Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben/im Benim geceyi söndüren sonsuz parmaklı büyücü, bulutların arasından şehre güneşi dağıtan benim. Sabahın mor kıvılcımını, piyanodaki son at, dalga ve dalgakıran benim. Mektup benim, zarf ben, benim yelkene dolan hava, yelken, yelkende parçalanan martı ve hallaç benim. Benim bu ayna, bu suret- Bu yüz: Benim.
Her ne olursa olsun, bir olgu açıkça ortadadır: azap çektirilen, parçalanan, organları kopartılan, yüzüne veya omuzuna simgesel damga basılan, canlı veya ölü olarak teşhir edilen, seyirlik unsur haline getirilen beden birkaç on yıl içinde ortadan yok olmuştur. Beden, ceza ile yıldırmanın ana hedefi olmaktan çıkmıştır. XVIII. yüzyılın sonuyla XIX. yüzyılın başında, bazı büyük tartışmalara rağmen, cezayı karanlık bir şenlik haline çeviren uygulama yok olmaya yüz tutmuştur.
Sayfa 39 - İmgeKitabı okudu
Reklam
‪Deniz insanlara acıyordu sanki.Çağlar süren hayatı,bu küçük kölelerden zarar gelmeyeceğini öğretmişti ona.Onlar doğanın kör güçleriyle çarpışmak ve her an yenilmek zorundadırlar.Kendilerini bildi bileli çalışırlar.Yeryüzünde her şey onların teriyle,kanıyla kurulmuştur.‬ ‪En eski çağlardan beri bütün güçlerini bu kurma tutkusunun buyruğuna vermiş,kendileri için hiçbir şey elde edememişlerdir.Yeryüzünde akıl almaz şeyler yaratan bu tutku,onlara ne bir sığınak ne de günlük ekmeklerini sağlamıştır.Aslında onlar da doğanın kör güçlerinden biridir.‬ ‪Denizin onları hoşgörüyle karşılamasının nedeni budur.Dağı kemiren bu boz renkli,küçük tırtıllar,öncesiz ve sonrasız genişleme tutkusuyla kıyının yalçın,soğuk kayalarına çarpan denizin orada parçalanan ilk dalgalarına benzerler.Bu ilk dalgalar da denizin bir parçasıdır.‬ ‪Aynı gücü taşırlar.Üstlerinden fırtına esintisi geçtiği zaman onun gibi yıkıcıdırlar.Deniz eski çağlardan beri çölde piramit kuran köleleri;oyuncak köprülerini parçaladığı için üç yüz değnek vurdurarak onu cezalandırmaya kalkan gülünç Kserkses,kölelerini iyi tanır.‬ ‪Her zaman aynıdır bu köleler.Boyun eğer,aç sefil yaşar,en eski çağlardan beri olağanüstü yücelikte şeyler yaratırlar.Efendilerini kimi zaman tanrılaştırır;sık sık ilenir,kimi zaman da başkaldırır onlara...‬
Parçalanan Yüz (1984)
Umut vermiyor artık görüntün Yitirmiş eski dirimini Artık güzel değilsin..
Sayfa 60 - Kırmızıkedi YayınlarıKitabı okudu
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Parçalanan Yüz
Bir zamanlar anlamıyla övündüğüm Umut vermiyor artık görüntün Yitirmiş eski dirimini Artık güzel değilsin..
Reklam
Mezarlık ve anıtların gösterdiği gibi, savaşın bedeli insan hayatı açısından sarsıcıydı. 15 milyona yakın sivil ve asker bu felakette canından oldu. Üstelik savaşın neden olduğu kayıp ve acıların gerçek boyutuna bu sayı tek başına ışık tutmaz. Kaybedilen her asker, kayıptan muzdarip ebeveynler ile büyükanne ve büyükbabaları da temsil eder. Eşler ve çocuklar, bir koca ve babanın ölümüyle kahroldu. Savaşın yarım bıraktığı hayatlar, dünya çapında yüz milyonlarca insanı etkiledi. Birçok insan bir anlamsızlık ve hüsran duygusuna gark oldu. Birinci Dünya Savaşı'ndan yaklaşık 30 milyon kişi de yaralı dönmüş, bunların bir kısmı kalıcı olarak sakat kalmıştı. Tıptaki gelişmeler birçok yaralı askeri hayatta tuttu, ancak bunlar şarapnelle parçalanan yüzleri ve uzuvları onarmakta çoğu zaman yetersiz kaldı. Bu nedenle pek çok gazi - sakat kabul edilmeseler de - hayatlarının geri kalanını savaşın dehşetinin korkunç abideleri olarak geçirdi. Son olarak, savaş saymakla bitmeyecek psikolojik hasara yol açtı. Siperlerin gaddarlığı ve muharebenin dehşeti, pek çok askerin zihnini altüst ederek bu güçlü adamları ebediyen yaralı bıraktı. Dünya travma sonrası stres bozukluğunun vahametini artık kabul ediyorsa da Birinci Dünya Savaşı döneminde durum farklıydı. Cesur adamlar hayatlarının geri kalanını kimsenin onları anlamadığı ruhani bir cehennem içinde sürdürmek zorunda bırakıldı.
Sayfa 295Kitabı okudu
Orhun abideleri Türk milli hayatının bir bakıma muhasebesini yapan vesikalardır. Gök Türk devletinin Bumin Kağan tarafından kurulduğu tarihten yarım asır sonra Türk beylerinin ana yurttan, temel müesseselerden ve ülkülerden uzaklaşarak Çin'in hilekar siyasetine aldanıp nasıl dejenere olduklarını hikaye eder. Eskisi gibi bilgili olmayan ve ideallerinden kopmuş hükümdar ailesinin elinde Türk bütünlüğünün nasıl zevale yüz tuttuğu bu eserlerde acı acı anlatılıyor. Parçalanan Türk devleti Çin hakimiyetine girmiş, Türk beyleri modaya uyarak Çince isimler almışlar, Türk oğulları köle, kızları cariye olmuştur. Esir edilerek Çin'e götürülen Türk halkı Çin fütuhatı için malzeme olarak orduda kullamlmış ve bu savaşlarda ölmüşlerdir.
Neden bu vahşi kinin, nedir bu ilk ıstırap? Söyle, inleme, söyle, ey kalp! Ve şimdi bitap Ve şimdi bitap, uzak, çok uzak bir yüz güler! Bir perde olur göze dökülen yaseminler... Ruhumda bitmeyen bir hırs var: azap, ölüm, kan! Parçalanan göğsümden, tırnaklarımdan akan, Kan, kan! Susarsan artık, hıçkıramazsın bir daha, Ezsem seni, atarak çıldıran bir kahkaha... Sonsuz hicranlarınla örülmüş bütün hayat. Ben neşe istiyorum: baharlar ve mehtap... at Artık bir damlasıyla zehirleyen bu yası! Ben neşe istiyorum, ey kanlı et parçası! En kızgın demirlerle etlerimi dağlasam, Hiç acı duymam seni çıkarıp parçalasam. Çizilmiyor mu sisli ufuklarda bir serap? Neden bu vahşi kinin, nedir bu ilk ıstırap?
Sayfa 177Kitabı okudu
Herkes seslerin geldiği yere doğru dalgalandı, döndü. İki beyaz minarenin ortasını mavi havadan bir dekor ayırıyor. Önünde asırlık çınarların arasında siyah bayraklar altında siyah ve küçük bir kürsü var. Bütün bu sesler onun etrafindan geliyor. Havadaki genç sesler ve yerdeki dedeler heyetinin derin ve muazzam bir uğultusu geliyordu. Kürsünün önünde, sakat askerler bir hilal gibi çevrilmişler, bu topraklar üstünde ne zaman yas, ne zaman bayram olsa onun mihrabında bu topraklar için parçalanan vücutlarının toplanmasının en doğal bir şey olduğunu bütün İstanbul'la birlikte onlar da anlamışlardı. Kendim daha bunun manasını anlamıyordum. Bu ortak bir sevgilinin cenaze töreni mi? Yoksa sürekli ve kanlı bir düğünün ilanı mıydı? Bilmiyorum, yüz bin insan mucize gibi vücutlarından, vücutlarının bin bir ilgisinden çözülmüş, bir oluvermişlerdi. Kalabalığın içinde savaş borusu çalınınca iplerini kırıp koşan soylu savaş atları gibi ihtilal havasını koklayan bir-iki Fransız, siyah millet bayrağının altına dün karşı karşıya dövüştükleri sakat Türk askerlerinin arasına koşmuşlardı.
Reklam
anlamak çok zor, anlaşmak imkansız cudi'nin göğsünde parçalanan nübüvvet gemisini hatırla
PARÇALANAN YÜZ Ey düşlerin mavi dönemi Temiz soluğum Kitaplardan alıp alıp dünyalar kurduğum Henüz iğdiş edilmemiş düşünce Gün günden koptuğum anılar -Giderek suçluluk duygusuna dönüşen- Ne kadar uzaklaştım sizden... Paranın ve korkunun aynalarında Parçalanan yüzüm Bir zamanlar anlamıyla övündüğüm Umut vermiyor artık görüntün Yitirmiş eski dirimini Artık güzel değilsin..
Hiç çalmayan kapıma, telefonuma baktım. Kendi sesimden korkacağım kadar susmuştum ama içimde yükselen arzuma yenik düştüm. Ellerini düşündüm, rüzgarın benim ellerimden, ellerini alıp yıktığı ellerini. Zaman kavramına yenik düşen tüm sözlerimi, düşmekten parçalanan dizlerimi, uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerimi, tahammülü kalmayan titrek ellerimi unuttum. Aynadaki yansımamı, adımı, yaşımı, boyumu, killomu unuttum. Bu hayatta bir iz bırakmak istiyordum, bedenimdeki izlerle unuttum. Sesini, kokusunu, yüz hatlarını unuttum. İki yılda insan en sevdiği filmi bile unutur...........ellerini hiç unutmadım.
Sayfa 89 - Bengisu Yayınları
Amerikalıların Zihniyeti Almanlar teslim olduktan sonra Japonlar teslim olmuyorlardı ve İkinci Dünya harbi Pasifik'te devam ediyordu. Fakat, Nagazaki ile Hiroşima'ya atılan atom bombası Japonları da teslime mecbur kılmıştı. Amerikan işgâl ordusunun o günlerdeki kumandanı meşhur MC. Arthur'du ve karargahını Tokyo'da kurmuştu.
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.