Pulitzer ödüllü Bülbülü öldürmek kitabı dünyadaki tüm ötekileştirilmiş insanların kitabıdır. Daha önceki incelemelerimde de belirttiğim gibi çocukların gözünden hikayeler daha çok ruhuma dokunuyor. Burada da aynı durum söz konusu. Amerika'nın güneyinde ki eşitsizlik ayrımcılık bir çocuğun gözünden okuyucuya aktarılmış.
Kitabın devamı niteliğinde Tesbih Ağacının Gölgesinde eserini de okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Hayat, bazen garip bir sancıyı da içinde barındırmaktı. (Bu sancı bir"bilinmezlik" miydi..) İçini belki seninle dengelemeyen bir güç gibi karşına çıkar, seni engellediği noktada huzurun, yaşlanmış bir duvar misali hale gelirdi..Neydi bizi bizden geri çeviren ki, ruhumuzun sınırlarını belirleyen.. bizi bizden koparan şey neydi... hangisi "sen" olandan bütün olmayı ayrıştırabilir ki...¿ 🎈
Bülbülü Öldürmek
Kitabın; başlığını okuyan ve kapağını inceleyen, kitabın kuşlarla ilgili olduğunu düşünebilir. Acaba gerçekten öyle mi?
Eser 1960 yılında yayınlanmış. Geçmişten günümüze birçok okura hitap ediyor. Kitabın ana karakteri Scot, 9 yaşında küçük bir kız çocuğu.. Olaylar okuyucuya onun bakış açısıyla aktarılıyor.
Abisi Jem, o da
YouTube kitap kanalımda Bülbülü Öldürmek kitabını çizimlerimle yorumladım: ytbe.one/q93UBZZMgYM
"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." Malcolm X
Bülbülü öldürmek günahtır. Çünkü bülbül yaratılışından ötürü bülbüldür, kendisini bülbül olarak seçemez. Onun ızdırari kaderinde zaten bülbül olmak
İnce kitapları, kalın kitaplara göre daha kolay okuyan biriyim ama toparlayıp bu kitaptan ne çıkarabilirim dediğimde işte bu anlamda anladığımı aktarma konusunda zorlanıyorum. Bunu az ve gerektiği kadar konuşan insanlar gibi düşünebilirsiniz. Arkasından günlerce düşündürür. “Ne demek istedi şimdi bu?” Öyle mi böyle mi derken kitap bitmiş birden. :))
Katip Bartleby, kendini var edeyim derken yok eden bir insanın hüzünlü öyküsü..Esasen eylemsizliğinde ve yapmamayı tercih edişinde kendi varlığını anlamlandırmanın peşindedir o da. İnsan ruhunun derinliklerine ulaştıran bu incecik uzun öykü, her cümlesi üzerinde düşünülerek okunduğunda insanın hayata bakışında etkili olabilecek güzel bir o kadar da güçlü bir yapıt olmuş..
Hüzünlü bir direnişin öyküsü “Yapmamayı tercih ederim” ise kitabın en baskın cümlesi..
Gülüş de lazım dudaklara…
Acı veriyor biliyorsun,
Ama çaresizce gülüyorsun.
Gülebilen insanlar aslında çok güçsüz olanlar.
Tebessümün ardına saklanıp, kimse dokunmasın diye,
Sessiz sessiz ağlar onlar.
Gülüş ki aksesuarıdır çehrelerin,
Öyle bir derin gül ki acıların ellenmesin.
Fark edilmesin uzaktan da olsa,
“Çünkü tebessüme sığınmış bir kırlangıç kuşudur acı,
Ne gökyüzünde bir evi vardır, ne de bir dalı.
Ne göçebilir, ne kalabilir,
Böyle bir derttir, bazen koca bir sancı.”
🥹 ☕️🍂
" Her baba, aslında bir imadir oğluna.
Mevsimler, yıllar ve hayat,
Ah, böyle böyle geldim huzura,
Çiğnedim babamın sancı sırtını,
Gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
Ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık..
Alışır, alışır diye düşünürken,
Merak oldum ona.
...
Anneler erken,
Ölümlerine yakın sevilir,
Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Her adımda bir engel var, salmıyor,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Mümkün mü bu yolda maksuda ermek?
Mümkün mü sılada dost yüzü görmek?
Âşıka ar gelir geriye dönmek;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Çekilmez bir şelek vurdun arkama;
Şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
Umudum her zaman bakidir amma,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Sevip sevilmemek varsa kaderde,
Hangi doktor ilaç verir bu derde?
Hastayım, susuzum gurbet illerde;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Ey hanlar hanını halk eden Hancı!
Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı.
Ey fakir ekmeği, Mümin inancı!
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Önce bir 50 sayfa okudum, kitap başlamadı. Sonra 100, bekle ablası başlar. Sonra 150, kitap hala başlamadı. Hani olur ya, kitabın bir giriş bölümü olur, anlatmak istediği şeye varana kadar biraz oyalar sizi. Bu kitap sadece oyaladı arkadaşlar, mevzuya bağlanmadı. Ne anlatıyordu, niye anlatıyordu bilen beri gelsin. Ve bende geri kalan 40 sayfayı
Kitabı okumadan önce kesinlikle yazarı tanımanız gerekiyor çünkü kitap yazarın iç dünyasındaki evrenselleşmeyi ve bir arayışı anlatmaktadır.
O halde yazarımız hakkında biraz bilgiye ihtiyacımız var.
Emil Cioran Felsefesi Nedir?
Mutlu olmak nasıl bir içgüdüsel bir duygu ise ise mutsuz olmak da bir o kadar içgüdüsel bir yansımadır. Fakat neden
Yüksel güneş, sen de çağır şarkılarını.
Bir ışık gelir de ikimizi yüreğinden aydınlatır.
Bakarsın aşk bir kez daha huzur bulur.
Seninle düşlerdeki sevinci ıslatmadık mı?
Kirpiklerimizden dökülen bulutlar senindi.
Hani eskimeyen, hani duygularına tercüman olan.
Bir aralık dünyanın içinde sancı tutan.
Nasıl yaşanıyorsa öyle devam eden bir
NOT : Irkçıların okuması yasaktır.
#notoracism
Son zamanlarda okuduğum en keyifli romanlardan biriydi. Yetişkinlerin karıştığı her şey çocukların özgürlüğüne engel oluyor, bunu bir kez de bu romanda gördüm. Harika bir çocukluk döneminden, kasabanın sakinliğinden bahsederek başlayan bu Kitabımız, daha sonra beyaz-siyah ayrımı ile devam etmiştir. Kitap karakterleri harikaydı. Özellikle Atticus karakteri gibi olmayı hep istemişimdir eminim ki okuyacak olanlar da bu isteğime katılacaktır. Siyahi bir adam olan Tom Robinson'a komplo kurulmuş ve mahkeme kararıyla suçlu bulunmuştur. Aslında burada verilen mesaj Amerikan rüyasının durma noktasıydı. Günümüzde de olduğu gibi eskiden de siyahi insanlara verilen değer daha az. Ve bu kitap bunu çok güzel bir dille eleştiriyor. Ayrıca Hitler de bu kitapta nasibini alanlardan. Kullanılan dil akıcıydı ve okurken hep bir merakta bırakmayı başarmış yazarımız. Ayrıca sevimli bulunabilecek çocukça düşünceler de okurken içinizi ısıtabilir :)
Bülbülü öldürmek günahtır...
Okumanızı tavsiye ederim