Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“- Gözlerin sonsuza dek aynam olabilir mi? - Mukadderat. - Yani, evet? - Belki, bilmiyorum. Lakin henüz çok erken. - Lakin ela gözleriniz kadar aydın bir ayna bulabilmek.. bu sizce mümkün mü?”
Evet, kadın olmak başlı başına bir ihtilaldi. Her gün bir zihni fethedip varlığını olduğu gibi kabul ettirmekle geçen, seni etten oluşmuş bir dekolte olarak görme eğilimindeki ahmaklara sınırlarını bildirmekle devam eden, gündelik ama sonsuza kadar süren bir ihtilal. Direnişin ta kendisiydi!
Reklam
+ İyileşme faktörümü kaybettim evet. Ama bunun iyi bir tarafı da var. Artık yaşlanabileceğim. - Neden yaşlanmak isteyesin ki? + Çünkü başka risk olmayacak. Bir daha korkunç bir şey yapıp kendime onu telafi etmek için sonsuza kadar vaktim olduğunu söylemeyeceğim. Hayır. Tüm tercihlerimin önemli olduğu tek bir ömrüm olacak.
Huzur için katılmıyorum ama mutluluk için evet
_ Mutluluk denen şeyin bir ömür olduğunu, seni kavrayıp alıp götürdüğünü, sonsuza kadar sürdüğünü, çok büyük, çoook büyük olduğunu sanıyor insanlar. Bu yüzden bekliyorlar, çok bekliyorlar, bazen bir ömür bekliyorlar. Oysa mutluluk denen şey an meselesi. Kısacık anlar, küçük zamanlarda saklı. _
Evlilik Üzerine
Daha sonra El Mitra tekrar konuştu: "Peki evlilik, üstadım?" O da şunları söyleyerek cevapladı: Birlikte doğdunuz ve sonsuza kadar birlikte olacaksınız. Ölümün beyaz kanatları hayatınızı dağıttığında birlikte olacaksınız. Evet, Tanrı'nın sessiz hafızasında bile birlikte olacaksınız. Ancak bırakında birlikteliğinizde mesafeler olsun. Birakın, dans etsin gökteki rüzgârlar aranızda. Birbirinizi sevin, ancak sevgiyle zincirlemeyin kendinizi. Bırakın, ruhlarınızın kıyıları arasında hareket eden bir deniz olsun aşk. Doldurun birbirinizin tasını, ama içmeyin sakın ha aynı tastan! Ekmeğinizi verin birbirinize, ama yemeyin aynı ekmekten. Dans edip şarkı söyleyin birlikte ve eğlenin, ama yalnız olun ikinizde. Tıpkı bir udun, aynı melodiyle titrese bile ayrı duran telleri gibi. Kalbinizi verin, ancak teslim etmeyin birbirinizin eline. Zira yalnızca hayatın avcuna sığar yürekleriniz. Bir arada durun, ancak çok yakın olmayın birbirinize. Zira tapınağın sütunları ayrı durur ve meşe ağacıyla servi büyüyemez birbirinin gölgesinde.
Korkunç bir anı
Sabahleyin uyandım, sanırım saat sekizdi, oda tamamen aydınlıktı. Ansızın uyanmıştım, bilincim yerindeydi ve birden gözlerimi açtım. O, masanın yanında duruyordu ve elinde de tabanca vardı. Uyandığımı ve ona baktığımı fark etmedi. Birden elinde silah bana yaklaştığını gördüm. Hemen gözlerimi kapattım. Uyur numarası yapmaya başladım. Yatağıma
Reklam
"Evet kadın olmak başlı başına bir ihtilaldi. Bir zihni fethedip varlığını olduğu gibi kabul ettirmekle geçen, seni etten oluşmuş bir dekolte olarak görme eğilimindeki ahmaklara sınırlarına bildirmekle devam eden gündelik ama sonsuza kadar süren bir ihtilal!"
Sayfa 262Kitabı okudu
İşte, artık ne bir çiçek, ne bir koku kalmış...
Eylül artık her şeyin, her ümidin bittiğini, buna katlanmak gerektiğini anlamaktan doğan bir korku ile ağlıyor. Ne renk, ne koku. Henüz renk ve koku bitmemiş, fakat baharın renklerinin bolluğu hissiz bir şekilde çekilmiş, tekrar geri dönmemek üzere gitmiş. Geri döner gibi görünse bile, hemen yine solup kararan hırçın, boş arzularla o kadar
Evet, kadın olmak başlı başına bir ihtilaldi. Her gün bir zihni fethedip varlığını olduğu gibi kabul ettirmekle geçen, seni etten oluşmuş bir dekolte olarak görme eğilimindeki ahmaklara sınırlarını bildirmekle devam eden, gündelik... ama sonsuza kadar süren bir ihtilal. Direnişin ta kendisiydi!
- Beni hatırlayacak mısın? - Evet. Ya sen? - Hatırlayacağım. Elveda! - Sonsuza kadar elveda!
Reklam
"O zaman bir yıl," dedim. "Bu benim sınırım." "En azından iki yıl ver." "Hiç şansın yok. On dokuzum da yaparım ama kesinlikle yirmiye kadar dayanamam. Eğer sonsuza kadar geç olacaksan, ben de olacağım." Bir dakika kadar düşündü. "Tamam. Zaman sınırlarını unut. Eğer benim seni değiştirmemi istiyorsan, o zaman tek bir şartı yerine getirmen yeterli." "Şart mı? Ne şartı?" Gözleri dikkatliydi ve yavaşça konuştu. "Önce benimle evlen." Ona baktım, bekliyordum... "Evet. Can alıcı nokta ne?" İçini çekti. "Egomu zedeliyorsun, Bella. Sana evlenme teklifi ettim, bunun şaka olduğunu mu düşünüyorsun?" "Edward lütfen ciddi ol." "Ben yüzde yüz ciddiyim." Bana bakan yüzünde şaka yapar gibi bir hal yoktu. "Ah hadi, daha sadece on sekiz yaşındayım." "Tamam, ben de yaklaşık olarak yüz on yaşımdayım. Artık kendime çeki düzen verme vaktim geldi."
"Evet, ölüm de var ama belki sonunda mutluluk ve zafer senin olur. Tüm bu ihtimalleri bırakıp burada sonsuza kadar şarkı mı söyleyeceksin"
Sayfa 331Kitabı okudu
Buradan bakınca tuhaf bir hafifliği var dünyanın. Hiçbir ateş sonsuza kadar yakmıyor. Zaman ve sancıya dayanmanın en basit yolu, sonunda muhakkak geçeceğini unutmamak. Evet her şey geçiyor. Sevmek bile, acı çekmek bile, yaşamak bile, dünya bile, azalmayı dahi beklemeden bitiveriyor. Ağrı diniyor.
Sayfa 311Kitabı okudu
Beni öldürmeyen her şey daha güçlü kılar.”1 Evet, ama... Mutluluk düşleri kurmak ne kadar da zor. Bütün, bunların ezici ağırlığı. En iyisi sonsuza dek susmak ve geri kalana yönelmek.
1.431 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.