Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oturup düşünecek hiç zamanları yok. Şahane soma..
Reklam
Refahları yerinde; emniyetteler; hiç hastalanmıyorlar; ölümden korkmuyorlar; ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar; veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok; güçlü duygular hissedecekleri eşleri, çocukları ve sevgilileri yok; şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar. Herhangi bir sorun çıkması durumunda da soma var. Siz de tutup, özgürlük adına pencereden savurdunuz, Bay Vahşi. Özgürlük!" Güldü. "Bir de Deltaların, özgürlüğün ne olduğunu bilmelerini bekliyordunuz! Şimdi de Othello'yu anlamalarını bekliyorsunuz! Vah güzel çocuğum vah!"
2010 Zonguldak - 30 ölü Erdoğan: “Madenciliğin kaderinde var. Abartılıyor. AKP iktidarını yıpratma fırsatı yapılıyor.” 2013 Reyhanlı - 53 ölü Erdoğan: “Güçlenen büyük Türkiye’ye tuzak. 53 Sünni vatandaşımız öldü. Ölenler cennete gitti. 2013 Gezi - 6 ölü Erdoğan: “Polise emri ben verdim. Gezi sivil darbe girişimi. Arkasında faiz lobisi var.” 2014 Soma - 301 ölü Erdoğan: “Olağan şeyler. Bu isin fıtratında var. Madenciler şehit oldu. İstismar etmek isteyen aşırı uçlar var.”
Sayfa 164Kitabı okudu
Tarih öncesi şarap, Soma denilen içkiyle milattan birkaç bin yıl öncesine gider; o zamanlar Hindis­tan' da Veda ayinlerinde kullanılan, kurban törenleriyle ilgili mayalı bir içkiydi; sadece sihirli bir içki değil, aynı zaman­da çok güçlü bir tanrıydı. Bu "ölümsüzlük içkisi" asmanın şarabı değildi ama tanrısal bir bitkinin (Aslepias Acida) suyuydu; herhalde bazı psikotropik, hatta psikedelik özel­likleri olmalıdır. Bu soma içkisine Vena deniyordu.
Reklam
Çünkü bizim dünyamız Othello’nunkiyle aynı değil. Çelik olmadan araba yaratamazsınız; aynı şekilde sosyal çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsınız. Dünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. İnsanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de asla istemiyorlar. Refahları yerinde, emniyetteler, hiç hastalanmıyorlar, ölümden korkmuyorlar, ihtiras ve ihtiyarlıktan habersiz ve bundan da çok memnunlar. Veba gibi bir illet olan anne ve babaları yok, güçlü duygular hissedecekleri eşleri çocukları ve sevgileri yok. Şartlandırmaları uyarınca davranmaları gerektiği gibi davranmak zorundalar, herhangi bir sorun çıkması durumunda da Soma var.
Sayfa 219Kitabı okudu
"Ölmüşse artık bana neydi bundan. Ben öldükten soma herkesin beni unutmasını nasıl doğal buluyorsam, bunu da öylece doğal buluyordum. Onların benimle ilgileri kalmamıştı artık."
Sayfa 104Kitabı okudu
Öfkenizi yatıştıracak, sizi düşmanlarınızla uzlaştıracak, sizi sabırlı ve dayanıklı kılacak soma hep yanınızdadır. Geçmişte bütün bunları, sadece büyük bir çaba göstererek ve yıllar süren ahlak eğitimiyle başarabilirdiniz. Şimdiyse iki üç tane yarım gramlık tablet almanız yeterli. Artık herkes erdemli olabilmektedir. Ahlakınızın en azından yarısını, küçük bir şişede yanınızda taşıyabilirsiniz. Gözyaşlarından arındırılmış Hristiyanlık,işte soma bu.
Sayfa 236
Reklam
Yeni bir kuşak var, şu an liseyi tüketmekle, üniversite curcunasında sistem ne uygun görürse yöntemiyle bir meslek grubuna yönelmek üzere, dershanelere koşturuyorlar. Kimi salak mekânlarda toplanıp incir çekirdeğine eziyet muhabbetler ediyorlar. Ehliyetsiz ve çok hızlı araba kullanıyorlar. Birinci ve ikinci lig ayaktopu maçlarını sıkı sıkıya izliyorlar. Soma Linyit Spor’un averajını biliyorlar. O haftanın en tartışmalı penaltısını, günlerce ve dert edinerek uzun uzun tartışıyorlar. Kimi çok gürültülü müzikli barlarda buluşup, hiç bir şey konuşmadan, elde bira, birlikte dingildiyorlar. Çok bir şeyin hiç farkındalar. Tiyatroya gitmiyorlar. Sinemayaysa kimi çok moda Amerikan filimlerinde başrol oyuncularının nasıl giyindiklerini, nasıl davrandıklarını irdelemek için gidiyorlar, daha sonra onlar gibi giyinmeye, saçlarını onlar gibi taramaya, onlar gibi davranmaya özen gösteriyorlar. Kitap okumak gibi kötü alışkanlıkları yok. Ancak bir kitaptan söz edildiğinde, her konuda olduğu gibi, bu durumda da ahkâm kesmekten, topa girer gibi söze girmekten, topa vurur gibi, sözün gelişine yanıt çakmaktan hoşlanıyorlar. “Ben o kitabı gördüm!” gibi bir cümleyi sarfedebiliyorlar “Neyini gördün canım? Kitabın kapağını mı?” Kitap görücüye çıkmaz, alınır ve okunur. Kitabı bir kitapçı vitrininde ya da başka birinin elinde görmeyi, bu konuda yeterli bir görgü olarak kabullenebiliyorlar. Kitap okumamanın bir eksiklik olduğunu sezinleyenleriyse, oldukça kestirmeciler: “Kaç kitap okusam yeter?” diye soruyorlar. Okunması gereken kitap sayısını bir an önce tamamlayarak bu konudan kurtulmak istiyorlar.
Teknik olarak, alt sınıfların iş gününü üç ya da dört saate indirmek çok basit bir şeydir. Ama bu onları daha mutlu eder miydi? Hayır, etmezdi. Yüz elli yıldan daha uzun bir süre önce denenmişti. İrlanda'nın tamamında dört saatlik iş günü uygulanmıştı. Sonuç ne oldu? Kargaşa ve soma tüketiminde büyük bir artış, hepsi bu. O üç buçuk saatlik boş zaman bir mutluluk kaynağı olmaktan o kadar uzaktı ki, insanlar o boş zamandan kurtulmaya çalışıyorlardı.
"Soma" annelerine...
"İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu. Utanılacak bir cinayet… Birtakım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine, paralarına hiç bir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar. En büyük cinayet bu değil midir anne?"
“Kant, hayatı boyunca Königsberg'den yirmi kilometre öteye gitmemiş. Darwin, dünyayı dolaştıktan sonra, yaşamının geriye kalan kısmını evinde geçirmiştir. Marx, bir ik| devrim kışkırtması yaptıktan soma, kalan günlerini British fyfuseum'da geçirmeye karar vermişti. Büyük adamların özelliği, sakin bir hayat ve dışarıdan bakılınca hiç de heyecan verici görünmeyen zevklerdir.”
Soma'da 750 metre yeraltına inen Soma Holding, İstanbul Maslak'ta 191 metre yükseğe çıkmıştı.
Sayfa 251Kitabı okudu
1.120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.