Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ezgi

Sokrates: Bugün zor durumda bulunuyorum diye bundan önce savunduğum şeyleri bir köşeye bırakamam. Düşüncelerim bugün nasılsa daha önceleri de aynı şekildeydi. Onlara saygımı yitirmediğim için değerlerini de kaybetmediler.
Sayfa 46 - SayKitabı okudu
Reklam
Çok bilmek, çok zeki olmakla eş değildir. Akıl yalnızca bilgi demek değildir, aynı zamanda yargıdır da. Başka bir deyişle, bilgiler arasında bağlantı kurup bunları kullanmaktır.
Sayfa 286Kitabı okudu
Öyle garip kavramlarla yetiştirilmişiz ki, bizden birazcık değişik bir kişi ya da toplumla karşılaşınca, onların bize yabancılığı nedeniyle güvensizlik duyuyoruz ya da nefret ediyoruz. Oysa her uygarlığın anıtları ve kültürü, insan olmanın değişik biçimde anlatımından başka bir şey değildir. Yerküre-dışı bir ziyaretçi çeşitli insanlar ve insan toplumları arasındaki farklara göz attığında, aramızdaki benzerlikleri farklardan daha çok bulacaktır. Kozmos'u akıllı yaratıkları dolduruyor olabilir. Fakat Darwin'in öğretisi açıktır: Başka bir yerde insana rastlayamazsınız. Yalnızca gezegenimizde vardır insan. Bu küçücük gezegenimizde. Nadir ama tehlikeli bir türüz. Kozmik perspektifte, her birimiz çok değerliyiz. Eğer bir insanın sizinle aynı fikri paylaşmadığını fark ederseniz, aldırmayın, bırakınız bu gezegende yaşamaya devam etsin. Unutmayın, yüz milyar galaksiyi gezip de tek bir insan bile bulamayabiliriz.
Sayfa 363Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O soğukta, gocuğunu verdiğin o çocuk, belki bugün bir yetişkindir ve zaman zaman seni o günkü halinle hatırlıyordur. Onun bugünkü yaşı, senin o zamanki yaşından çok daha ilerde. Ama sen ona örnek oldun, öğreten oldun. İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.
"Gece gündüz koşuyor, keyfimi yaşıyorum ve isterse, kırılıp paramparça olayım. Yitirecek neyim var? Hiç! Sanki kendimi uslu idare etsem kırılmayacak mıyım? Kırılacağım; öyle ise toplara ateş! "
Reklam
Ama gelecek, geçmişin duvarlarının ardında değildir.
"Nedir bilinen? Kesin, tahmin edilen, kaçınılmaz olan sizin ve benim geleceğimize dair bildiğimiz tek kesin şey nedir?" "İkimizin de öleceğimiz." "Evet, işte, cevabı olan tek bir soru var, Genri ve o yanıtı da zaten biliyoruz. Hayatı mümkün kılan şey sürekli, dayanılmaz belirsizliktir; yani bir sonra ne olacağını bilememek."
Kendini insanların nefretinden koruyamadığını, bu nefretin onun kötü biri olmasından değil (o zaman daha iyi biri olmaya çalışırdı), utanç verici ve iğrenç bir şekilde mutsuz olmasından kaynaklandığını hissediyordu. Bunun için, sırf yüreği yaralı olduğu için ona karşı acımasız davranacaklarını biliyordu. Köpeklerin yaralı, acıdan ciyak ciyak bağıran başka bir köpeği boğduğu gibi insanların da onu öldüreceklerini hissediyordu. İnsanlardan kurtulmanın tek yolunun yaralarını onlardan gizlemek olduğunu biliyordu
"Çalışıyorum, bir şeyler yapmak istiyorum, ama her şeyin biteceğini, ölümü aklımdan çıkartmışım."
Her zaman kibirle ruh, mantık, duygu dediğimiz, acı dediğimiz şeylerin aslında ne kadar zayıf, zavallı, sıkıntı veren şeyler olduğunu yine korku içinde duyumsuyorum, çünkü bütün bunların hepsi, aşırı olsa bile acı çeken, eziyet çeken bedeni bütünüyle yok edemiyor; böyle zamanlarda ölmemek veya yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmamak için, insan güm güm çarpan kalbiyle o anlara tahammül gösteriyor. Yalnızca kısa bir süre, bir an için bu acı dizlerimin bağını öyle çözdü ki nefessiz, cansız ve sanki ölecekmiş gibi bir duyguyla o banka yığılıp kaldım. Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.
Reklam
Yalnızca tutkunun ne olduğunu bilmeyen insanlar, nadiren bu duyguyu tattıklarında, belki de bu kadar çığ gibi ani, kasırgaya benzer duygu patlamaları yaşıyorlar: O anda yaşanmamış yıllar, kullanılmamış güçlerin biriken öfkesiyle birlikte insanın göğsüne yumruk gibi iniyor.
"Benim çok düşmanım oldu. Yılların bana öğrettiği bir şey var; kaybedeceğin kesinken asla savaşa girme. Ama seni aşağılamış olan hiç kimseyi de affetme. Zamana bırak ve güçlü olduğun zaman saldır. Artık karşılık vermene gerek kalmasa da yap bunu."
Akıldan üstün, akla hükmeden bir şey var. Mizaç. Değişmeyen, insanın bırakamadığı, insanın kendisi olan budur. Bu, Allah'ın bastığı damgadır. Bir müddet için gizleniyor, hatta düzeltilmiş, tahsil ve terbiye ile değiştirilmiş zannediliyor. Ama anı gelince derhal ve noksansız olarak ortaya çıkıveriyor. ..... Bütün mesele mizaçları anlayabilmekte. Bunu yaptınız mı, umulmadık davranış kalmaz, üç aşağı, beş yukarı bütün neticeleri kestirebilirsiniz; ihanet ihanet olmaktan çıkar, aldanış diye bir şey kalmaz ve ancak seçilen işbirliklerinden söz edilebilir.
Küresel sermaye denen ejderha, insanların kendilerini 'özgürmüş gibi' hissetmeleri için her şeyi yapar. Senin kendisine meydan okuyan icadını bile gerekirse sahiplenir. Yüzsüz, utanmazdır. Hiç rezil olmaz. Adına da "profesyonellik" der. Rezil olmamanın bile stratejisini geliştirir.
Geri142
644 öğeden 631 ile 644 arasındakiler gösteriliyor.