Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bu bir peri masalı değildi, mutlu bir roman hiç değildi; bu sadece bir lanete kurban gitmiş tutkulu bedenlerin esaretini anlatan bir dramaydı..."" Kitap tam olarak ben dark temayım diye bağırıyor! Ki zaten öyleydi. Gizemli, ufaktan gerilim, aşk ve azıcık fantastik. Psikolog olan Ezel, bir gün bir telefon alıyor ve ünlü iş adamı kendisinden kızını tedavi ettirmesini istiyor. Fakat tedaviyi şehirden uzak bir kalede kızla beraber kalarak yapması gerek. Ezel ilk başta kabul etmek istemese de sonradan o kaleye gidiyor. Olaylar Ezel'in kaleye ilk günden gelmesiyle başlıyor. Konusu cidden çok ilgi çekici ve alışılmışın dışında. İnsanda merak uyandırıyor ki zaten kitapta bazı yerler var insanı Ürpertiyor. Kitabı erkek karakter Ezel'in gözünden okuyoruz. Hastası ve kitabın ana kadın karakteri olan Karmen ile ilişkisinin çok hızlı geliştiğini düşünüyorum. Ezel'in bazı davranışlarını sevemedim. Umarım ikinci kitapta kendine gelirsin Ezel! Karmen yıllardır çoğunlukla kalede yaşadığı için bazı şeylere karşı ilgisi yok ve bilmiyor bu durumu çok sevdim saf halleri çok tatlıydı. Kitapta bir karakter daha var ama işin olayı o olduğu için onun hakkında bir şey söylemek istemiyorum. İşin gerilimi orda. Genel olarak kitabı heyecanla okudum. Değişik bir tarzı vardı. İkinci kitap daha heyecanlı ve aksiyonlu geçecek gibi ;) Merakla beklemekteyim
Hastaneye yatmayı gerektirecek derecede ağır depresyon ya da diğer karmaşık ruhsal bozukluklar dışında, hastalarımı psikiyatra yönlendirmek konusunda isteksizimdir. Söz konu￾su bireysel psikiyatrların yetenekleri veya niyetleri değil, psiki￾yatrinin geldiği noktanın durumu ve psikiyatrik ihtisasın gele￾cekteki uygulayıcılara sağladığı eğitim
Reklam
Yara iyidir. İnsanı yıkımdan haberdar eder. İçteki tersliği dışa çıkartır, tedbiri, tedaviyi mümkün kılar. Ahlaki yaralanma sonucu hissedilen yaralar da bir haberdir. Bir tedavi çağrısıdır. İnsanın toparlanması; inançlarına doğrularına, değerlerine uygun davranması; yanlışlarını hatalarını günahlarını telafi etmek için bir rahmet acısıdır.
Şimdi bize öğretilen bir tıp notasyonu var, bundan çok şey öğreniyorsunuz. Pozitif bilimin getirdiği bir şey bu, sorunu saptamak, yani teşhis koymak, çözüm bulmaya çalışmak, yani tedavi etmek, sonra sürekli gözetim, denetim, duruma göre tedaviyi değiştirmek. Böyle bir sistematiği var bunun. Yani bu hasta olunca da böyle, başka bir sorunla
Sayfa 23 - deKitabı okudu
Türkiye'de ise madde tedavisinin süresi çok kısa Avrupa ortalamasının onda biri kadar psikoterapi neredeyse hiç yok kişiye özel tedavi hizmetlerinden söz etmek olası değil dolayısıyla tedaviden anlaşılan ilaç yazıp göndermekle sınırlı görüştüğüm madde bağımlıları ve aileleri arasında devlet veya özel farketmez Türkiye'de uygulanan tedavi biçimlerinin kapsamı ve yöntemine dair hiçbir olumlu görüş yok özel merkezlerde uygulanan tedaviyi "vurgun" Amatem'lerde uygulanan tedaviyi ise "göstermelik" olarak değerlendiriyorlar.
Eğer bir hasta size gelmişse, mutlaka sizden alacağı bir şey vardır. Siz bir doktorsunuz ve ona, gerçekten ihtiyaç duyduğu tedaviyi sunmalısınız. Bakın doktor, hastanız sizi kusursuz olduğuna ikna edebilir ve kusursuzluğunu onaylamanızı istiyor olabilir. Eğer ona bu istediğini verirseniz, tedavi etmek yerine hastalığını uzatmış olursunuz. Buna karşılık, kusurlarını görmeye ve kusurlu görünmeye tahammül etmeyi öğretirseniz, onu tedavi etmiş olursunuz.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Sebebin şartları tamam olunca müsebbeb, sebebi tâkip eder. Bütün bunlar, doktorun ve ilacın tesiri değil, sebepleri yaratan Allah'ın tedbiri iledir. O'nun hikmetinin hükmü ve kudretinin kemâli ile meydana gelirler. Tabibe ve devâya değil, bunlara bu imkânları bahşeden Allah'a güvenerek ilaçları kullanmak, tevek küle münâfi değildir. Rivâyete göre Mûsâ aleyhisselâm Allahu Teâlâ'ya: "Ya Rab, dert ve derman kimdendir?" diye sorar. Allahu Teâlâ: -"Bendendir." buyurur. Mûsâ aleyhisselâm: -"O halde doktorlar ne yaparlar?" deyince Allahu Teâlâ: -"Paranızı alır gönüllerinizi hoş ederler. Tâ ki benim hükmüm gelinceye kadar. Benim hükmüm ya iyi olmanız yâhut da ölmenizdir." buyurdu. Demek ki tedâvi ile beraber tevekkülün mânasi, celb-i menfaat ve def-i mazarrat bölümünde anlatıldığı gibi, ilim ve hâl ile tevekkülden ibârettir. Yoksa baştan tedâviyi terk etmek, tevekkülde şart değildir.
Sayfa 866Kitabı okudu
Bugün anlaşıldığı anlamıyla hayat ve hayatın varsayılan yaratıcılığı, iktidar ve şiddetin ortak pay­dasıdır; öyle ki şiddet, yaratıcılık gerekçesine dayanılarak haklılaştırılır. Bu konularda, özellikle ayaklanmalar konu­ sunda bugün yürütülen tartışmalarda yaygınlıkla karşımıza çıkan organik eğretilemeler (örneğin ayaklanmanın belirti olarak ortaya çıktığı "hasta toplum" nosyonu, ateşin hasta­lık belirtisi olması gibi) sonuçta şiddete açılır. Bu yüzden "kanun ve nizam"ı tesis etmek için şiddete dayalı yöntem­ler önerenlerle şiddet dışı yöntemler önerenler arasındaki tartışma, hastalarının ameliyatla tedavi edilmesini savunan­lara karşılık ilaçla tedaviyi savunan doktorlar arasındaki tartışmalara dönmektedir giderek. Hastanın ne kadar hasta olduğu varsayılırsa, cerrahın son sözü söylemesi olasılığı o kadar artacaktır. Dahası, siyasal terimler yerine biyolojik te­rimlerle konuşmayı sürdürdükçe, şiddeti yüceltenler, inkar edilmesi mümkün olmayan şu gerçeği yüzümüze çarpacak­ lardır: Doğanın hanedanlığında yıkım ve yaratış, doğal sü­recin iki yanından ibarettir; öyle ki kolektif şiddet eylemi, içkin cazibesinden bütünüyle ayrı olarak, insanlığın kolek­tif yaşamı için doğal bir önkoşul gibi görünebilir; tıpkı hay­vanlar aleminde türün idamesi için mücadelenin ve yaşa­mın sürmesi için şiddetli ölümlerin doğal önkoşullar olma­sı gibi...
Tıbbi tedaviyi reddetmek her yetişkinin temel haklanndan biridir. Bir yetişkini arzusu hilafına tedavi etmek tecavüz suçu kapsamına girer
— Vahit Bey, anladığım kadarıyla ağır bir depresyonunuz var. Zor ve ıstıraplı bir hastalıktır bu. Önce insanların umutlarını kırar, yaşama sevincini yok eder. Sonra yavaş yavaş ruhsal çöküntü baş­ lar. Ağır bir karamsarlık, olumsuz duygu ve düşünceler egemen olur. Kişi her konuda pişmanlık ve suçluluk hisseder. Kendine olan saygı­ sı biter.
Reklam
fizik tedavi,Fizyoterapist
Bu ara bende uyku durak yok. Bir yandan da kurumdaki işleri ihmal etmek istemiyorum. Ne de olsa kurum bunun için bana para veriyor. Derken sıra fizik tedavi faslına geldi. İlk bir ay bu tedaviyi hastanede yaptılar ama sonra eve çıkardılar oğlanı. Her gün fizik tedavi için oraya gidip gelmek zor. Neyse, aletlerle yapılacak kısmı bitince Gülnaz hemşire öğrendi ne yapılacağını. Şimdi de o bu hareketleri yaptırıyor oğlana.
Sayfa 369Kitabı okudu
"Şimdi bize öğretilen bir tıp nosyonu da var, bundan çok şey ögreniyorsunuz. Pozitif bilimin getirdiği bir şey bu, sorunu saptamak, yani teşhis koymak,çözüm bulmaya çalışmak, yani tedavi etmek, sonra sürekli gözetim,denetim, duruma göre tedaviyi değiştirmek. Böyle bir sistematigi var bunun. Yani bu hasta olunca da böyle,başka bir sorunla karşılaştığınızda da böyle,hep bir çıkar yol arıyorsunuz."
EY OĞUL! Sana sekiz öğüdüm var. Yarın kıyamet günü ilminin senden davacı olmaması için bunları kabul et. Bunlardan dördüyle amel et, dördünü de terket. 1-) Terketmen gereken dört şeyden ilki: Gücün yettiği kadar, kimseyle herhangi bir mevzuda münakaşa yapmaktan sakın. Münakaşa; riya, haset, kibir, kin, düşmanlık, böbürlenmek gibi bütün kötü
Abdestte yüzün yıkanmasında tıbbi faide çoktur. Yeni yeni yazılan tıp kitapları, yüzü teşkil eden etlerin, yüzün yıkanması ile olgun ve dolgun şekle girmesi dimağda hasıl olan ağırlığın izâlesi, tıbbi tâbiri ile kan deveranının tanzimi ve yorulmuş olan azânın hafiflemesine sebebiyet verir. Deri insan makinesinin emniyet sübabıdır. Bu sübabı muhafaza için en güzel vasıta sudur. Su deriyi kuvvetlendirmek ve çehreyi sıhhatte kılmak için en güzel vasıtadır. Vücudun her tarafında olduğu gibi, bilhassa açık yüzün devresinde faaliyette mikroplar vardır. Ve burnun iki kabarcık yerlerinde toplanan mikropları su ile tedavi etmek, Hıfzısıhha âlimlerinin beyanlarındandır. İşte abdestte beş vakit yüzün yıkanması insana bu tedaviyi yapmış olur. Herkesin de malumu olduğu veçhile yüz yıkandıkça, insana başka bir zindelik gelir ki, onun sebebi de budur. Ayrıca insanın gözüne şifası da vardır. Zâfiyet kesbetmiş gözler suyun tesiri ile kuvvet bulur, sıhhate erer. Bu suretle yüzün ve gözün abdestteki yıkanması yorgunluğu almak, kan devrini tanzim etmek gibi adele üzerinde tıbbî tesirleri çoktur.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.