Kendimi terk edip gitmekten korkuyorum, ben beni bırakıp gidivereceğim sanki, bence çıldırmak bu işte, kendimi bırakıp gidivermek, kalan da giden de yabancı olacak bana.
Herkes gibi ben de zaman zaman kaderin iyi veya kötü yüzüyle karşılaştım. Fakat düşünülürse ondan şikayete büyük hakkım yok...Bununla beraber ondan memnun değilim. İçimde kendi hayatımı yaşamadığım kanaati var. Daha samimi olayım ister misiniz? Bu yaşadığım hayat o kadar benim değil ki her hangi bir saatimde birisi gelip de bana “Haydi kalk, sıran geldi, kendi kendin ol!” diye bağırsa sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi inanıp koşacağım. Bu his bende o kadar kuvvetli… ___
Reklam
Hangisi Ruhi bey?
Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı Kedilerden örülmüş birsemte Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan Her şeyin, ama herşeyin çok dıştan farkedildiği Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir
Ben birisinden çok fazla hoşlandım mı onun adını hiç kimseye söylemem. Onun kimliğinden bir parçayı başkasına teslim etmek gibi gelir bu bana. Gizli kapaklılığı sever oldum zamanla. Çağdaş yaşamı gözümüzde gizemli, büyülü kılabilecek tek şey bu gibi geliyor bana. Gizli tutarsan en sıradan şey bile tatlı, zevkli olabiliyor. Şimdilerde kentten ayrıldığımda gideceğim yeri kimselere söylemiyorum. Söylesem bütün tadım kaçacak. Çocuksu bir huy olabilir, gene de insanın yaşantısına bol romantizm katıyor sanki.
Bana başka gülüyor. "Ben de seni sevecek gibiyim ama daha değil" der gibi gülüyor. Bekle diyor sanki bana. Ben de bekliyorum.
Yüz yıl sonra, büyük olasılıkla buradaki insanlar (ben de dahil) yeryüzünden silinmiş, toprağa ya da küle dönüşmüş olacak. Böyle düşünmek tuhafıma gidiyordu. Önümde olan her şey bir serap gibi gelmeye başlıyordu. Sanki rüzgâra kapılıp her an savrulup gidecek gibi. Ellerimi açarak dikkatle baktım. Şu an yaptığım işin bir amacı var mıydı acaba? Neden yaşama böylesine sarılmam gerekiyordu?
Sayfa 77 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
"Hiçbir şeye yaramıyorum, ben de biliyorum hiçbir şeye yaramadığımı; ama sanki yarıyormuşum gibi yapıyorum."
“Ben de hayata bir kere daha başlamaya hazır hissettim. Sanki o müthiş öfke seli beni tertemiz, umudumu anlamsız kıldı ve bütün izleri ve yıldızlarıyla parıldayan karanlık gökyüzünü seyrederken, ilk defa, ilk defa evrenin iyi niyetli aldırmazlığına gönlümü açtım. Bu kadar kendim gibi, dahası, böyle kardeşçe hissetmek, bana şimdiye dek mutlu ve hâlâ mutlu olduğumu fark ettirdi. Her şeyin tamamlanması, benim daha az yalnız hissetmem adına, umut etmek için geriye kalan tek şey, infaz günümde devasa bir kalabalık ve onların beni nefretle uluyarak karşılamasıydı.”
Burada, mutlulukla huzurla yaşamak istiyorum. Kendim olmaktan, nasılsam öyle olmaktan korkmadan. Nasıl yaşamayı seçtiysem öyle. Hangi dildeysem, dindeysem, fikirdeysem onunla.
Kendimi kendi içimde görmek yerine kendinin ben tarafindan görülmesini sağlamak
“Şimdiki durumum farklı mı, yoksa hâlâ aynı mı? Gözlerimi kapalı tuttuğum sürece iki kişiyiz: Burada ben ve aynada o. Gözlerimi açnğımdaysa benim ona, onun da bana dönüşmesini engellemeliyim. Onu görmeli fakat onun tarafından görülmemeliyim. Bu mümkün mü? Ben onu görür görmez o da beni görecek ve böylece ikimiz de diğeriyle yüzleşmiş, tanışmış olacağız. Teşekkür ederim, kalsın! Oysa ben kendimle yüzleşmek, tanışmak istemiyorum; isteğim onu benden ayrı olarak tanımak. Mümkün mü bu? Uğruna en fazla çaba göstereceğim hedef şu olmalı: Kendimi, kendi içimde görmek yerine, kendimin ben tarafından görülmesini sağlamak; bunu aslında kendi gözlerimle fakat sanki başkasının -o herkesin gördüğü ve benim göremediğim başkasının- gözünden görülmüşüm gibi yapabilmek. Haydi o zaman, sakin olalım, tüm yaşam belirtileri kesilsin ve herkes dikkatini buraya versin!”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.