"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
Gururla söyleyebilirim: "Bu dünyadan bir
Ahmet Hamdi Tanpınar geçti ve ben onu okuma şerefine nail oldum." Bazı yazarlar vardır, geç tanırsın. Bazıları da vardır ki, geç tanımanın daha kötüsü: yanlış tanımak...
Geçtiğimiz yıllarda çok sevdiğim,
‘Yakarsa dünyayı garipler yakar’ ekolünün vakur temsilcisi Martin Eden’le tanışacağım için oldukça hevesli ve heyecanlı bir vaziyette açtım kitabın kapağını... Bu heves ve heyacan –dürüst olmam gerekirse- son sayfalara yaklaştıkça Martin Eden’le artık vedalaşacak ve onu hayatımdan çıkaracak olmanın hazzını besledi. Yangın hiç sönmedi kitap
"Beni yüzüstü gömün, çünkü yeterince gördüm!" (Hakan Günday)
Böyle bir cevheri yeni yeni tanıyan benden, yeni yeni tanıyacaklara özel olsun bu inceleme;
Şule Gürbüz, Dolmabahçe sarayında antika saatleri tamir eden bir yazarımızmış. Çok boyutlu ve çok katmanlı metinler yazmasının yanı sıra, karakter ya da kurguya değil daha çok
Türk Tarih Şuurunun İmtihanı
✮ ✮ ✮
Tarih, üreten ve yeni keşifler yapan insanların tarihi nasıl değiştirdiklerini her zaman yazar. Toplumların kurumsallaşmasıyla üretim ve keşifler söz konusu olduklarında ileri ve geri kalmış iki toplum meydana gelir. Uzun sürmeden bu iki toplum arasında çatışma başlar. Akabinde iç değişim ve dönüşüm
Sputnik' Sevgilim 1999 yılında Haruki Murakami tarafından yazılmış çevirisini Ali Volkan Erdemir' in yaptığı 224 sayfalık Doğan Kitap' ın yayınladığı bir romandır.
Kitaptaki olaylar, K. adlı bir öğretmen tarafından anlatılmaktadır. Sumire(ana karakter) ve Myu ise hikayedeki diğer kişilerdir. Yalın, sade, akıcı bir dilin kullanıldığı,
“Varlık ve yokluk... iki kutup... Varoluş ışık, yokluk karanlık... Mümkün varlığı işaret edense , gölge... Gölge ne tam ışıktır ne de tam karanlık ... Aynı anda hem ışıktır, hem karanlık..
Gözlerini aç Sofia
Bak dünyanın tepesindeyiz
Ve yanımızdaki de sadece
İçi boş anılarla dolu bir çanta
Belki de boşluğa egemen olan bir yokluk
Yokluk ki varlığa benzer
Varlık, yokluğu hissetmekten geçer
Kübra Nur Gümüş
Günün monotona bağlamış eziyetleri karşısında nasıl mı durmalıyız?
Bir ara okuyun derim...
"Zeus, bir kartal biçimine girerek ırmak-tanrı Asopos'un kızı peri Aigina'yı kaçırmıştır. O sırada Korinthos kralı olan Sisyphus kızını her yerde aramakta olan Asopos'a Aigina'ya ne olduğunu söyleyeceğini bildirir. Ama bir de koşul ileri sürer. Asopos
İnsanlar ölünce tüm sırlarını mezara götürür. Peki ya ölen bir insan bu sırlarını mezardan anlatmaya karar verirse?
"Mezarımdan Yazıyorum" Brezilyalı yazar Machado De Assis'in 1880 yılında yazdığı ve Latin Edebiyatı'nın en iyi romanlarından sayılan bir eseri. Roman için, yazıldığı dönem göz önünde bulundurularak, hem kurgu hem de
"Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak."
Goethe
Kitabın tanıtımındaki bu sözle incelemeye başlamak istedim. Goethe'ye bir yandan hak veriyorum; öte yandan da insan üç bin yılın hesabını görse dahi yolunu bulamayabilir hatta bembeyaz bir
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim..
"Kadıköy"
...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak