Umut etmeyi unuttuğum zamanlar, gözlerinin içine nasıl bakabilirdim ki, Sadako?
Turna kuşları tavanında asılıyken sen, emek verdin küçük yaşında umutla. Savaşın ayıbını ne örtebilir kaç yüz yıl sonra? Susuyorsun.. susuyoruz çocuk. Bu kelimeyi duymak deliye döndürüyor seni, anma törenlerini hatırladıkça. Hiroşima... Nagazaki...
Koşmak için, uçmak için, barış için, özgürlük için kaç turna kuşu yaptın hasta yatağında? Kaçı eksik kaldı? 356 kez eksildim turna kuşlarının yokluğunda. Kim ki bin turna kuşu yaparsa umudunu gerçekleştirir Tanrılar. Böyle demişlerdi. Sarıldın tüm kollarınla küçük bir umuda. Büyüdü sonra ve sonra.. evren kadar yüce bir hâl aldı, umudun.. barışın.. emeğin..
Emeği en çok sen bilirdin Sadako? Gözlerinin içine bakacak cesaretim yok benim. Günahlarım boynumda sır değil, suç olan.
'Turna kuşu' sen gittikten sonra barışın sembolü olarak kabul edildi, ülkende. Kaç kız çocuğuna umut oldun Sadako? Kaç savaş tacirlerinin yüreğine korku saldın? Kaç umut oldun? Beyaz bin turna, bin barış, bin umut sele serpe büyüttüğün...
Alan Kurdi'ler gördüm kendi çağımda Sadako. Hiçbir şey yapamadım ben. Ellerim boşlukta sarılmaya çalıştı o minik bedene. Ellerim, ellerim boşlukta kaldı Sadako. Sahile vuran cansız bir barış sözcüğü kaldı elimde. Utançla.