Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benden sana ata yadigârı olsun işte şu söz; Gerek bin yaşında ol gerek on sekiz. Bir gün öleceksin, bırak iyi adınla iz. Göçün arkasında tertemiz bir eser kalsın senden geriye. Gideceğin yer kadar bıraktığın yurtta mühimdir çünkü.
Sayfa 65
Peki ben?
"Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden Soruversem: Haberin var mı öleceğinden?" Kısakürek Necip Fazıl. Sahi ne çok insan var. Öleceğini günde bir kez olsun düşünmeyen insanın kalbi kararmıştır vesselam. O kararmış kalbine dünya sevgisi dolmuştur vesselam. Kalbine dünya sevgisi dolan insan, âhireti unutmuştur vesselam. Peki ben?
Reklam
Bir türlü öğrenemedik şu tabiatı. Bu yüzden ölüp gidiyoruz işte.
Şu an Ne kadar uzağında gibiyim Kendimin.
"Erken kalkmıştım, aylaklık ederek var olmaya ha­zırlanıyordum. Odamda bir aşağı, bir yukarı yürüyor, yüksek sesle birbirinden kopuk, kopuk olduğu kadar da olmayacak şeyler düşlüyordum - bir türlü başlayamadı­ğım işler, tesadüfen gerçekleşmiş imkânsız tutkular, vak­tiyle yapılsaydı uzun ve doyurucu olacak sohbetler. Ne huzurdan ne yücelikten nasiplenmiş bu dalgınlıkla, amaçsızca, umutsuzca gezindikçe adımlarım bu özgür­lük sabahını yıpratıyor, alçak sesle, bağıra bağıra telaffuz ettiğim cümlelerim, yalnızlığımın yalın dehlizlerinde ço­ğalarak yankılanıyordu. İnsan kişiliğim, dışarıdan su katılmamış bir komedi gibi görünüyordu; içerden bakıldığında insana özgü olan her şey gibi."
. Kur'ân bizim habl-i necatımız/kurtuluş ipimiz, sefine-i Nuh'umuz/bizim için şu fitne tufanın içinde Hz. Nuh'un gemisi gibidir. .
Sayfa 127 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Milattan dört yüz yıl önce Platon'un gece saatini -geceleri bir flüt sesiyle saatleri bildiren bir çeşit su saati- icat ettiği günden beri, bu bilim neredeyse yerinde saymıştı.
. Ne kadar zaman oldu sırların, âyetlerin, alametlerin geçit töreni yaptığı şu gökyüzüne başını kaldırıp da hakikati arayan bir kul gibi bakmayalı, yaratılışın ihtişamına aklınla ve gönlünle akmayalı? .
Sayfa 126 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
- A'RÂF SÛRESİ -
Biz her insanın ruhunun derinliklerine, Peygamberler aracılığıyla ulaştırılan vahiy ve bu doğrultuda yaşanan hayatın etkisiyle Rabb'ini tanıyıp emirlerine itaat etme duygusunu yerleştirdik Kİ, MAHŞER GÜNÜNDE “BİZİM BUNDAN HABERİMİZ YOKTU!” DEMEYESİNİZ!. YÂHUT başka bir bahane öne sürerek, “ASLINDA ALLAH'A ORTAK KOŞANLAR ATALARIMIZDI; BİZ İSE, ONLARIN İZİNDEN GİDEN ve yaptıklarını taklit eden BİR KUŞAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİK. ŞU HÂLDE, BÂTILA SAPLANANLARIN İŞLEDİKLERİ YÜZÜNDEN BİZİ DE Mİ HELÂK EDECEKSİN?” DEMEYESİNİZ DİYE, doğru yolu rahatlıkla bulmanızı sağlayacak imkanlarla sizleri donattık. Böylece, hangi olumsuz şartlarda yetişmiş olursa olsun her insan, aklını vahye teslim ettiği sürece, doğruyu eğriyi birbirinden ayırt edebilecek, kendisine tebliğ edilen hâkikati kabullenmekte zorlanmayacaktır. İŞTE BİZ, BELKİ Rab'lerine DÖNERLER DİYE, AYETLERİ BÖYLE AYRINTILI OLARAK AÇIKLIYORUZ! (172. - 173. ve 174. Ayetler)
olağan üniversite öğrencisi yaşamından onu özetleyen şu sonucu çıkaracaktır: Bu yaşam genel olarak tüm kalıcı hazların, yüksek ve temiz sevinçlerin boş heveslere feda edilmesinden ibarettir. Kendi­ni özgürleşmiş gösterme hevesi, birahaneleri haykırışlar ve şamatayla doldurma hevesi, ayyaş gibi içme hevesi, caka satmak için eve sabahın ikisinde dönme hevesi, kendini her yerde kadınlarla -yarın aynı kadınları en az kendisi kadar bunu satnaktan gurur duyacak başkalarının yanında göre­cektir- birlikte gösterme hevesi ...
Reklam
Damla-deniz eni sudur, boyu su Gökte yiyor, yerde yiyor suyu su Uykular cehennem, cinnet kuyusu Hangi düşün neresini yazayım.
Gözünü seveyim, şu sabır ne kadar iyi bir şey!
Sayfa 134Kitabı okudu
" Ah şu belirsizlik , nasıl da canımı yakıyor şimdi..."
"şu kadarını söyleyebilirim ki, tüm muazzam - ve korkunç - öykülerde olduğu gibi, onun öyküsü de sevgiyle başladı;"
"Köylere kitap götürmek, çöle su götürmek gibidir"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.