesi belki de bu yüzdendir.)
Reklam
Yaşamaya değer bulduğumuz şeyler, her nedense, buna değmedikleri halde hayata tutunmak için yüceltilmiş şeylerdir. Yüceltildikleri için de, insana hep düş kırıklıkları yaşatırlar. Uğruna yaşanılan aileler dağılır. Uğruna saçların süpürge edildiği evlatlar gün gelir anasını babasını tanımaz hale gelir. Umut bağlanan her bahar, solgun bir çiçek olarak bile kalmadan toprağın altına gömülür gider. Yaşamaya değer bulunan sevgilere karşılık alınmaz. Insan, elinde tutmaya çalıştığı, onunla hayata tutunmaya uğraştığı; yaşama bağlanmak için, yaşamı sevebilmek için yücelttiği her şeyi gün gelir, kaybeder. Her şey elinden çıkar. Sonuç, yokluktur. İnsan hiçbir şeyin kendisine yarar sağlayamayacağını anladığında, yaşamaya değer bulduğu şeylerin buna değmediğini gördüğünde ya da bel bağladığı şeylerden karşılık alamadığında, sonuç düş kırıklığıdır, dünya dolusu bir hüzündür. İnsan anlar ki dünyevi hiçbir neden yaşamaya değmez.
Sayfa 97 - Kapı yayınlarıKitabı okudu
Hayat
Öyleyse bırakalım Cenap Şahabettin cevap versin: - Hayat, hiç şüphe yok ki bir komedyadır; fakat içinde çoğumuz ağlarız. Şair de "Güleriz ağlanacak hâlimize!" derken her hâlde bunu anlatmış.
Sayfa 23

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benim sorum; yani beni elli yaşında intihar düşüncesine sürükleyen soru, en aptal çocuktan en bilge ihtiyara kadar her insanın ruhunda var olan en basit soruydu, yani gerçekten kendimde gördüğüm kadarıyla, onsuz hayatın mümkün olmadığı soru. Soru şundan ibaretti: "Bugün yaptığım, yarın yapacağım şeyin sonu ne olacak, bütün hayatımın sonucu ne olacak?"
Sayfa 34 - Akvaryum yayıneviKitabı okudu
Kendi yaşantım sayesinde yaşayamadığım yabancı hayat beni su yüzünde tuttuğu sürece, hayatın sözlerle anlatmasam da, bir anlamı olduğuna inandığım sürece, yaşamın edebiyat ve sanatlardaki her yansıması bana zevk veriyordu.
Sayfa 30 - Akvaryum yayıneviKitabı okudu
Reklam
"Artık büyü. Okuluna git, oku. Sokaklarda aşağı yukarı dolaşma. Sen sabah akşam bana eziyet ediyorsun. Sabah akşam eğlence uğruna zamanını boşa harcıyorsun." Sıkı durun mektup biraz eski, yaklaşık 4000 senelik bir metin bu! M.Ö 2000 yılında kaleme alınmış bir Sümer yazıtı. Görüyorsunuz dostlar, bu muhteşem güneşin altında, binlerce senedir dönen yaşlı dünyamızın üzerinde yeni hiçbir şey yok. .... , makam üç bin sene önce de birilerini sarhoş ediyordu şimdi yine ediyor , para için iki bin sene önce de insanlar birbirlerini öldürüyordu şimdi yine öldürüyorlar , evladı için beş yüz sene önce de anaların yüreği pırpır ediyordu yine ediyor. Bazı şeyler hiç değişmiyor.
Bir Afrika atasözü, "Her çocuğun bir köye gereksinmesi vardır." der. Kentteki köye mahalle diyoruz.
Mine Çiçeği
Bütün bir kış, güzel çiçekleriyle gözlerimi ve gönlümü şenlendirmiş olan, bu muamma dolu sevgili çocuğa -bir zaman sonra- şimdi ancak bir kıt'asını hatırlayabildiğim bir manzumeyle teşekkür etmiştim: Demeti ellerimde; kalbimde kendi yeri. Derim: "Bu ince buluş, onun bir şaheseri!" Dilsiz dururlar ama kızımın çiçekleri, Mavi bakışlarıyla derler ki: "Forget me not!"
Sayfa 108Kitabı okudu
Akşamın karanlığı dünyanın yüzüne düşerken, insanın da içine düşer, dünyanın yüzünü örterken insanın kalbini açardı.
Sayfa 134Kitabı okudu
Görüp de bilmeyen deli sanıyor Yeri belli değil yaram kanıyor Ben mazimi, mazim beni arıyor Ölmeden mezara giresim gelir
Reklam
Tamamlanmamış bir cümledir insan, yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız Hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir.
Olaylar yoktur; düşünceler ve kalbin sert dönüşleridir olan, kalbin nerede ve kimi seveceğini öğrendiği yavaş süreçtir. Geri kalansa, yalnızca boş laf ve başka zamanlarda anlatılacak hikâyelerdir.
Sayfa 242 - ANNİE DİLLARD - MUKADDES MÜESSESEKitabı okudu
Hayatta değişmeyen tek mutluluğun sevmek olduğunu bugüne kadar anlayamamıştım.
Sayfa 203Kitabı okudu
Yeri geldiğinde, edebi kahramanlarını da affetmiş ya da noksanlarını görmezden gelebilmişti. Jack London adı çıkmış bir alkolikti. Tolstoy ise cinsellikten uzak durmaya yönelik ateşli söylevlerine rağmen, genç bir adamken çoşkulu bir seks düşkünüydü ve bilindiği kadarıyla on üç çocuğun babasıydı. Bu çocuklardan bazıları, tenkit ustası kontumuz kitaplarında cinselliğin şeytani yönlerini sayıp dökerken doğmuştu.
Sayfa 147Kitabı okudu
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.