Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mezarlık ve anıtların gösterdiği gibi, savaşın bedeli insan hayatı açısından sarsıcıydı. 15 milyona yakın sivil ve asker bu felakette canından oldu. Üstelik savaşın neden olduğu kayıp ve acıların gerçek boyutuna bu sayı tek başına ışık tutmaz. Kaybedilen her asker, kayıptan muzdarip ebeveynler ile büyükanne ve büyükbabaları da temsil eder. Eşler ve çocuklar, bir koca ve babanın ölümüyle kahroldu. Savaşın yarım bıraktığı hayatlar, dünya çapında yüz milyonlarca insanı etkiledi. Birçok insan bir anlamsızlık ve hüsran duygusuna gark oldu. Birinci Dünya Savaşı'ndan yaklaşık 30 milyon kişi de yaralı dönmüş, bunların bir kısmı kalıcı olarak sakat kalmıştı. Tıptaki gelişmeler birçok yaralı askeri hayatta tuttu, ancak bunlar şarapnelle parçalanan yüzleri ve uzuvları onarmakta çoğu zaman yetersiz kaldı. Bu nedenle pek çok gazi - sakat kabul edilmeseler de - hayatlarının geri kalanını savaşın dehşetinin korkunç abideleri olarak geçirdi. Son olarak, savaş saymakla bitmeyecek psikolojik hasara yol açtı. Siperlerin gaddarlığı ve muharebenin dehşeti, pek çok askerin zihnini altüst ederek bu güçlü adamları ebediyen yaralı bıraktı. Dünya travma sonrası stres bozukluğunun vahametini artık kabul ediyorsa da Birinci Dünya Savaşı döneminde durum farklıydı. Cesur adamlar hayatlarının geri kalanını kimsenin onları anlamadığı ruhani bir cehennem içinde sürdürmek zorunda bırakıldı.
Sayfa 295Kitabı okudu
Orhun abideleri Türk milli hayatının bir bakıma muhasebesini yapan vesikalardır. Gök Türk devletinin Bumin Kağan tarafından kurulduğu tarihten yarım asır sonra Türk beylerinin ana yurttan, temel müesseselerden ve ülkülerden uzaklaşarak Çin'in hilekar siyasetine aldanıp nasıl dejenere olduklarını hikaye eder. Eskisi gibi bilgili olmayan ve ideallerinden kopmuş hükümdar ailesinin elinde Türk bütünlüğünün nasıl zevale yüz tuttuğu bu eserlerde acı acı anlatılıyor. Parçalanan Türk devleti Çin hakimiyetine girmiş, Türk beyleri modaya uyarak Çince isimler almışlar, Türk oğulları köle, kızları cariye olmuştur. Esir edilerek Çin'e götürülen Türk halkı Çin fütuhatı için malzeme olarak orduda kullamlmış ve bu savaşlarda ölmüşlerdir.
Reklam
603 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Her açıdan bayıldım. Sadece bazı yerlerde artık bulalım katili diye çıldırtacaktım. Ama okuduğum ve beklediğim her satıra değdi. Olayların sonunu tahmin etmek imkansız. O zaten en sevdiğim yazar beni yine şaşırtmadı. -SPOILER İÇERİR- Olaylar Nazilerin ülkeye hakim olduğu ve hâlâ savaşın devam ettiği zamanlarda geçer. Simon Kraus, bir
Mermer Adam
Mermer AdamJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20221,641 okunma
Neden bu vahşi kinin, nedir bu ilk ıstırap? Söyle, inleme, söyle, ey kalp! Ve şimdi bitap Ve şimdi bitap, uzak, çok uzak bir yüz güler! Bir perde olur göze dökülen yaseminler... Ruhumda bitmeyen bir hırs var: azap, ölüm, kan! Parçalanan göğsümden, tırnaklarımdan akan, Kan, kan! Susarsan artık, hıçkıramazsın bir daha, Ezsem seni, atarak çıldıran bir kahkaha... Sonsuz hicranlarınla örülmüş bütün hayat. Ben neşe istiyorum: baharlar ve mehtap... at Artık bir damlasıyla zehirleyen bu yası! Ben neşe istiyorum, ey kanlı et parçası! En kızgın demirlerle etlerimi dağlasam, Hiç acı duymam seni çıkarıp parçalasam. Çizilmiyor mu sisli ufuklarda bir serap? Neden bu vahşi kinin, nedir bu ilk ıstırap?
Sayfa 177Kitabı okudu
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Nazan Bekiroğlu - Nar Ağacı Selam sevgili dostlar!! Çok çok güzel ve uzun bir süre hafızadan silinmeyecek bir kitap okudum!!! Neden bu kadar geç okuduğum için kendime çok kızıyorum ve üstelik zamanında okumak istemiş lakin yarım bırakmıştım... Bir arkadaşım hep söylerdi: Nazan Bekiroğlu şahane bir yazar, edebiyatın profesörü. Oku oku oku...
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,3bin okunma
Mesnevî’de yüz kızartıcı hikâye deyince, Hazreti Pîr diyor ki: Beyt-i men beyt nîst iklim est Hezl-i men hezl nîst ta’lîm est “Benim beytim beyit değil iklimdir. Benim şakalarım şaka değil, ta’lîmdir.” Yani sûretine bakıp da ‘Of be, bu da yazılır mı? deme.’ diyor. Bu neye benzer bilir misiniz? Size maddi bir misal vereyim. Tıp
Reklam
Herkes seslerin geldiği yere doğru dalgalandı, döndü. İki beyaz minarenin ortasını mavi havadan bir dekor ayırıyor. Önünde asırlık çınarların arasında siyah bayraklar altında siyah ve küçük bir kürsü var. Bütün bu sesler onun etrafindan geliyor. Havadaki genç sesler ve yerdeki dedeler heyetinin derin ve muazzam bir uğultusu geliyordu. Kürsünün önünde, sakat askerler bir hilal gibi çevrilmişler, bu topraklar üstünde ne zaman yas, ne zaman bayram olsa onun mihrabında bu topraklar için parçalanan vücutlarının toplanmasının en doğal bir şey olduğunu bütün İstanbul'la birlikte onlar da anlamışlardı. Kendim daha bunun manasını anlamıyordum. Bu ortak bir sevgilinin cenaze töreni mi? Yoksa sürekli ve kanlı bir düğünün ilanı mıydı? Bilmiyorum, yüz bin insan mucize gibi vücutlarından, vücutlarının bin bir ilgisinden çözülmüş, bir oluvermişlerdi. Kalabalığın içinde savaş borusu çalınınca iplerini kırıp koşan soylu savaş atları gibi ihtilal havasını koklayan bir-iki Fransız, siyah millet bayrağının altına dün karşı karşıya dövüştükleri sakat Türk askerlerinin arasına koşmuşlardı.
anlamak çok zor, anlaşmak imkansız cudi'nin göğsünde parçalanan nübüvvet gemisini hatırla
PARÇALANAN YÜZ Ey düşlerin mavi dönemi Temiz soluğum Kitaplardan alıp alıp dünyalar kurduğum Henüz iğdiş edilmemiş düşünce Gün günden koptuğum anılar -Giderek suçluluk duygusuna dönüşen- Ne kadar uzaklaştım sizden... Paranın ve korkunun aynalarında Parçalanan yüzüm Bir zamanlar anlamıyla övündüğüm Umut vermiyor artık görüntün Yitirmiş eski dirimini Artık güzel değilsin..
Hiç çalmayan kapıma, telefonuma baktım. Kendi sesimden korkacağım kadar susmuştum ama içimde yükselen arzuma yenik düştüm. Ellerini düşündüm, rüzgarın benim ellerimden, ellerini alıp yıktığı ellerini. Zaman kavramına yenik düşen tüm sözlerimi, düşmekten parçalanan dizlerimi, uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözlerimi, tahammülü kalmayan titrek ellerimi unuttum. Aynadaki yansımamı, adımı, yaşımı, boyumu, killomu unuttum. Bu hayatta bir iz bırakmak istiyordum, bedenimdeki izlerle unuttum. Sesini, kokusunu, yüz hatlarını unuttum. İki yılda insan en sevdiği filmi bile unutur...........ellerini hiç unutmadım.
Sayfa 89 - Bengisu Yayınları
Reklam
Amerikalıların Zihniyeti Almanlar teslim olduktan sonra Japonlar teslim olmuyorlardı ve İkinci Dünya harbi Pasifik'te devam ediyordu. Fakat, Nagazaki ile Hiroşima'ya atılan atom bombası Japonları da teslime mecbur kılmıştı. Amerikan işgâl ordusunun o günlerdeki kumandanı meşhur MC. Arthur'du ve karargahını Tokyo'da kurmuştu.
NERDEN NEREYE
1517 yılında, Yerliler'in Antiller'deki altın madenlerinin cehennem çukurlarında çürüyüp gitmelerine yüreği parçala­nan İspanyol misyoner Bartolome de las Casas, Ispanya kralı V. Carlos'a, oraya zencilerin getirtilmesi için bir tasarı sun­muştu; Antiller'deki altın madenlerinin cehennem çukurla­tında zenciler çürüyüp gitsin
738 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
#1001kitap~~~ BoşluğunSessizSakinÇığlığıGibisinMurakami
~~~Zemberekkuşu. En azından bu, benim için öngörülebilecek tek yeni isim. Zemberekkuşu gerçekten var. ... Neye benzediğini bilmiyorum, Hiç görmedim. Onun hakkında bildiğim tek şey, ötüşü: ki kii kiii! 1ağaç dalına konuyor ve düzenli olarak dünyanın zembereğini kuruyor. O olmasa dünya işleyemeyecek. Kimse bilmiyor bunu. Dünyadaki insanlar
Zemberekkuşu'nun Güncesi
Zemberekkuşu'nun GüncesiHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20122,429 okunma
111 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.