Bu kitabın adını okur okumaz kesinlikle alıp okumalıyım dedim. Çünkü günümüzde en çok tartışılan konulardan birisi de bağırsağın ikinci beyin olduğu ile ilgili görüşler.
Öncelikle “mikrobiyota” hakkında biraz bilgi versem iyi olacak. Mikrobiyota, vücudumuzda yaşayan mikroorganizmaların genel adıdır ve bunların %95’i bağırsaklarımızda bulunur. İşte kitaptaki temel konu, bu canlıların vücudumuza, beynimize, yaşantımıza ettiği müdahaleler. En can alıcı noktalardan biri de yediklerimize bizim değil mikrobiyotamızın karar verdiğidir.
Ayrıca yaşadığımız depresyonların nedeni yine vücudumuzdaki bu küçük canlılar. Bazı bakteriler depresyona neden olurken bazıları ise tam tersini yapmaktadır. Bu nedenle yediklerimiz bu bakteriler açısından çok önemli. Kısacası ruh sağlığımız için bağırsak sağlığı da çok mühimdir. Hatta bu küçük canlılar davranışlarımızı bile doğrudan etkilemektedir.
Kitabın ilk kısımlarında yediklerimizin vücudumuz içindeki yolculuğu çok güzel bir şekilde hikayeleştirilmiş. Bu kısımları gerçekten çok keyif alarak okudum. Keşke ben öğrenciyken bu konuları bu şekilde anlatsalardı dedim içimden.
Eğlenceli çizimlerle de kitap oldukça zenginleştirilmiş.
Genel olarak özetleyecek olursak : “NE YERSEN OSUN”.
Hiç sıkılmadan okuyacağınız keyifli bir kitap.
Arthur Schopenhauer amcacım, büyük adamdır! Eğitmenliği, düşünceleri, keşifleri, öngörüleri, zevkleri, hatta yerine göre yergileri bile EfsanE olan bir insan. Karanlıkta kalmış düşüncelerimizi aydınlatmak, var olduğunu bile bilmediğimiz konulardaki boş düşüncelerimizi doldurmak, kulaktan doğma bilgilerle temelleştirdiğimiz düşüncelerimizi yıkmak,
10/10 bir kitap. Tolstoy düşüncelerini, sorgulamalarını, arayışlarını, bulabildiği veya bulamadığı tüm cevapları, çelişkileri, ruh halini, her şeyi o kadar güzel anlatıyor ki. Bu açıdan güzel bir kitap. Düşüncelerine katılıyor muyum, pek sanmıyorum. Hayatın amacı ve anlamı ne, neden yaşıyorum, nasıl yaşamalıyım vs soruları yüzünden intiharı
Bugün bir arkadaşımın "gece o videoyu izledikten uyuyamadım ben" diyen telefonuyla uyandım. Izleyemedim ben o videoyu. Ama o kadın ve çocuğu yaşadı bunu. Unutabilirler mi? Bunu insan insana yapar mı?
Her gün yeni bir şiddet haberiyle gözümüzü açıyoruz. Kadına, hayvana, çocuğa, yaşlıya... Profil karartmakla, her yere #kadinasiddetehayir yazmakla olacak gibi değil bu iş. Yarın 8 Mart, hangi yüzle kutlayacağız?
Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli, artık bir şeyler değişmeli hepimizin ruh ve vücut sağlığı için. Karanlıkta sokakta yürümekten korkmaktan, böyle giyindim ama acaba ne düşünürler benim için demekten, biriyle tanıştım ama bana zarar verir mi acaba diye düşünmekten her şeyden ve herkesten bıktık #yeter! Biri bu vahşete son versin artık! Siz insan mısınız? Cevabınız evetse lütfen ona göre davranın.
Gerçekten yeter! Korkmadan yaşamak istiyoruz artık!
ay valla başkasıyla gülüp bana ağlayan insanlara omuz verip el uzatmayı bırakalı çok oldu direkt kapıyı gösteriyorum ben kimsenin ruh sağlığı merkezi değilim
Arkadaşlar, Ankara' da depremzedelerin bulunduğu evlerde, depremzedelerden birinin TC nosunu 153'den Ankara Büyükşehir belediyesine veriyorsunuz, evdeki kişi sayısı kadar yemek kahvaltı geliyor .
Yeni başladı bilginize...
Günaydın vatandaşlarımız 153 ü arayıp kayıt oluşturabilirler. Ankara büyükşehir belediye başkanlığı nın numarası
“Çevremdeki herkesten özür dileyerek Suç ve Ceza ya başlıyorum. Bu şölen için kendimi yakınlarıma kapatıyorum. Sadece çay ve kahve benimle olacak. Bencillik tavan yapsın, umurumda değil. “ cümlesiyle kitabı okumaya başlamıştım.
Suç ve Ceza hakkında herkes bir şeyler duymuştur, hatta başkarakterinin adını bile bilenler vardır. Kitabın sonunu
"Biri, bir erkeğe ya da mala-mülke yönelik bir suç işlerse, herkes onu kınar ve öfkesini suçluya yöneltir. Biri, bir hayvanı döver ya da ona zarar verirse, insanlar öfkelenip tepki gösterirler. Ama biri, bir kadına karşı suç işlerse, ona tecavüz eder, sahip olduğu her şeyi, bu lanet olası toplumun ona gurur duymak için verdiği tek şeyi, tek
"Bir kitap bizi alıp diğer kitapların üzerine çıkarmıyorsa o kitabın neresi iyidir?"
Irvin D. Yalom'un 'Nietzsche Ağladığında' Romanı, insanın hayatındaki ümitsizlikleri ve yanılsamaları derinlemesine ele alan, okuyuculara felsefi bir bakış açısı sunan bir eser. Bir psikiyatristin zamanda yolculuk yaparak ünlü filozof Nietzsche ile bir terapi seansına katılmasıyla başlıyor. Bu kitap Nietzsche'nin hayatı, felsefesi ve ruh sağlığı hakkında ilginç bilgiler içermektedir. Ayrıca kitap, okuyucuların insan doğasında var olan acı ve korkuyu keşfetmelerine olanak tanıyor. Yazar, Nietzsche'nin felsefesine ve yaşamına dair pek çok ayrıntıya değiniyor. Kitap, Nietzsche'nin hayatının son döneminde yaşadığı zihinsel bunalımları, psikolojik sorunları ve fiziksel sağlık sorunlarını ayrıntılarıyla anlatıyor. Ayrıca yazar, Nietzsche'nin felsefesinin ana ilkelerinden ve bunların zamanımıza etkisinden bahsediyor.
Kitap boyunca yazar, Nietzsche'nin felsefesinin insanların hayatlarını nasıl etkilediğinden ve değiştirebileceğinden bahsediyor.
Okuyucuyu büyüleyen bir kitap. Yazarın karakterlerin psikolojik durumlarına verdiği derinlik onların davranışlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca kitaptaki diyaloglar oldukça gerçekçi ve okuyucunun karakterlerle bağ kurmasına yardımcı oluyor. Tüm bu nitelikleri özetlersek, kitap sadece keyifli bir okuma deneyimi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda okuyucuya hayatın anlamı hakkında da bir şeyler öğretiyor.
“Bu dünyada ne bir insan ne de bir nesne sonsuza dek yaşar. Ama öleceğimiz bilgisi yalnızca bize bahşedilmiştir. Ve bu da dünyadaki en değerli lütuftur.”
(Gorô Miyazaki/Yerdeniz Öyküleri)
Günübirlik Hayatlar, Yalom'un çeşitli terapilerinden derlediği 10 öyküden oluşur. Kitap, adını son öykü olan ‘Günübirlik Hayatlar’ adlı öyküden almıştır.
gencmuslumanlar.com/irade-terbiyesi...
Bu kitap Genç Müslümanlar sayfasından gelen bildirimle karşıma çıktı. İsmini gördüğüm anda almam
gerektiğini biliyordum. Ben de günümüzdeki çoğu insan gibi zaman yönetiminde zorlanan kurduğu düzeni sürdürebilmekte sıkıntı yaşayan biriydim. Maruz kaldığım caydırıcı etkenlere