Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Din ve politikada ise tam tersi söz konusudur; bilimsel bilgi denebilecek hiçbir şey olmadığı halde, herkes dogmatik bir inanca sahip olmaya kendini zorunlu hisseder ve bu inancın açlık, hapis, savaş pahasına desteklenmesi ve farklı düşüncelerle tartışmalı rekabetten korunması gerektiğine inanır. Eğer bu konularda insanlara geçici olarak bilinemezci düşünce yapısı benimsetilebilseydi çağdaş dünyadaki kötülüklerin onda dokuzuna çare bulunabilirdi. Savaşlar da olan olanaksız olurdu; çünkü her iki taraf da hataların karşılıklı olduğunu görürdü. Zulüm sona ererdi. Eğitim zihni daraltmayı değil, genişletmeyi amaçlardı. Kişiler, yöneticilerin irrasyonel duygularını kabul ettikleri için değil, o işin ehli oldukları için işe alınırlardı. Rasyonel kuşku tek başına, eğer oluşturulabilseydi, kıyamet öncesinde geleceğine inanılan, Incil'deki bin yıllık refah çağını getirmeye yeterli olabilirdi.
''Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir.Ama şimdiki gibi yetersiz,ilkel,ezberci,kaderci,çağdışı medrese,cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan,iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi.Ankara hükümeti bunu yapmazsa,bizi yine Osmanlının akıbetine mahkum etmiş olur. Bunca acı da boşa gider.''
Sayfa 340 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi. Ankara bunu yapmazsa, bizi yine Osmanlının akıbetine mahkûm etmiş olur. Bunca acı da boşa gider.
Hepsi birden konuşmaya ve kimlerin neler yaptığını ağlayarak anlatmaya başladılar. Küllenmiş acılar yeniden alevlenmişti. Köydeki hainlerin sayısı çok değildi ama anlatılanlar, akıncıların mide sini bulandırdı. Birçok köyde, kasabada, çok olmasa bile, bunlar gibi satılıklar ya da gönüllü işbirlikçiler eksik değildi. Akıncılar bunlara 'Müslüman gâvuru' diyorlardı. Teğmenin, bu çürümüş insanlardan dert yandığı bir yönetici, "İyi ki bu savaş oldu da ne durumda olduğumuzuanladık, bu hastalığın farkına vardık.." demişti, "..yalnız köylerde değil ki, şehirlerde de hayli çürük var. Hele İstanbul yönetimi çürük dolu.Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi. Ankara hükümeti bunu yapmazsa, bizi yine Osmanlının akıbetine mahkûm etmiş olur. Bunca acı da boşa gider. Akıncılar hainleri biraraya toplamışlardı. Zorbalıkları, korkunçlukları, meydan okuyuşları yok olmuştu, soğuk sudan çıkmış köpek yavruları gibi titreşiyorlardı. Muhtarı ve suçları affedilmez üç kişiyi vurdular..
Sayfa 340 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Eğitim zihni daraltmayı değil, genişletmeyi amaçlamalı...
Din ve politikada bilimsel bilgi denilebilecek hiçbir şey olmadığı halde, herkes dogmatik bir inanca sahip olmaya kendini zorunlu hisseder ve bu inancın açlık, hapis, savaş pahasına desteklenmesi ve farklı düşüncelerle tartışmalı rekabetten korunması gerektiğine inanır. Eğer bu konularda insanlara geçici olarak bilinemezci düşünce yapısı benimsetilebilseydi çağdaş dünyadaki kötülüklerin onda dokuzuna çare bulunabilirdi. Savaşlar da olanaksız olurdu; çünkü her iki taraf da hataların karşılıklı olduğunu görürdü. Zulüm sona ererdi. Eğitim zihni daraltmayı değil, genişletmeyi amaçlardı. Kişiler, yöneticilerin irrasyonel duygularını kabul ettikleri için değil, o işin ehli oldukları için işe alınırlardı. Rasyonel kuşku tek başına,eğer oluşturulabilseydi, kıyamet öncesinde geleceğine inanılan, İncil' deki bin yıllık refah çağını getirmeye yeterli olabilirdi.
Sayfa 150 - Say Yayınları / 5. Baskı, 2018 - İngilizceden çeviren: Nermin ArıkKitabı okudu
"Beni dinleyecek misin? Anlatmama izin verecek misin? Her şeyi..." "Ne anlatacaksın ki! Ne anlatabilirsin! Bana yalan söyledin!" "Lütfen şu cümleyi tekrar edip durmayı kes İzmir! Bak beni iyi dinle, Fransa'ya dönmem gerekiyordu ve bu sefer ailemin de benimle gelmesi gerekiyordu. Fakat abime, yengeme ve Lena'ya Fransa vizesi çıkmadı. Onlar Türkiye'de kalmak zorundalardı. Benim vize alabilmem için ise tek çarem bir kursa kayıtlı olmamdı ama artık Fransızca'yı ana dilim gibi bildiğim kayıtlarıda bulunduğu için bana eğitim için bir vize vermediler. Tek bir çare vardı... Anlaşmalı olarak biriyle evlenecektim, bir süreliğine. Aynı evde bile yaşamadan. Abim paraya ihtiyacı olan birini buldu. Benden on yaş büyük bir kadın. Kadınla beş dakika sohbet etmişliğim bile yok hayatımda, sadece kağıt üzerinde bir evlilik yaptık. Bu sayede annem ve babam da "Fransa vatandaşı oğlumuzu ziyarete gideceğiz" tarzında bir dilekçe vererek vize aldılar. Abim ve yengeme ise çok kısa süreli bir vize verdiler. Onlar sadece birkaç hafta yanımızda kalıp döndüler. Bunu kendim için değil onlar için yaptım. Mahkeme süreci sonlanınca ve ismim temizlenince ise ilk işim o kadından ayrılmak oldu. Tüm hikaye bu.. Anladın mı?"
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi.
„Köydeki hainlerin sayısı çok değildi ama anlatılanlar, akıncıların midesini bulandırdı. Birçok köyde, kasabada, çok olmasa bile, bunlar gibi satılıklar ya da gönüllü işbirlikçiler eksik değildi. Akıncılar bunlara 'Müslüman gâvuru' diyorlardı. Teğmenin, bu çürümüş insanlardan dert yandığı bir yönetici, "İyi ki bu savaş oldu da ne durumda olduğumuzu anladık, bu hastalığın farkına vardık.." demişti, "..yalnız köylerde değil ki, şehirlerde de hayli çürük var. Hele İstanbul yönetimi çürük dolu. Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi. Ankara hükümeti bunu yapmazsa, bizi yine Osmanlının akıbetine mahkûm etmiş olur. Bunca acı da boşa gider."
Sayfa 339Kitabı okudu
Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi.
Sayfa 340Kitabı okudu
Reklam
“ Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi.”
Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir. Ama şimdiki gibi yetersiz, ilkel, ezberci, kaderci, çağdışı medrese, cami eğitimi değil, sahici eğitim. Çocuklarımızı iyi insan, iyi yurttaş yapacak gerçek bir millet eğitimi.
Sayfa 340 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Medresettuz-zehra Projesi
Said Nursi, kendi deyimiyle Kürtlerin başına musallat olmuş iç bela olan fakirlik, cehalet ve aşiretler arası düşmanlıklarla mücadele etmek için, Van, Bitlis ve Diyarbakır'da, Arapça, Türkçe ve Kürtçe dillerinde hem fen bilimlerinde hem de İslami ilimlerde eğitim veren üniversiteler kurulması gerektiğine inanmaktadır. Şüphesiz Molla
Sayfa 336 - NûbiharKitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
171 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.