Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
#derin
Zihninde oyun ardına oyun oynuyor, yeni varyantlar öğreniyor, hücum ve savunmadaki biçimsel farkları görüyor, şaşırtıcı bir hamle veya hassas bir pozisyon karşısında bazen heyecanla dudağını dişliyor, sair zamanlarda ise hamle ardına hamle, tehdit üstüne tehdit, zorluk üstüne zorluk gördükçe satrancın derinliği, sonsuzluğu karşısında yorgun düşüp bir umutsuzluk duygusuna kapılıyordu. ((Protein aktarımıyla göze veya ele şekil veren bir genetik kod olduğunu duymuştu. Deoksiribonükleik asit. Solunum ve sindirim sisteminin yapısını oluşturan, keza bir bebeğin elini işler kılan da bu dizilimdi.)) Satranç da ona benziyordu. Bir pozisyonun geometrisi tekrar tekrar çözümlenebiliyor, olasılıklar tükenmiyordu. Derinine inip belli bir katmana ulaşıldığında altından bir katman daha çıkıyordu, sonra bir tane daha… Derin! Satranç…
Çoğu zaman kendine ait bir hayatın var sanarsın oysa bir başkasının hayatındaki yerin bir piyon olmaktan ibarettir ne eksik ne fazla sadece bir piyon belki bir gün vezir olursun ama o da bir süreç kim bilir
Reklam
Dünyanın bir düzeni var. Herkes vezir olamaz. Biri şah olursa, biri de dilenci olur.
Sayfa 32 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Nizâmiye medreselerinin kurulması için emir veren Sultan Alparslan ve bu görevi başarıyla yerine getiren Nizâmülmülk ilim ehlini seven kişiler idiler. Nizâmülmülk'ün meclisi gece gündüz âlimlerle dolar taşardı. O, ulemanın gayrisiyle uzlaşamazdı. Onun için insanların en saygı değer ve sevimli olanı âlimlerdi. İlimle uğraşanlar da dahil olmak üzere 12.000 kişi Nizâmülmülk'ten rızıklanırlardı. Bu derece ilmi seven ve âlimin hâmisi olan vezir, açılan medreselere de yüksek meziyet sahibi ve önde gelen ilim adamlarını müderris olarak atamıştır.
İmam Gazali, Horasan'ın içinde bulunduğu zor şartları Vezir Mücirüddin'e yazmış olduğu üçüncü mektubunda dillendirmektedir. "... Hiçbir azık, ıstırap içindeki insanları bu sefalet ve zulümden kurtarmak için yapacağınız gayretlerden daha güzel olmayacaktır. Şimdiye kadar sizin salahiyetiniz dahilinde olan tefessüh (bozulma), kayırma, adaletsizlik, rüşvet, zulüm ve diğer hastalıklar tamamen temizleninceye kadar hiçbir şeyden yılmayın. HALKIMIZ ÜLKEMİZİN İFTİHARI VE SERVETİNİN KAYNAĞIDIR. Halkın şuanki maddi durumunu tahmin edemezsiniz. Memleketin bu bölgesinde doğmakta olan anarşi hakkında hiçbir fikriniz olmayabilir. Fırsatçı memurlar, kendi menfaatleri için halkı sömürüyor, vergilerin ve diğer gelirlerin tamamını hazineye aktarmıyorlar. Bitkin, sefalet ve açlık içinde inleyen tebaanızı düşünün. Korkudan tir tir titriyorlar. Siz vurdumduymaz bir şekilde lüks hayat yaşarken, onlar bir iskelet gibi dolaşıyorlar. Horasan ve Irak batarsa böyle idareciler yüzünden batar."
Sayfa 130Kitabı okudu
Sultan Alp Arslan, 1064 yılı içinde Tuğrul Bey devrinde başarılı hizmetlerde bulunan Amîdülmülk'ü görevinden azlederek Merv er-Rud (Horasan) şehrine sürgün etti ve mallarına el koydu. Onun bu görevden uzaklaştırılmasında önemli rol oynayan Nizamülmülk, Selçuklu devleti veziri oldu. Amîdülmülk Kündürî 29 Kasım 1064'te Sultan'ın emriyle öldürüldü. O, ölmeden önce cellada, "Nizamülmülk'e çok fena iş yaptığını, Türklere vezir ve divan sahiplerini öldürtmeyi öğrettiğini söyle..." demişti.
Reklam
Ulu olan ancak takva sahibi olandır. İster vezir, ister şair, isterse çömlekçi olsun. Dâhilik abartıdır. Tevazu asıldır.
Şu an yazmakta olduğun kitap seni vezir de edebilir, rezil de! Eğer ahiret denen alemde, hayat kitabın okunduğunda rezil olmak, yerin altında yer aramak istemiyorsan, hayattayken her günün sonunda kitabını bir kere daha oku.Seni pişman edecek satırlar var mı, bir bak.İş işten geçmeden o satır ve sayfaları, tevbe ile istiğfar ile silmeye çalış.
"İyi" bir atanmışın vezir edebildiği bir halkı "kötü" bir seçilmişin rezil edebildiği de sır değil.
Biz mürettip milleti kocaman vezirleri öküz, zavallı öküzleri de vezir yaparız. Ercüment Ekrem Bey hikayesini bile yazdı. Sen okumadın mı? - Nasıl öküz? Ne veziri? Hayır okumadım. - lşte basbayağı ... Öküz resminin altına Devletlü Maarif Na-zırı Hazretleri diye yazılmış. "Devletlü Maarif Nazırı"nın altına da "Sergide birinciligi kazanan öküz" geçmiş. - Ee? - E'si. .. Bence öküze yazık oldu ... Biçareyi rezil etmişler böylece ... Anladın mı?
Reklam
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
" Hızır ben sana ruhsat veririm, duâ ederim, gider büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, ama sonra da gelip beni asarsın!.. "
Sayfa 22 - Halk Kitabevi Basım Yılı 2015
Bunlardan Prof. Dr. Ahmet Çelebi, "Medreselerin kuruluşu büyük vezir Nizâmülmülk sayesinde olmuştur. Bu medreseler, kurucusu Nizâmülmülk'e nisbet edilerek (el-Medârisü'n-Nizâmiyye) ismi ile tanınmışlardır" diyerek mevcut görüşü devam ettirmektedir. Yine Hüseyin Emin, Corci Zeydân ve G. Makdisi gibi araştırmacıların da bu yolu izleyerek Nizâmiye medreselerinin kurucusu olarak Nizâmülmülk'ü kabul ettikleri anlaşılmaktadır.
Hızır
Biri varmış, biri yokmuş... Bir Padişah varmış. Bu Padişah bir gün tellallar bağırttırmış: "Kim bana Hızır’ı bulup getirirse ona ne isterse vereceğim," diye. Hızır’ı kim bulabilir? Hiç kimseden ses çıkmamış. Bir fakir adam varmış. Bir sürü oğlu uşağı varmış bunun. Karısına demiş ki: "Karı, nasıl olsa hepimiz nerdeyse açlıktan
19 erkek, 27 kız
On ikinci Osmanlı padişahı Sultan III. Murad, daha önce de ifade edildiği gibi 20 yıl süren bir saltanattan sonra İstanbul'da vefat etti. Geride 19 erkek çocuğu ve 27 kızı kalmıştı. Hayatının son yıllarında devletin birçok işi birbirine karışmış, hemen her yıl değiştirilen vezîr-i âzamlar, yönetimde başarılı olamamış ve bunun neticesi Sultan Murad'da üzüntülü günler geçirmiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.