Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Juliet -Burayı bulmana kim yardım etti? Romeo -İlk sorduğum aşk yardım etti. Bana akıl verdi,ben de ona gözlerimi verdim. Ben bir gemi kaptanı değilim. Ama eğer sen,en uzak denizlerle yıkanan,en uzak kıyılar da olsaydın, Sana ulaşmak için açılırdım denize...
Sayfa 54
Türk Fırtınası diyor ki;
İnsanlık Abidesi bir ulusun ismi Türk Bir Ağa'nın Torununa Bir Sır İle Yenilen Para Ağası Uşaklığının Sonu Kültürler genelde dini sömürgeci bir ideoloji aracı yaparak hedefe koydukları toplumun içine sızar ve yerleşir. Dini parayı yöneten sömürgeci zihniyetler kullanır. İspatı da var; Vehbi Koç'un Kenan Evren'e yazdığı
Reklam
Sen İstanbul olsaydın, ben de gökyüzü Öylece dursaydık sonsuza kadar...
Sana ben anlatırdım Şarkıların dilini, Sen burada, sen burada olsaydın, Gelirdi kulağına, Unuttukça mutluyum, Mutluyum unuttukça Derdi bir ses, sıcacık.. Ama ben mutluluğa İçimden inansaydım.
Sayfa 252
Ben güldüm boş ver onu sen
"Benimle dalga geçiyorsun," diye kekeledi, sonunda ayağa fırlayarak. "Yaşamak için sadece birkaç saatim kaldı ve sen burada benimle dalga geçiyorsun." "Ah, bana öyle bakma," dedi, çömeldiği yerden ona bakarak. "Sadece birazcık eğleniyordum. Gülmeye ihtiyacın varmış gibi görünüyorsun." "Ben gülüyor muyum?" diye sordu Serilda, birden sinirlenerek, hatta biraz da utanarak. "Hayır," diye itiraf etti çocuk. "Ama bence gülebilirdin. Eğer bir zindana kapatılmamış ve dediğin gibi, muhtemelen sabah ölmeyecek olsaydın."
Hiç tanımadığım birine neden kimsenin bilmediği düşleri anlatayım ki? Nereye gideceğimizi okların gösterdiği bir dünyada, bir yere gitmek gerekmeyen düşleri önemsemenin kime zararı var? Ben düşlerimi, onlarla karışan anılarımı seviyorum, onları ancak böyle dünyaları olan, düş ülkeleri kuran, düşlerimi sevecek birine anlatabilirim, beyaz giysili, sabah erken kalkan, haberleri merakla bekleyen yüzlere değil..
Reklam
Öylesine yaşamımıza girmiş, anlaşılmaz rastlantılarla bizden bir parça olmuş, bir başka yerde değil de burada, bir başkası değil de ben olmamı sağlayan birkaç insan, birkaç anı, birkaç sözcük..
Seni hatırlarım sulara günün Şavkı vurunca; Seni hatırlarım, dağlara ay Renkler verince. Seni görür gözüm uzak yollarda Tozlar kalkarken; Derin gecelerde, dağ yollarında Yolcu titrerken. Seni işitirim, boğuk seslerle Su yükselince; Kırlarda sükutu dinlerim gece Her şey susunca; Uzakta da olsan, ben yanındayım, Sen yanımdasın. Gün söker, yıldızlar ışık gökte, ah. Burada olsaydın.
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Sevgili Bilge
“Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Reklam
Sen benim hiçbir şeyim olmasaydın da (bu muazzam bir felaket olurdu benim için) sadece okuyucum olsaydın ve ben de bunu bilseydim, bu bile yeter bir saadet olurdu benim için.
Osmanlı'da köylünün birisi oğluna sürekli "Oğlum sen adam olamazsın" dermiş. Oğlan büyümüş vezir olmuş, İstanbul'a yerleşmiş. Adam gönderip babasını İstanbul'a getirtmiş. Babası yanına geldiğinde bizim vezir, "Baba sen bana vezir olamazsın derdin, bak ben vezir oldum" demiş. Babası ise ona "Oğlum ben sana vezir olamazsın demedim, adam olamazsın dedim, eğer adam olsaydın yaşlı babanı ayağına çağırmazdın, sen kalkıp gelirdin" diye karşılık vermiş.
“Seni seviyordum, diye düşünüyordu Antal, seni hiç eleştirme­den, bir daha asla sevemeyecek, sevmek istemeyecek kadar sev­dim. Ben sana aittim, ama sen benim değildin; kollarımın arasın­dayken bile benden uzaktın. Bazı geceler seni sarsarak uyandırıp parolayı zorla ağzından almak, sana kavuşmak için nereye git­mem gerektiğini nihayet söyletmek gelirdi içimden. Senin bir bencilden başka bir şey olmadığını, kendini ancak işini aksatma­yacak ölçüde verdiğini anladığımda umutsuzluğumun olanca gü­cüyle hıçkıra hıçkıra ağladım. Ama sen hıçkırıklarımı duymadın; duymuş olsaydın bile bunun bir düş olduğunu sanırdın.”
Sayfa 236
sadece kendi kendime konuşuyorum bi de o isim veremediğim yabancıyla konuşuyorum bunu bana yapmasaydın ya bunu bana yapmalarına engel olsaydın ben çok yardım istedim senden çok yakardım sen kalktın gittin dalga geçer gibi onlarla oldun ya yalnız olan bendim ben benim yanıma gelmen lazım sen kalktın gittin onların yanına tamam tamam her seyi anladım onlar söylemiyor bari sen anlat ya niye benimle bu kadar uğraşıyorsunuz niye her şeyi tam da istemediğim sırada veriyorsunuz beni niye bu kadar bekletiyorsunuz
Beden Dili ve Bilinçaltı
Beden dili, sözlerimizin bilinçaltıdır. Adamın biri Hz.Ali'yi çok sevdiğini söyler, ama Hz.Ali, ona şöyle der: "Hayır, yalan söylüyorsun, eğer sen beni gerçekten sevmiş olsaydın, ben de seni severdim. Oysa ben seni hiç sevemedim." Önyargı; beden dilinin bize verdiği, ilk samimi tüyolardır.
Sayfa 29
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.