Birgün Resulallah (Sallallahü aleyhi ve sellem), İmam-ı Ali`ye (Kerremallahü vecheh ve radıyallahü anh), (Ya Ali! Senin, namazın farzına, vacibine, sünnetine, müstehabına riayet etmen gerekir!) buyurunca, Ensar`dan bir zat dedi ki : ( Ya Resulallah! İmâm-ı Ali bunların hepsini bilir. Bize de bunların faziletini anlatır mısınız? Biz de ona göre
“Doğuda açlık varmış”
—Biraz havyar alır mısınız?
“Hayvanlar ölüyormuş yemsizlikten”
—Istakozu beğendiniz mi?
“Yakmak için tezek bulamayan”
—Hanımefendi, ne kadar güzelsiniz
“Açlık ve cehalet bütün hızıyla”
—Garson! Bir viski daha
“Yoksulluktan çocuğunu terk eden bir anne”
—Monşer, ne demiş şair? “Güzel sev, iç bade”
“Emekli, dul ve yetim aylıkları”
—On bin lira banko
“Açıkta kalan öğrencilerin”
—Bu dansı bana lütfeder misiniz?
“Ekonomik krizin sebepleri”
—Restinizi görüyorum
“Bir imam, 10 yaşında bir kız çocuğunun”
—Ayol, yapma görecekler
“Bir an önce kalkınmak için”
—Çin! Çin
“Hükümetten beklediği ulusun”
—Yeni yılınız kutlu olsun!
Bağlanmayı istemeyen tipler var. Sizi çok sevdiği ya da daha iyisini hak ettiğiniz için sizi terk eden tipler. Bir gün "çok erken", ertesi gün için "çok geç" diyen tipler. Küsme anında hediyelerini geri isteyen tipler. Yarın sabaha kadar anlatabilirim böyle tipleri. Bağlanmaksızın sizi elde etmek için her şeyi söyleyen yalancılar, korkaklar, egoistler...
“Ayrılıklar da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili” diyor ya büyük şair.Attilâ İlhan,Aşık Veysel’in onu terk eden karısına karşı sergılediği tutum tam da bu duygunun altını çiziyor.
Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
Çağırdın beni
Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
Adını söylemek
Şimdi yaşamak ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen bir genç kızın saklamaya çalıştığı yüzüdür.
Şimdi yaşamak, bebeğini terk eden bir kadının göğüslerinden akan hüzündür.