Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
110 syf.
7/10 puan verdi
Yaşıyor musun bu hayatı, yoksa sadece seyirci misin?
Çarpıcı ve de ikonik bir girişe sahip kitabımız. Henüz okumayan birçok okur dahi bu satırlara aşinadır. Buna ben de dahildim. Ve bir ölümün ardından okununca daha bir etkileyici olduğunu söyleyebilirim bu satırların. Anne'nin ölümü ve defnedilmesi arasında geçen o anlar, ölmeden evvelki günlerine dair detaylar, bakımevinde geçen ömrün son
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021112,1bin okunma
Sahip Olmak yada olmak 2
→"Sahip olmak" kökenli davranış biçimi mülkiyet ve kazanç temellerine bağlı olduğu için, iktidara ulaşmak, hatta ona bağım- lı olmak tutkusundadır. Bir canlının egemenlik altına alınıp, de- netlenebilmesi ise, onun isteklerini kıracak bir şiddet kullanıl- masını gerektirir. Özel mülkiyet de, mallarımızı bizden almak isteyenlere karşı
Reklam
366 syf.
3/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Rahmetlik Erbakan hocamın bir sözü vardır: "Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü, doğruyla karıştırılması ve insanların daha kolay aldatılması ihtimali taşımaktadır." İşte bu eser, müellifin bazen selefi bir kafayla, bazen de adeta solcu bir kafanın İslam telakkisiyle Müslümanlara "gavura vurur
Vahiyden Kültüre
Vahiyden KültüreCelaleddin Vatandaş · Pınar Yayınları · 1991373 okunma
Bu yolda ilk kapı tövbedir. Günahlarını fark edip acziyetini kabul eden kul, affini istiyor. Allah bunun karşılığında kulunu çeşitli şeylerle imtihan ederek tövbesinde samimiyetini sınıyor böylece kişi sabır denen merhaleye ulaşıyor. Sabır öy- le bir menzil ki, tövbede sebat etmekle kalmıyor ayrıca hayır yollarını arıyor, ibadetle, amelle nefsinin
- Hz. Aişe’nin (ra) Lakapları - Lakap bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci bir isim; kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad anlamında lakap güzel görülmüş. Ancak inananların birbirlerine çirkin lakaplara çağırılmaları Kur’an-ı Kerim’de yasaklanmıştır. (el-Hucurat,49/11) •Ümmü’l-Mü’minin; Müminlerin Annesi
Hiçbir Şahsa yada Kişiliği Kınamak Değil Niyetim.
Hiçbir Şahsı yada Kişiliği Kınamak Değil Niyetim, bu konuda evvela anlaşılmak isterim. Ne tür sapıklığın yada fuhşiyatın içinde olmanız konusu beni, kirinizi bulaştırmak istediğinizde ilgilendirir. Hayat bizlere Rabbimiz tarafından verilmiş ve en büyük şükrü hak eden bir nimettir, her nimet külfeti iledir. Hayat nimetinin külfeti helal daire içerisinde kalmaya çalışmaktır. Toplum olarak, birbirimizi anlamak birbirimize saygı duymak bir mecburiyettir. Kimse Kimsenin İman Terazisi Değildir. Burada Kimsenin İmanına Terazi Olmam, Ama benim alanımda yada saygı duymak zorunda olduğunuz bir alanda bir sapkınlığın öncüsü olamaz yada kirinizi bulaştıramassınız. Toplum olarak nefsin kölesi olduğumuz için Hayat nimetinin güzelliklerini kaçırdık. Şehvete köle olduk sevgiden nasipsiz kaldık satırlara sevgi dolu şiirler dökülmüşken şimdi yerini şehvet kokan cümleler aldı. Kadın erkek fark etmez sevginin ne olduğunu şehvete köle olarak unuttuk. Şehvet olmadan sevmenin, şiir yazmanın mümkün olacağını ne yazık ki unuttuk. Şu platform diğerleri gibi şehvetsizdir diye düşünürdüm burayı bile şehvetine köprü yapanlar var. Hayat herkes için birgün son bulacak kiminin kalbinde sevgimiz, kiminin kitaplığında kitabımız, kiminde ise şiirlerimiz kalacak. Hayatı şehvetsiz Sevgi ile de yaşamak mümkün bunu birgün anlayacağız ya yaşarken ya da ölürken ama ölürler sevemez, şiir yazamaz birgün anlayacağız... Saygı ile yazdım Saygı İle OKU
Reklam
"Ümit mi? Ümit en son kötülüktür!" " Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladık. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır"
Sayfa 103Kitabı okudu
248 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalar İngiliz yazar Doris Lessing, çocukluğunun önemli bir kısmını Afrika'daki İngiliz sömürgelerinde geçirmiş. Buradaki gözlemlerinden beslenen yazar ırkçılık ve sömürü konularını eserlerinin çoğunda işlemiş. Toplumun kadına bakışı da özellikle ele aldığı konulardan. Bu ilk romanında yazar, mutsuz bir çocukluktan sonra kendince mutlu
Türkü Söylüyor Otlar
Türkü Söylüyor OtlarDoris Lessing · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023412 okunma
Sabahın erken saatlerinde altmış genç insan, ikişer ikişer bağlanmış olarak hapishanelerden çıkarılır. Lakin Fouché'nin ifadesiyle "fazla ağır" çalışan giyotine götürülmez, dışarıya, Rhône'un öte yakasındaki Brotteaux Ovası'na çıkarılırlar. Kurbanlar alelacele kazılmış, birbirine paralel mezarlara bakarak kaderlerini ve on adım ötelerine dizili toplardan da kitle katliamının yöntemini tahmin edebilirler. Bu savunmasız insanları bir araya getirirler, haykıran, titreyen, ağlayan, tepinen, boş yere kendini korumaya çalışan biçare bir insan yığını olarak bağlarlar. Bir komut işitilir ve korkuyla titreyen insan kitlelerinin üzerine topların ağzından, bu ölümcül yakınlıktaki mesafeden, solukları duyulacak kadar yakından şarapnel yağdırırlar. Bu ilk yaylım ateş kurbanların tümünü birden öldürmez elbette; kiminin sadece bir kolu ya da bacağı parçalanmıştır, kimilerinin bağırsakları deşilmiş, hatta birkaçı tesadüfen sağlam kalmıştır. Ama büyük bir kaynak gibi fışkıran kan mezarlara doğru akmaktayken ikinci bir komutla süvariler kılıçları ve tabancalarıyla geri kalan kurbanların üzerine atılır; korkudan titreyen, inleyen, haykıran ama kaçamayan insan sürüsünün arasına dalar, son hırıltılı sesler kesilinceye kadar, keser biçer, vururlar. Cellatlar, kadavraları çıplak ve parçalanmış halde toplu mezara gömmeden önce bu katliamın ödülü olarak henüz soğumamış altmış cesedin elbiselerini ve ayakkabılarını çıkarırlar. Bu, gelecekte Hıristiyan kralının nazırı olacak Fouché'nin ünlü darbelerinin ilkidir...
Sayfa 62 - Can Yayınları
Hemen herkesin çevresinde oldukça inatçı yapıda ve hırslı insanlar vardır. Belki siz de böyle birisinizdir. Mesela bu insanların sözlüklerinde "vazgeçmek" diye bir kelime yoktur. Her mücadeleyi son ana kadar sürdürürler. Bazıları ise mücadelede çok erken pes ederler. "Ben zaten bunu beceremem, boşuna kasmaya gerek yok" diye. Bu kişilerin farkı tam olarak nere- den kaynaklanmaktadır? Aslına bakarsanız bu işin temelinde genetik vardır, yetiştiği aile yapısı ve çevresel etkenlerin rolü de çok büyüktür. Peki, her şeye karışan mikrobiyotamızın, bu konuda herhangi bir etkisi bulunmakta mıdır?
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.