Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sizin hareketleriniz, meselenin bir parçası olabilir Kim bilir kaç tartışmadan sonra, "Bu nasıl oldu? Her şey kontrolden nasıl çıktı?" diye hayret etmişsinizdir. Önemsiz bir tartışmanın şiddetlenerek, bir ilişkinin sona ermesine ya da bir çalışanın işinden atılmasına, nasıl neden olduğunu bir türlü anlayamazsınız. Böylesine olumsuz
"Hiç kimseye yüzde yüz söz vermek âdetim değil."
Reklam
...Ve bütün şekilleriyle putperestlik, yani zihinsel suretlere, anlamlara ve idelere şahsiyet vermek. Elbette bu önce sembolik olarak söz konusudur, ama sonra sıradan halkın nezdinde asalet kazanıyor, kökleşiyor; nitekim sıradan bir insanın nazarında haremdeki mezar kutsallık kazanır ve bu kişi onu öper.
Sayfa 44 - FecrKitabı okudu
327 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
“Tarih boyunca din, dinsizliğe karşı değil, dine karşı olmuş ve dinsizlikle değil, din ile din savaşmıştır..” aslında bu söz özünde tüm kitabın vermek istediği mesaji içeriyor. Kitap genelde bütün insanlığa özelde ise Müslümanlara “Din” kavramının ne olduğu ve hangi anlamları içerdiğini anlatıyor. Ancak kitabı kesinlikle klasik bir dini bilgi
Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz
Dine Karşı Din / Anne Baba Biz SuçluyuzAli Şeriati · Fecr Yayınları · 20091,334 okunma
Sahih Bir Gelecek İçin Sahih Bir Geçmiş Tasavvuru Şart mıdır?
Ünlü Osmanlı düşünürü Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702), mensup olduğu İslam-Osmanlı felsefe-bilim geleneğini takip ederek insanın doğduğunda insan-olma durumundan kaynaklanan yetileri dışında hiç bir bilgi'ye sahip bulunmadığını; başka bir deyişle "insanın ilk fıtrat anında boş olduğunu" söyler ve duyular aracılığıyla dış-dünya'yla
Sayfa 146Kitabı okudu
Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır,bir yargıdır, bir söz vermedir. Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirini ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi.Duygular gelip geçicidir. Eyleme yargı ve karar karışmamışsa o duygunun ölünceye dek süreceğini nasıl bilebiliriz?
Reklam
1000Kitap İstanbul 16. Buluşması Gerçekleşti
1000kitap İstanbul Okuma Grubu olarak 16. toplantımızı özel bir mekan olan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze ve Kütüphanesi’nde gerçekleştirdik. “Yaşadığım Gibi” adını taşıyan hatıralarında "Hayatımın hangi devrinde edebiyatçı olmağa karar verdim? Bunu pek söyleyemeyeceğim. Günün birinde kendimi edebiyattan başka bir işe yaramaz buldum.”
İşimiz çok güç. Çünkü işimiz insanoğlunun acıma duygusunu uyandırmak. Gerçi insanların acıma duygusunu uyandırabilecek birkaç şey var, var da, işin kötüsü, bunları birkaç kez kullandınız mı, hemen etkisini yitiriyor. Neden derseniz, insanoğlu canı istediği zaman taş yürekli olabiliyor. Örneğin, sokağın köşesinde dikilen kolsuz bir adamı gördü diyelim. İlk defasında irkilip ona on Penny verebilir. İkincisinde de belki beş Penny. Ama üçüncüsünde soğukkanlılıkla tutup adamı polise teslim eder. Manevi değerler açısından da durum böyle.(Sahne yukarısından, üzerinde "Vermek almaktan daha hayırlı" 17 yazılı bir pankart iner.) İstediği kadar göz alıcı, etkileyici yazılmış olsun; çabucak modası geçtikten sonra, bu öğütler neye yarar? Sözgelimi İncil'de de insan yüreğine dokunan üç beş söz var. Ama bunları kullanıp bitirince, aç kalmak işten değil. Nah işte şu "Ver ki Tanrı da sana versin" sözü. Şuraya asalı daha üç hafta oldu, hemen bayatladı. Müşteri yenilik ister. Dönüp yine İncil'e bakacağız, ama o daha ne kadar işe yarar bilinmez.
180 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Ona Dualarını Sor!
Bazı kitaplar yalnızca bir moladır hayatınızda. Ne büyük hisler uyandırır, ne öğüt verir, ne de hayatınızı değiştirir. Yalnızca bir bahar rüzgarı gibi teninizi gıdıklayarak geçer ömrünüzün o birkaç saatinden. Yalnızca okursunuz üzerinde fazlaca oyalanmadan, yorulmadan. Yine de içinizi ısıtır, kalbinizi yumuşatır. Bu kitapta öyle bir kitap. Çok
Dualar Kalıcıdır
Dualar KalıcıdırTuna Kiremitçi · Doğan Kitap · 2007355 okunma
Reklam
"Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan çok şey istedikleri için... Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil... Erkeklerin öyle bir bakışları, hulasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki... Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şakınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafiidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek... Biz istemeyiz, kendiliğimizden bir şey vermeyiz... Ben bunu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musunuz?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.