Karşılaştırıyoruz çünkü insan hayatını bu iki uç arasında uzun bir çizgi gibi düşünüyoruz. Biri solda diğeri sağda.
Bir simetri efsanesi, uzamsal bir mit. Nasıl ki şömine üstü süslerinde iki şamdan arasında gidip geliyorsa bir saatin sarkacı, aynen öyle. Ama yaşam zamandır. Zaman mekana yayılamaz. Biri önce yaşanır, diğeri sonra. Ölüm geldiğinde
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur
Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur
"Düzenlilik, simetri, ritim gerekliliklerini karşılayacak birçok düzenleme mümkündü. Dolayısıyla sorun, düzenlilik, simetri ve ritim olup olmadığını bilmek değil, sanatçının neden onun yerine bunu seçtiğidir."
"Güzel, bir değer, bir idea, bir eidos (öz) olarak düşünülebileceği gibi, orantı, simetri, düzen gibi estetik obje'nin niteliği olarak da belirlenebilir." (Tunalı, 2004: 21)
Sadettin Ökten : Estetik medeniyet tasavvuruyla şekillenen bir şey. Bir Batılının güzel bulduğunu bir Müslüman güzel bulmaz. Ortaçağda bir Hıristiyanın güzel bulduğunu Rönesans döneminde yaşayan bir Avrupalı güzel bulmaz. Güzelliğin simetri, ahenk gibi temel kuralları vardır. Onlar içi doldurulması gereken kalıplardır. Onların içini siz sesle, renkle, formla dolduracaksınız. Zaman zaman Batılı insan yılar düzenden, hepsine karşı çıkar; o zaman egzantrik, öncü, avangard sanat ortaya çıkar. Bizse değer hükümleri itibariyle hâlâ Müslümanız, onun epistemolojisine bağlıyız ama bunu hayata yansıtmakta zaaflarımız var. Biçimlerimizi kendimiz organize eder, kurar ve yaparsak bize ait bir şehir ortaya çıkacaktır.
"Büyük Birleşik Teoriler'e göre (Grand Unified Theory), sıradan maddenin çoğunluğunu oluşturan protonların, kendiliğinden karşı-elektron (pozitron) gibi daha hafif parçacıklara dönüşebileceğini kuram tarafından öngörür. Böyle bir olayın gerçekleşebilmesinin nedeni, büyük birleşim enerjisi düzeyinde bir kuark ile karşı-elektron (pozitron) arasında bir ayrım olmamasıdır. "
Bu tür teorilerde, kuarklar ve leptonlar arasındaki farkların kaynağı, farklı birleşimlerdeki aynı temel parçacıkların oluşumlarına dayanabilir. Örneğin, bazı Grand Unified Theory modellerinde, kuarkların ve leptonların her ikisi de SU(5) gibi birleşik bir simetri grubu altında birleşirler ve bu grup altında simetrik olarak birbirlerine dönüşebilirler.
Amerikan Mühendisleri Odası'nda gerçekleştirdiği sunumun hüsranla sonuçlanmasının üzerine aklındaki yeni fikirlerle hayata tutunmaya çalışan Tesla'nın yolu bu kez de Westinghouse Electric Company'nin sahibi George Westinghouse ile kesişir. Aslında birkaç gün önce yaptığı sunumda Westinghouse da vardır ve diğerlerinin aksine
Hristiyan sanatında maddi ve somut varlığın bir aldırıştan başka bir şey olmadığı ve ancak ezeliliğin bir gerçekliği olduğu anlayışına dayanan bu ruhani tasvir tutumu yunan estetiğini tahrip ettiği gibi, yunan plastik sanatlarını da tahrip etmişti. Yunanlılar her şeyi maddesel ve cisimsel açıdan görüyorlardı ve bu anlayış onların bütün eserlerinde felsefe dahil olmak üzere net ve geometrik formlar üretmelerine yol açmıştı. Dolayısıyla sanatçılar artık yaşamı taklit ediyor diye eleştirilecek olan her türlü hareketi dile getirmekten bile bile kaçınıyorlar ve figürlerine zaman dışı ve donmuş hareketler vermeye ve kompozisyonlarını bir simetri anlayışıyla ortaya koymaya çalışıyorlardı. Böylece sonsuz diziler halindeki figürlerin tekrar edilip durması, görünüş dünyasının aldatıcı olduğu düşünülen yanlarına doğunun o çok sevdiği bir çeşit ezelilik ve ebedilik özelliklerini kazandırıyordu.
Pentagram, beş köşeli bir yıldız şeklinde olan ve tarih boyunca birçok farklı kültür ve inanç sistemi tarafından kullanılmış olan eski ve güçlü bir semboldür. Yunanca’da “beş çizgili” anlamına gelen pentagrammon kelimesinden türemiştir ve genellikle birlik ve sonsuzluğun sembolü olarak kabul edilir.
Pentagramın kökenleri, MÖ 3000 yıllarına kadar
"Her şeyde bir düzen vardır. Evrenimizin parçası olan bu düzen simetri, zarafet ve güzelliğe gerçek bir sanatçının eserlerinde mutlaka var olan niteliklere sahiptir. Bunu mevsimlerde görebilirsiniz; bir uçurumun kenarında rüzgârla sürüklenen kumda, katranruhu çalısının öbekleşmiş dallarında veya yapraklarındaki çizgilerde görebilirsiniz. Biz bu düzeni hayatlarımız ve toplumumuzda kopyalamaya çalışır, onun ritimlerini, danslarını, huzur verici şekillerini ararız. Ama mutlak kusursuzluğu bulmak tehlikeli olabilir. Mutlak düzenin sabit olması gerektiği barizdir. Böyle bir kusursuzlukta, her şey ölüme doğru gider."