Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Parkta yürüdü, bir an durup boş testili kadın heykeline baktı. Beni burada bıraktılar, diyordu sanki kadın, ve şimdi bu pis suları seyretmekten başka bir işe yaramıyorum. Bir zamanlar, beni yaptıkları taş hala beyazken, bu testiden sabah akşam bir çeşme akarken, ben sadece testiyi eğmek için buradaydım, şimdi ondan tek bir damla bile akmıyor ve kimse gelip bana neden akmadığını söylemiyor. Komiser mırıldandı, hayat gibi kızım, neden başladığını da neden bittiğini de bilmeyiz.
Sayfa 301
“seni seviyorum” sözünü — o çok önemli sözü— çok sık kullanıyordun : bu beni rahatsız ediyordu ; sanki fazla sık söylenirse , sıradanlaşacak , içi boşalacak , anlamı yitecekmiş gibi geliyordu bana — bir yalana dönüşecekmiş gibi… bu duygumu anlattım sana ; sen de, “peki söylemeyelim — başka birşey söyleyelim ki öteki anlasın”, dedin. ben, “şimdi bir martı uçtu” dedim — biliyorsun; daha önce de , “bırak güvercini uçsun” demiştim. anladın. anlıyordun."
Reklam
Amerika’ya daha ilk ayak bastığımda başlamıştı gariplikler silsilesi. Bilen bilir, yurt dışında okumaya gittiğiniz zaman üniversite size bir “host family” ayarlar, yani sizi misafir edecek Amerikan aile .. Siz de hem seyahatin yorgunluğunu atlatır hem de bu sırada kendinize kalıcı bir yer bulursunuz. Benim kalacağım aile de şimdiye kadar
Nedense çok kötü şeyler olduğunu düşünüyordum. Bu kadar gizem ve kasvetli bir hava olması normal değildi. Çalışanlar hiçbir şey bilmeseler de sanki bir şeylerden korkuyor gibiydiler. Hepsinin rengi atıyordu ben gidince. Arada uğrayıp bir şey bulup bulamadıklarını soruyordum. Cevap alamayacağımı anlayınca gitmeyi de bıraktım. Sanki bir efsane biliyorlarmış da bana anlatılmıyormuş gibi hissediyordum her seferinde. Bunları düşündüğümde yine sonuçsuzluk beni yormuştu artık. Nereye bakacağımı, kime soracağımı bilmeden bir boşlukta sürüklenmek gibiydi. Çevremdekilerin söylediği yoluna bak, geleceğin için uğraş demeleri de ayrıca moral bozucu etkenlerdendi. Bir insan nereden geldiğini, ailesini, geçmişini bilmek istemez miydi? Ağaç kovuğundan çıkmadığıma göre bütün bu bilgiler mevcut ama sadece ben ulaşamıyordum. Gerçekten boşlukta, hiçlikte kalıyordu insan. Hayat herkese zor ama bana daha çok manasız geliyordu. Bir hiçken neyin değeri olabilirdi ki. Ben sadece ben varım zamanın birinde dünyaya inmiş ve kaybolmuştu sanki. #Kitaptan #Alıntı:
"Yemekten önce ve yemekten sonra ben sanki iki ayrı insanım" demişti Montaigne.
Sayfa 152 - Sel Yayınları
Herkes gibi ben de zaman zaman kaderin iyi veya kötü yüzüyle karşılaştım. Fakat düşünülürse ondan şikayete büyük hakkım yok...Bununla beraber ondan memnun değilim. İçimde kendi hayatımı yaşamadığım kanaati var. Daha samimi olayım ister misiniz? Bu yaşadığım hayat o kadar benim değil ki her hangi bir saatimde birisi gelip de bana “Haydi kalk, sıran geldi, kendi kendin ol!” diye bağırsa sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi inanıp koşacağım. Bu his bende o kadar kuvvetli… ___
Reklam
Kılavuzun Pusulası - Alıntılar…
Sanki ela gözlerinden vaktinden önce açmış ıhlamur çiçeklerinin kokusu geliyordu.❞ ❝Biliyor musun ıhlamur ağaçları ne zaman çiçek açar? İki sevdalı kavuştuğu zaman açarmış aslında. Tıpkı zorlu fırtınaların ardından gelen bahar gibi.❞ ❝Belki de benim hiç tanımadığım sana ihtiyacım vardı.❞ ❝Sonuçta her ruh kendi kitabını kendi seçer hatta bazen kitap gelir o ruhu seçer.❞ ❝Unutma, sırlar yalnızca ehline verilir.❞ ❝Evim oldun sen benim. Ben banklarda, parklarda iki büklüm bir kat sabahlarken evim oldun. Kör kuyularda sürüklenirken, dipsiz uçurumlara giderken, sarp dağlarda yürürken evim oldun.❞ ❝Hiçbir dünya dilinde ifade edemiyorduk kendimizi.... Yaşanmış ve geçmişte kalmıştı her şey. ❞ ❝Hocam gerçekten inanıyor musunuz? Kitapla insan tedavi edilebilir mi?❞ ❝Doğru insan, doğru zaman ve doğru kitapUnutma şifre bu!
"Hiçbir şeye yaramıyorum, ben de biliyorum hiçbir şeye yaramadığımı; ama sanki yarıyormuşum gibi yapıyorum."
Kendimi terk edip gitmekten korkuyorum, ben beni bırakıp gidivereceğim sanki, bence çıldırmak bu işte, kendimi bırakıp gidivermek, kalan da giden de yabancı olacak bana.
Yüz yıl sonra, büyük olasılıkla buradaki insanlar (ben de dahil) yeryüzünden silinmiş, toprağa ya da küle dönüşmüş olacak. Böyle düşünmek tuhafıma gidiyordu. Önümde olan her şey bir serap gibi gelmeye başlıyordu. Sanki rüzgâra kapılıp her an savrulup gidecek gibi. Ellerimi açarak dikkatle baktım. Şu an yaptığım işin bir amacı var mıydı acaba? Neden yaşama böylesine sarılmam gerekiyordu?
Sayfa 77 - Doğan KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.