Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Size bir sır vereyim: Siz duyarlı falan değilsiniz!
Siz bu enkaza dönmüş sosyal medyada fazladan üç beş beğeni peşinde koşanlardansınız. Çocukları zerre düşünseydiniz onların unutulma haklarını ellerinden almazdınız. Çocuk bayramında çocuklar sosyal medya enkazının altında kaldı...
Orhan Toker
Orhan Toker
twitter.com/dijital_baba/st...
Noktalama
ben nezaman attım şiirden noktalamayı? yanılmışım sevgilim, ara sıra nokta şart ben seni seviyorum - nokta ben seni çok seviyorum - ünlem ben seni çok çok seviyorum - ünlem üç nokta ağaçlar çiçeklendi - nokta kuşlar sevişiyorlar - ünlem üçüncü dünya savaşı - azıcık soru bu çocuk birgün büyür - nokta bu çocuk birgün şu kadar olur - ünlem "siyaset felakettir" mi demiş? - soru ünlem beş nokta belli ki siyasetten hiç anlamıyor siyasetten azıcık anlasaydı - virgül buralarda yatmazdı - virgül koca koca köşklerde otururdu - virgül bilmemnesiyle fındık kırardı - nokta evet evet en iyisi aşk şiiri düşünmek
Sayfa 171
Reklam
587 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Dikkat spoiler içerir...
"Su ağzıma ve burnuma dolarken güneş gittikçe uzaklaşıp küçülmeye başladı. Gözlerimi yavaşça yumup, gerçekliğinden emin olduğum şeylere sıkı sıkıya tutundum. Örneğin deniztarağının her biri masmavi otuz beş gözü olduğuna... Örneğin ton balığının yüzmezse boğulacağına... Örneğin sevildiğime... Ve örneğin bu kez kırılan şeyin ben olmadığıma." Willow'un son anında aklından geçirdiği şu cümleler, bütün kitap boyunca biriktirdiğim siniri, nefreti, bunalımları, hayret ve endişeleri göz yaşları olarak akıtmama sebep oldu. Sonunu Jodi Picoult'un kurgu tarzını daha önce iki kez okumuş biri olarak kitabın başından beri tahmin etmeme rağmen yine ağladım. Yazar, bu kitapta da üslubunu bozmayarak, bir konu şeçip, o konuya uygun olarak vicdanını sorgulayan karakterler yerleştiriyor. Ve ben hiçbir kitabında (daha üç tanesini okudum) kendimi anne karakterine sempati duyar bir şekilde bulamıyorum. Aslında hiçbir kitabında tamamen kimseyi haklı bulamıyorum. Ve hep düşünüyorum, kitapta geçen şu cümlelerde de ifade edildiği gibi; "Tanrı'ya şükürler olsun. Bu şey onun değil de benim başıma gelse ne yapardım?" Okunması gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum ancak süreç biraz fazlaca uzun tutulmuş. Yer yer , "Hadi artık buraları geç de şu dava meselesine bir gelelim" dedim. Yazı tarzı bunaltıcı olmadığından ötürü sonuna gelebildim. Herkese iyi okumalar dilerim....
Cam Çocuk
Cam ÇocukJodi Picoult · April Yayıncılık · 2020939 okunma
23,5 Nisan
Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir ak gündür 23 Nisan. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" düsturunun meclis salonuna perçinlendiği gündür. Ve böyle bir günün 'yaşam' denilen çocuğa ve geleceğe akıtılan mirasıdır. Türk ulusunun belki de en akıllıca yaptığı öngörünün tarihidir. 'Gelecek'
Asilerin Şarkısı: " Mora'da Hiç Türk Kalmasın!..."
Yunan isyanının tarihini yazmış olan W. Alison Phillips şöyle diyor: "Nisan ayında isyan yaygınlaşmıştı. Sanki bir yerden işaret almış gibi köylüler aniden her tarafta ayaklandılar ve ellerine geçirdikleri tüm Türkleri çocuk, kadın, erkek ayırt etmeden katlettiler. Ağzıdan ağıza dolaşan "Mora'da hiç Türk kalmasın, hatta tüm dünyadan silinsinler" şarkısı bir yok etme savaşının başlangıcını haber verdi. Mora'daki Müslüman sayısının yirmi beş bin olduğu sanılıyordu. İsyanın başlangıcından sonraki üç hafta içinde, şehirlere kaçabilen bir kaç kişi haricinde hiç Müslüman kalmamıştı.
Sayfa 30 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Reklam
Bütün peri masalları üç aşağı beş yuka­rı aynı temel unsurları paylaşır: Arketipsel karakterler -üvey anneler, kudretli krallar, konuşan hayvanlar- içerir. Sıklıkla aşırıya ka­çan, kanlı bir çatışma ya da adaletsizlik konu edilir ve çocukları ya da yetişkinleri duygu­suzca kan dökülen bu tablodan korumak için en ufak bir çaba bile göstermeyen gerçekçi bir üslupla anlatılır. Fakat bütün bunların yanı sıra genellikle, hikayeye mucize umudu katan bir şey -bir iyilik perisi, büyü ya da sihirli bir ağaç- vardır. Warner'a göre "Peri masalları her türlü vahşeti, haksızlığı ve talihsizliği ba­rındırır ama bunu, böyle geldiyse bile böyle gitmesi gerekmediğini göstermek için yapar." Peri masalları, niye korkmamamız gerektiği­ni anlatmak için korku duygusu uyandırır. Angela Carter, iyilik perisini "kahramanca iyimserlik" dediği şeyin sembolü olarak gö­rür. Peri masallarında umut, dişlerden daha keskindir.
Sayfa 23 - Domingo
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çocuk ve Beyin
Akademisyen anne denilince elinden gelenin en iyisi yapılıp, çok araştırılıp, üç beş düşünülüp, bir oturup yazıldığını tahmin etmek zor değil. Kitap buram buram emek kokuyor. Yeni öğrendim dedikleriniz de var içinde, bunu zaten tahmin ediyorum diyeceklerinizde. Kitap arkasinda çocuğunuzun beynini adeta gösteren bir gözlük gibi diye bahsedilmesi beklentimi yükselttiği için bir puan kırdım yoksa emek emek emek bir kitap
Çocuğumun Beyninde Neler Oluyor?
Çocuğumun Beyninde Neler Oluyor?Saniye Bencik Kangal · Elma Yayınevi · 2021560 okunma
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam tereddütle, "Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek. Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek... "Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam, "Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
Bayrak Edebiyatı Üzerine ;(!)
Bayrak dokunulmazının, hangi yolsuzlukları, hangi şiddeti, hangi suçları nasıl bir başka dokunulmaza çevirdiğini; ülkenin borç batağının, açık pazara çevrilmesinin, eğitim ve sağlıkta­ ki düzeyinin, hukuk boşluklarının, hak ihlallerinin, bayrakla nasıl sarılıp sarmalanarak sorgulanamaz hale getirildiğini bi­liyorum. Tarihinde on altı bayrak olan
Reklam
Bir insanın bir insanı gerçekten tanıyabileceğine dair bütün inancımı kaybettim. Son umudum Savaş'tı, o da tükendi gitti. Babamdan sonra inancımı toparlayacak son erkek oydu. Büyük şeyler beklediğimden değil. Hatta şimdi evleniyoruz ama sonradan bir sürü bokluk çıkar diyebiliyordum. Ben birlikte yürüyebileceğimiz samimi, içten, gerçek bir
Sayfa 168Kitabı okudu
392 syf.
9/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Bir Garip Orhan Veli
‘‘Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz.’’ Kitapta bende iz bırakan Orhan Veli dizeleri bunlar oldu. O yüzden yazmaya da ‘‘Ölüme Yakın’’ şiirinden bir alıntıyla başlamak istedim. Orhan Veli belki yaşarken de iyi insandı, çok seviliyordu ama o garipliği, anama duyurmayın dediği mahzunluğu; tarifsiz
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleri
Orhan Veli'nin Ankara'daki İzleriTolga Aydoğan · Yapı Kredi Yayınları · 20237 okunma
Otto Rank, bir insanın başına gelebilecek en büyük travmanın doğmak olduğunu söyler. İşkenceleri, tecavüzleri bilen insanlar olarak bunun abartılı bir yorum olduğunu söyleyebiliriz elbette ama çok haksız da sayılmaz Rank. 9 ay boyunca mutlak bir güven ve emniyet duygusuyla yaşadığımız, beslenmeyle ilgili en ufak bir sıkıntımızın olmadığı sıcacık
Sayfa 115
Dimyata pirince giderken...
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.