Çevresindeki hiçbir şey ilgisini çekmiyordu. Sokak,çocuklar, meyve satıcısı, gözünün önünde boy veren çiçekler,hepsi birden, birdenbire ona düşman olan yabancı bir dünyaya aitti.
"Çok uzaklardan
bir yerler çağırıyor beni,
bir yerlere gitmeliyim..
Mısır'da Nil'de taşmalıyım
Rusya'da ölü güneşler toplamalıyım
Ölü sevdalar okşamalıyım
Tibet'te asi rüzgarlar taramalı saçlarımı
Paris'e gitmeliyim Eyfel'den işemeliyim
Venedik'te gondol sefası sürmeliyim,
ve kıyılar bana uzak olmalı
Brezilya'da karnaval soytarısı,
Nepal'de sokak satıcısı
Afrika'da ağzına kadar insan,
Şili'de bir kayıkçı
Çok uzaklardan bir yerler çağırıyor beni
Bir yerlere gitmeliyim
Harita üstünden en kestirmeden.."
KAN PORTAKALI
Doktor konuşuyor. İlk tümcelerden sonrasını duymuyorum artık. Adamın dudaklarına odaklanmış gözlerim, annemin korku bulamacı bir renge boyanmış yüzüneyse hiç bakamıyorum.
“Akciğerin sol lobunda portakal büyüklüğünde kitle...”
Portakal büyüklüğünde... Kan portakalı mı? Portakal bahçelerindeki tüm portakallardan nefret ediyorum o
Ya Hüseyin! Ya Hüseyin!
Ya Hüseyin! Ya Hüseyin!
On binlerce kişiden oluşan kalabalık sefareti bastı ve kısa sürede Kazak muhafızların direnişini kırdı. Sefaret binasında kapana kısılan Griboyedov, elinde kılıcı bir odadan diğerine kaçmaya başladı. Ta ki bütün mühimmat tükenene ve son muhafız yere düşene dek. Son engeli de aşan kalabalık Griboyedov'u bıçaklayarak öldürdü. Daha sonra cesedini herkesin görebilmesi için sokaklarda sürüklediler. Bir şaşlık satıcısı, Griboyedov'un başını gövdesinden ayırdı ve tezgahının üzerindeki bir çubuğa geçirdi. Kafirin kellesi! Satıcı o gün çok iyi satış yaptı çünkü o gece bütün Tahran Griboyedov'un başını görmeye geldi. Griboyedov'un sağ kolu dirseğinden kesildi. Parmağında güzel bir pırlanta yüzük vardı. Vücudunun geriye kalanı ölü kedi ve köpeklere bağlanıp sokak sokak gezdirildi. Daha sonra bir tezek yığınının üzerine atılıp çürümeye terkedildi. Tiflis'teki Ruslar, Çar'ın adına hiddetli beyanlarda bulundu. Griboyedov'un kalıntıları Şah'ın emriyle gece vakti fener ışığında gizlice (Rusya'ya boyun eğmiş gibi görünmek olmazdı) tezek yığınından alındı, bir tabuta konularak Ermeni kilisesine götürüldü. Sargarvarg adı verilen ve işi yas tutmak olan sakallı rahipler, Griboyedov'un tabutunun başında bir hafta boyunca gece gündüz dualar okuyup ayinler düzenledi. Sonra bir gece Griboyedov'un naaşı, hantal bir kağnıya yüklenerek Rus yetkililer ve eşinin beklediği Tiflis'e gönderildi.
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele
Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Elbette ki bu kasıtlı bir siyasetti. William Makepeace Thackeray, Hindistan'ın 'gururlu, derin düşünceli ve bağımsız' ruhunun baskı altına alınması gerektiği kanaatindeydi: "Bu özellikler doğrudan çıkarlarımızın aleyhinedir. General, devlet adamı ya da hukukçuya değil çalışkan çiftçilere ihtiyacımız var." Irkçılık hemen
... sokak satıcısı gibi kapı kapı dolaşıp şiirlerini satmaya çalıştığını anlattım.
... akşamlarını birahanelerde geçirmek gibi zor katlanılır bir huyu olduğuna geçtim.
Adam orada o korkunç küçük burjuvaların ortasında oturup en güzel şiirlerini yazıyordu.
Tanpınar'ın sesi, bir eski zaman şarkısı kadar naif, geçmiste kalan tüm iyi duyguları saran bir mendil kadar müşfik, mahallenin hüznüne karşılık naylon leğenler veren sokak satıcısı kadarhesapsız sesi, kulaklarıma doluşuyor...
İsmail Uyaroğlu
Toplumcu şiirin önemli isimlerinden,
Türkçe ve Edebiyat Öğretmeni,
Pazarlamacı, sokaklarda gazete satıcısı, sokak sergicisi, düzeltmen, metin yazarı...
Behçet Necatigil'in öğrencisi.
Şiir yazmaya da yine onun yönlendirmesi ile başlıyor.
Ne diyordu Nietzsche:
“Kötü bir gün geçirdin
Daha kötü bir akşam
Geçirmemeye bak.” (s.
Ivankov Bratva Trilogy bu ilk kitap toplam 3 kitap fakat gerisini okumamaya karar verdim zira kendime kastım yok . Aslında klasik mafya konusu dil iyi fakat daha ilk kitapta başlayan ultra kötü saçma sapan kadın karakter beni bitirdi .
Luka Rus Mafya Bratvası babası ölünce amcasının ihaneti ile hapse düşüyor . Neyse 4 seneye yakın hapis cezasından sonra çıkıyor adamın ilk hedefi hain amcayı yok etmek . Sophia hasta bir büyükanneye bakan ve uyuşturucu bağımlısı/sokak satıcısı kardeşini sık sık beladan kurtaran bir kaç işte birden çalışan bir hatun .Luka'nın amcasının malını çalan beyinsiz erkek kardeşi yüzünden gidip Luka'nın evine dinleme cihazları vs yerleştirme görevi veriliyor . Yoksa kardeşi öldürülecek tamam buraya kadar anladık . İlk etapta Luka'nın amcası bunu yakalatıp getirtiyor kız orada adama saçma sapan konuşmalar atarlar falan . Lan manyak götünden kan alırlar nerde öyle konuşmak bu tip bir adamla . hadi onu geç böyle sıradan bir kızı tanımadığı tipini bilmediği adam için içini bilmediği devasa bir eve yollamak nedir . Bu Luka'nın hapisten çıkış partisine garson olarak giriyor . Odaları dolanırken Luka bunu buluyor gidip sevişiyorlar evet cidden :P Sonra adam uyurken kız elini kolunu sallayarak eve cihazları yerleştiriyor . Sanki ev mafya babasının evi değil dingonun ahırı tonla koruma gizli kamera her halt olmalı mantıken . Ayrıca Luka ile konuşmaları apayrı densizce saçma sapan okurken devamlı sinirlerim kalktı .
Bu sistemin trans-kadınlar özelinde
vahşice işlemesinin en önemli nedenlerinden birisi ise, trans-kadına kesilen para
cezasının, "kabahatli" kategorisine giren diğer kişilere (mesela hırsız, tacizci, sokak satıcısı
gibi) kesilen para cezalarına göre çok daha fazla puan kazandırması.
Televizyon, çekiciliğini gündelik tipleri, gündelik hayatları renklendirerek kurgusal bir bütün olarak sunmasından alır. Aslında satış ve pazarlama tekniği inceltilmekle birlikte aynıdır: İhtiyacımız olmayan bir ürünü nasıl satarız? Alıcının zeki, çevik ve akıllı olduğunu ve bu malı aldığı takdirde de bu özelliklerine katkı sağlayacağını hissettirerek! Sokak satıcısı bunu beceriksizce yaparken uzman endüstriyel satıcılar bunları çaktırmadan yapabilecek bilgi ve teknolojileri kullanırlar. Televizyon da bunlardan biridir. En salak tipler sergilenerek halka kendini zeki, çevik ve akıllı hissetmesi sağlanır. Reklamlarda ise hangi malları tükettiğimizde salak olmayacağımız gösterilir! Alkış makinesiyle nerede gülüneceğine bile yapımcılar karar verir. Alkışlayan seyirciye dahi ihtiyacı yoktur.