Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bakışlarımda bir anlam varsa bana aittir Ellerim bütün bedenim bana aittir Tanıştığım güneş, yıkandığım ırmaklar Derin ve tozlu yollar Öptüğüm dudaklar bana aittir Bu dünyayı kendi gözlerimle görmeyi öğrendim sonunda Gözlerim bana aittir Sayısız kitap sesleniyor bulundukları yerden Onlar nice sabahlarıma tanıktırlar Nice uykusuz gece
Geniş bakış bir süre daha baktı, sonra Güneş kızıl, yeşil ve altın renkte parıldayan bir görkemle battı. Yıldızlar gök kubbede belirdi, ateşböcekleri daha alçakta onları taklit etti, tıpkı insanların daha üstün bir varlık düzeyini güçsüzce taklit edebilmesi gibi; uzun, tozlu yollar ve bitimsiz ovalar dinlenmeye çekildi, denizin üzerini derin bir suskunluk kapladı, öyle ki, ölülerini teslim edeceği zamanı güçbela fısıldıyordu.
Reklam
Bir çöküşün öyküsü...
Kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı. Çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez, kahramanları kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi.
Sayfa 77 - AnonimKitabı okudu
Anadolu'nun saati güneştir. Güneş kimsesiz, taşlı yolların üzerinden, gece boyunca sarındığı yün yorganı çekerek uyandırır köylüyü. Onları tarlaya doğru çeker, işe doğru, eziyete doğru çeker. Yolları boş bırakır, meydan güneşe kalır. Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı Çiçekli evler ve güneş dolanır sadece. Zaman şehirdeki gibi hızlı akmaz Anadolu'da, yollarda sürünür saatler, saat bir mi, iki mi, üç mü kimsenin işi değildir. Vakit aheste akar. Günlerin geçtiği, ayların değiştiği sadece mahsullerden, yılların geçişi de yüzlerden anlaşılır. Zaman yürür ve insanların yüzleri kırışıklarla dolar.
Sayfa 102Kitabı okudu
Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı çiçekli evler ve güneş dolanır sadece.
Sayfa 103Kitabı okudu
akar sesi karanlığın fitil cam is toprak dam, loğ basık kürt nefesleri üstü örtülü rahat laflar kalabalığı çöker akşam
Sayfa 31 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978
Reklam
Yüzlerindeki kırışıklıklar güneş ışığı ve çamurla dolmuş, gülümsediklerinde bomboş kalmış ağızlarında bir iki diş kalmış adamlar sık sık ağlasalar da bu çok mutsuz olduklarından değildi. Bazen çok mutlu ve huzurlu olduklarında bile ağlıyorlardı. Elleri tozlu yollar gibi kirli ve kaba sabaydı
Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı çiçekli evler ve güneş dolanır sadece. Zaman şehirdeki gibi hızlı akmaz Anadolu’da, yollarda sürünür saatler, saat bir mi, iki mi, üç mü kimsenin işi değildir. Vakit aheste akar.
Bizi biz yapan şey. Bu çocuklar, bu dağlar, bu tozlu yollar , bu kanaat sahibi sessiz, onurlu insanlar.
Sık sık ağlasalar da, bu, çok mutsuz olduklarından değildi. Bazen çok mutlu ve huzurlu olduklarında bile ağlıyorlardı. Elleri tozlu yollar gibi kirli ve kaba sabaydı. Gözlerindeki yaşları silmek için ellerini havaya kaldırmaları, üstlerindeki çamuru temizlemek kadar doğal bir hareketti.
Sayfa 41
Reklam
Çünkü bu hayata çalıştım ben, yüzüme, her şeyime Bakışlarımda bir anlam varsa bana aittir Ellerim bütün bedenim bana aittir Tanıştığım güneş, yıkandığım ırmaklar Derin ve tozlu yollar Öptüğüm dudaklar bana aittir Bu dünyayı kendi gözlerimle görmeyi öğrendim sonunda Gözlerim bana aittir
"Günümüzde bir Hellen ya da Barbar, yüküyle ya da yüksüz kendi memleketinden başka bir memlekete gidermiş gibi istediği yere sorunsuz seyahat edebiliyor. Artık onu ne Kilikia Kapıları ne Arapların ülkesinden Mısır'a giden tozlu dar yollar, ne geçit vermeyen dağlar, geniş akarsular ya da vahşi barbar kabileleri korkutabiliyor. Siz tüm dünyayı ölçtünüz, nehirler üzerine birbirinden farklı köprüler inşa ettiniz, yol yapmak için dağları deldiniz, ıssız diyarlarda posta istasyonları kurdunuz ve her yere medeni ve düzenli bir hayat biçimi getirdiniz." -Aristeides (Roma yolları üzerine)
Sayfa 349 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
nereliyim acaba? bunu kendime sorar bir cevap bulamam. coğrafyaya mekana dair bir bağlanma bir aidiyet duygusu yok bende.zihnimi eşiyor hafızamı yokluyorum.hep yollar kıvrılıp giden tozlu yollar..
Anadolu’nun saati güneştir. Güneş kimsesiz, taşlı yolların üzerinden, gece boyunca sarındığı yün yorganını çekerek uyandırır köylüyü. Onları tarlaya doğru çeker, işe doğru, eziyete doğru çeker. Yolları boş bırakır, meydan güneşe kalır. Taşra sessizliği diye bir şey var, bu sessizliğin içinde tozlu yollar, yıkık dökük ama bir kenarı çiçekli evler ve güneş dolanır sadece. Zaman şehirdeki gibi hızlı akmaz Anadolu’da, yollarda sürünür saatler, saat bir mi, iki mi, üç mü kimsenin işi değildir. Vakit aheste akar. Günlerin geçtiği, ayların değiştiği sadece mahsullerden, yılların geçişi de yüzlerden anlaşılır. Zaman yürür ve insanların yüzleri kırışıklıklarla dolar.
Sayfa 102Kitabı okudu
372 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.