Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hususen benim gibi nefs-i emmâreyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.
Şimdi söyle bana bütün çirkinliğimi yalanlarımı Kötülüklerimi yüzüme vur artık Utandır beni yaşadığıma Çaresizliği suratıma bir tokat gibi indir Yanağımda beş parmağının izi kalmalı Sonra geç karşıma Olanları unutalım iki eski dost gibi Her şeye yeniden başlayalım Yeniden yaşayalım geçmiş gelecek bütün yılları Bütün kederleri ve sevinçleri paylaşalım Sana sevinç düşsün, bana keder Benim ellerimde kanlı diken yaraları Senin ellerinde kanlı güller
Reklam
Dillerimiz buluşurken elleri giysimin altına girdi. Tek eliyle çamaşırımı çıkardı. Ellerim pantolonunun düğ­ mesine uzandı ve hızla birbirimizi soymaya başladık. Zarafet ya da incelik yoktu. Çamaşırını çıkarır çıkarmaz aletini elime aldım. Yavaş yavaş okşarken başı omzuma düştü. Onu omzundan ittim. Sırt üstü yatağa devrildi. Saç­ larım yüzümü perdeleyip niyetimi gizlerken gülümsüyordum. Dilimle tüm vücudunu geçerken kısık bir sesle inledi. Tek bir hareketle onu tamamen ağzıma aldım. Dudaklarım penisini sarıyordu ve dilimi üzerindeki şişkin damara sürtüp duruyordum. “Lanet olsun, Lee.” Sesinin o en sondaki çatallanışı onu, tıpkı bana defalarca yaptığı gibi, çıldırtma noktasına getirmek istememe neden oluyordu. İnip çıkmaya devam ediyor, dilimle aletinin başında daireler çiziyordum. “Natalie, yeter.” Sesi ısrarlıydı ama durmadan devam ediyordum. “Lee, çok fazla dayanamayacağım tatlım.” Son bir kez daha dibine kadar inip doğruldum. Saniyeler içerisinde beni sırt üstü yatırmış, üzerime çıkmıştı. “İşte ben buna düğün hediyesi derim.” O imza gülüşüyle sırıttı. Gülmeli miydim yoksa ona bir tokat mı atmalıydım bilmiyordum.
Sayfa 325
Fetih & Efsun
Bunun böyle olmadığını sen de biliyorsun," dediğinde yutkundum. "Zeki bir kadınsın." Anlamıyorsun değil anlamazlıktan geliyorsun. Yapma. "Zeki bir kadınım," dedim onun gibi. "Hiç tanımadığım bir adamın soyadını taşımam mesela." Sadece onu izliyordum. Onun konuşacağını anladığım yerde ben devam ettim. "Sen de zeki bir adamsın, neden daha sayılı gündür tanıdığın kadınla evlenesin ki?" Bahsettiğim sessizlik onun sinirle ve yüksek sesle kurduğu cümleyle bozuldu. Pamuk ipliğine sahip bir sessizliğin içindeydik zaten. "Çünkü benim medeni halim o kadının canından daha önemli değil!" Bu cũmle suratma bir tokat gibi çarptı.
Sayfa 224 - İndigoKitabı okuyor
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
allahim 130 sayfadır Sevro'suzum nasıl dayanıcam
"Sevro, Harnassus'la iletişime geç..." Döndüğümde güvenilir dostum yerine yanı başımda Rhonna'yı buldum. Ona tokat atmışım gibi görünüyordu.
Reklam
Saklandığımız yerden özgürleştirir.
Kitaplar, insanların kaçıp saklanmak istedikleri değil, saklandıkları yerden özgür kalmalarını sağlardı çoğu zaman. Gerçeklerin yüzünüze tokat gibi çarptığı kitaplar vardır o kitaplarda bazı cümleler hiç eskimez, değişmez, her gördüğünüzde defalarca altını çizersiniz. Çünkü sizi büyütür, gerçeği gösterir, saklandığınız yerden özgürleştirir, yalnız olmadığınızı hissettirir.
Dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır.
"'Ah, öyle isterdim ki yanağıma bir tokat atsın!.. Bu bana öyle zevk verirdi ki!.. Öbür yanağımı uzatırdım hemen... comme dans votre livre!* Ben... ben ancak şimdi anladım, öbür yanağını da uzatmanın ne demek olduğunu... Hiç anlayamamışım bugüne dek!'" *Kitabınızda olduğu gibi tıpkı! (Fr.)
Kaç Hristiyan gerçekten de kendine tokat atana öteki yanağını uzatır? Kaç Budist gerçekten bencil saplantılarını geride bırakır? Kaç Yahudi gerçekten komşusunu kendi canıymış gibi sever? Doğal seçilim Homo sapiens'i böyle şekillendirmiş işte.
Reklam
Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi hayatın lezzetini kaçırır. Ey hapis musibetine düşen bîçareler! Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı; çalışınız, âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın, hapisten istifade ediniz.
Yaptığımız hiç bir iyilik boşa gitmez. Yeter ki iyilik yaparken niyetimiz halis olsun. Nefsimiz kabarmasın. İyiliğimizin reklamı insanların yüzünde bir tokat gibi patlamasın..."
Sayfa 34 - Diyanet işleri başkanlığı yayınlarıKitabı okudu
Bir Macera..
Önce kalbim ufak bir kıvılcımla tutuştu, Bir yığın saman gibi şöyle parladım gitti… Fakat şimdi saçlarım beyaz, yüzüm buruştu; Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!.. Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi, Ne ufak bir temayül, ne bir iltifat gördüm… Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi, Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm… Bu bir taraflı aşkta hiç durmadan, Allahım, Ümitsizlik sararken beynimi bir ağ gibi; Ben yine seviyorum onu… Aman Allahım!.. Bir macera görmedim ben bu macera gibi…
Sayfa 116
Öyle bir aşk bekliyordu ki hayattan, yüzünde birdenbire patlayan bir tokat gibi, onu serseme çevirsin. Eli ayağı tutulsun, kesilsin.
Can yayınlarıKitabı okudu
Ölmedim işte. Ölemedim. Demek ki yaşamam gerekliydi. Bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. Yaşamakla ölmek arasındaki maceramızı düzenleyen, çaresizliğimizi her yerde yüzümüze tokat gibi indiren bir büyük kuvvet olmalı.
Sayfa 137 - Sahibini Arayan Mektuplar - On İkinci MektupKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.