Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Kendi yönümü tayin etmekten, gösterişli ve görkemli bir tören alayı içinde değil de, mümkünse evrenin kurucusuyla birlikte yürümekten zevk alıyorum.”
Kente girmeden çok önce, birbiri içinden doğmuş bir kolu doğan güneşe, bir kolu batan güneşe değen görkemli bir dağ sırası karşılamışsa sizi, Antalya’dasınız. Özel birisi olmanız gerekmiyor bu büyük tören için. Dağdır. Özgürdür. Büyüktür. Güneş gibi, yağmur gibi aynı eşitlikte davranır eşiğine gelen herkese. Yasemin kokularıyla genişlemiş
Sayfa 203 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 12. Baskı
Reklam
Sonra haziran oldu. Sessiz sedasız öldüm. Düğüne gidip rakı içip oynayamadım. Mektup yazmaktan da vazgeçtim. Ölünce karanlık oldu. Karanlığa alışkındım. Gençliğimdekini biliyordum çünkü, sıcaktı, tatmıştım. Biraz da acıydı. Alıp götürmüşlerdi. Gözlerimi bağlamışlardı. Çok çıplak çığlıklar. Ne çok unutmak istedim. Olmadı. Acılığı bende kaldı. İçimde kaldı. Hep kaldı. Ama bu seferki karanlık üşütücü geldi bana. Tören filan yaptılar galiba. Köse imam. Sessizlik öte yandan. Mutlak. Resmim duvarda kalsa bilirdim, görürdüm. Beni hem bir sandığa hem sandukaya yerleştirmişler. Karanlık. Bir şey görülmüyor.
Sayfa 84
Cadılar çocukları sevmez; onları kaçırarak öldürür, parçalara ayırarak büyük kazanlarda kaynatır ve şabatta (Tören) vücutlarına sürünecekleri kremi hazırlar.
Ne de olsa, kendi kendilerinin efendisi olduklarının ve yalnızca kendi yararları için çalıştıklarının anımsatılması, yüreklerini ferahlatıyordu. Böylece, şarkılarla, tören alaylarıyla, Squealer'in sıraladığı rakamlarla, tüfeğin gümbürtüsüyle, horozun ötüşleriyle ve bayrağın dalgalanışıyla, ara sıra da olsa, açlıklarını unutabiliyorlardı.
Sayfa 119Kitabı okudu
başlıyoruz:)
Şaman elbisesindeki ziller tören sırasında şıngırdar ve böylece etekleri zil çalmak deyimi ortaya çıkar.
Reklam
Lise öğrencilerimiz sıklıkla sınav sonrası toplanıp tören havası içinde okul kitaplarını yakar. Neden peki? Bu ne anlama geliyor? Çünkü manen ölü okulumuz canlı fikirler yerine sıkıcı okul formüllerinin tozunu veriyor öğrencilerine. Öğrenme arzusu uyandırmıyor. Öğrencilerde bilim aşkını canlandırmıyor. Bilimi anlamayı ve ona değer vermeyi öğretmiyor. Bilim aşkı ve öğrenme arzusu olmadan ne bilim olur ne bilimciler. Aynı şekilde sanatsallık olmadan, sanat duygusu ve güzellik ihtiyacı olmadan sanat da olmaz. İlk önce bilimsellik, sonra bilim gelir. İlk önce sanatsallık, sonra sanat gelir.
Şimdi de eğlenceli bir konuya geçelim, Paulina. Çok sevildiğini sanan Tacito'nun kibir yüzünden topalladığını bildiğimden, Veracruz'daki hayaleti andıran "güç odakları"ndan oluşan bir anma töreni düzenledim onun için. Tören saati gelince, onu oracıkta hırslı olmakla suçlayı­ verdim. Kimse durup da onu savunmadı. Tacito gülümsedi ve sana tuhaf görünecek şu lafı etti: "Benden ne şeytanlık bekliyorsunuz ki? Ben önemli biri değilim. Bana saldırarak zamanınızı yitirmeyin."
Sayfa 296
✓ Tören tamamlandığına göre artık ölebilirdi. Karısını ve çocuklarını öptükten sonra onları eliyle iteledi, duvar tarafına yığılıp tek başına öldü.
Sayfa 4 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
18. yüzyılda resmi gösteriler, izinli şenlikler, Hıristiyanlaştırılmış tören düzeni öncelikle şehirlerde, geleneksel eğlenceleri alt etti. Teşebbüsün ucu ister istemez, karnaval zamanı danslarla, oyunlarla, şölenlerle ‘iğrenç bir yozlaşma’ sergilemekle suçlanan gençlik birliklerine, yarışmalarına, oyunlarına, krallarına, geçici kurallarına ve charmerı’lerine de dokundu. 17. ve 18. yüzyılda o güne dek hiç olmadığı kadar toplumsal yapıya sızan devlet, bu tür grupların kısmi ve sınırlı da olsa bir nüfuza sahip olmasını hoş göremezdi artık.
Sonunda buzdolabı aldık! O'nun akrabalarını davet etmiştik. Sürpriz olarak masaya buz getirince alkış koptu. O güne kadar içecekler hep ılık oluyordu çünkü… Aileye bağlanmama sebep olan eniştesi Yüksel Abi alkış ıslık buz kabını karsıladı. Her seyi eğlence haline dönüştürebilen Yüksel Abi, buzdolabı için tören düzenlemişti adeta…
Sayfa 20 - Doğan KitapKitabı okudu
Anneliğin sizin için en ulu hizmet olduğunu anlıyorum, öyle ki bunu dini bir tören gibi görüyorsunuz..
..., Doğu'daki küçük Yahudi çocukların gittiği okuldan, cheder'den kalma bir alışkanlıkla bir öne bir geriye doğru sallanıyordu. Buradaki masada, sadece burada kataloglarını ve kitaplarını okuyordu, tıpkı Talmud** okulunda kendisine öğretildiği gibi alçak sesle, şarkı söyler gibi, sallanan siyah bir beşik gibi. Çünkü nasıl ki bir çocuk ritmik ve hipnotize edici hareketlerle uykuya dalar, dünyayla ilişiğini keserse, Talmud okulundaki dindarlara göre de bu yararsız bedenin ileri geri sallanması sayesinde ruh da kolayca kendini bilgiyi özümsemenin lütfuna bırakabilir.. ... . . Cheder kelimesi İbraniceden gelmektedir. Din eğitimi veren okullardaki odaya verilen addır. . Talmud; İbranicedeki lamad (öğrenmek) fiilinin kökünden gelir. Yahudi medeni kanununu, tören kurallarını ve efsanelerini kapsayan dini metinlerdir.
Sayfa 5 - İş Bankası, 6.BasımKitabı okudu
Shshhshs
"Ne zırvalık! Rahibecikler dışında inançlı kimse kalmadı artık. Ben de değilim. Biliyor musunuz, bende hayal gücü yok. Ölünce birileri mezarımın üstünde dans etsin isterdim, bu daha neşeli olmaz mıydı sence? Elbette, Rahibe Françoise bunu pek hoş karşılamaz, haliyle edepli bir tören yapacaktır. Çok da umurumda değil. Rahibe Françoise'dan hoşlandınız mı?" Miralles'in ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmediğimden, onun hakkında bir fikir edinemediğimi söyledim. “Fikrinizi soran kim," diye yanıtladı Miralles. "Hoşlanıp hoşlanmadığınızı sordum. Sırrımı saklarsanız gerçeği söyleyeyim mi, ben bitiyorum. Güzel, sevimli ve akıllı. Üstelik de genç. Bir kadından daha ne istenir ki? Rahibe olmasaydı yıllar önce poposunu ellemiştim. Ama değil mi ki rahibe... Şansıma tüküreyim!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.